CIA, MİT, Muhaberat… İstihbarat şefleri Libya’dan ne istiyor?
Fehim Taştekin 01 Ocak 1970
Türkiye, Trablus’la yaptığı deniz yetki alanları, askeri ortaklık ve petrol arama anlaşmalarını güvenceye almak için Salih ve Hafter’le husumet sayfasını çevirmeye çalışsa da zemin hâlâ kaygan. İki hafta önce Temyiz Mahkemesi’nin petrol ve gaz arama anlaşmasının uygulanmasını durdurma kararı vermesi bunun net göstergesiydi.
İstihbarat şefleri Libya’da toz kaldırıyor; izleri sürmek zor. Mısır istihbarat şefi Abbas Kamil, Libya karmaşasına Kahire’nin çözümü için nefesini Libyalıların enselerinden eksik etmiyor. Kahire uzlaştırma arayışlarının yeni merkez üssü. Son olarak 5 Ocak’ta Libya Ulusal Ordusu (LUO) lideri Halife Hafter, Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ve Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid Mışri Kahire’deydi. Ülkeyi seçime hangi koşullarda götürebileceklerine dair fikir savaşı verdiler. Uzlaşı adına ne varsa açıklanan ömrü 24 saat sürmüyor.
Amerikalıların başı Ukrayna’da hayli kalabalıkken 12 Ocak’ta CIA Direktörü William Burns’ün Libya’ya zaman ayırması hepsinden çok merak uyandırdı. Belli ki Amerikalılar Libya dosyasına dönüyor. Ama ne taraftan? Türkiye ile ortaklığa kaldığı yerden devam mı yoksa Türklere de ayar vererek mi?
Libya’yı yakından bilen Burns, Trablus’ta Ulusal Birlik Hükümeti Başkanı Abdulhamid Dibeybe; Bingazi’de Halife Hafter’le görüştü. Hasım taraflarla neyin muhabbetini yaptı? Seçime gidilmesi herkesin dilindeki talep. Sandık için asılan da sandığı dinamitleyen de aynı teraneyi söylüyor.
Burns’ten birkaç gün sonra MİT Başkanı Hakan Fidan, “Buralar bizden sorulur ağa!” edasıyla Trablus’taydı. Dibeybe ve Mışri’nin yanı sıra Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el Menfi ile ayrı ayrı görüştü. Daha sonra General Osman İtac’ın da katılımıyla Mişri, Dibeybe, Menfi’nin yardımcısı Abdullah Lafi ve Merkez Bankası Başkanı Sıddık Kabir’le bir dörtgen koltuk toplantısı yaptı. Elinde çay bardağı, bir kahkaha bir neşe... Şeflerin yüzündeki ciddiyetten sıradışı yansımalar. Niye ki?
Menfi görüşme hakkında bilgi vermezken Dibeybe yerel, bölgesel ve uluslararası konuları ele aldıklarını belirtmekle yetindi. Mişri de iki ülke arasındaki tarihi ilişkilerin derinliğine ve her alanda işbirliğinin önemine vurgu yaptı. Mışri’nin Mısır’ın oyununa alan açan seyir defteri, Ulusal İstikrar Hükümeti adıyla rakip kabinenin başını çeken Fethi Başağa’dan sonra Ankara’ya ikinci bir kilit adamı kaptırma korkusu yaşatıyor.
ABD’NİN DÖNÜŞÜNÜ RUSYA TETİKLEDİ: WAGNER’İ KOVUN
Libya belasını hassaten Türkiye, Fransa ve ABD arasında şekillenen “yıkıcı ortaklık” yüzünden bulmuştu. Yeni Libya “yapıcı ortaklık” gerektiriyor. O da sanki gayya kuyusunda. Libya, Libya’yı kurtaranların rehinesi! 2012’de Amerikan Büyükelçisi Christopher Stevens’ın silah dağıttıkları radikal İslamcılar tarafından öldürülmesinin ardından bölgesel ortaklar Libya’yı paylaşım savaşına tutuşurken ABD kasten meseleye uzak kaldı. Rusya, özel savaş şirketi Wagner’le Hafter’in yanında denkleme girince, “NATO’nun güney kanadı tehdit altına giriyor” korkusu belirdi. Bu durum 2019’da Türkiye’nin Trablus lehine Libya’ya müdahalesine Amerikan desteğini sağladı. Fakat Ankara’nın Libya üzerinden kurmaya çalıştığı Doğu Akdeniz’deki denklemde ABD karşı tarafta kaldı. Dibeybe’nin meşruiyetini tanımada paralel düşseler de Amerikalılar, Türkiye’nin kendi çıkarlarını maksimize eden hamlelerinden hoşnut gözükmüyor. Fakat şimdi Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da yakın markaj siyasetinde Ukrayna itici bir etken. Biden yönetimi Wagner’i uluslararası suç örgütü kapsamına almaya hazırlanırken Libya’nın doğu kanadı bundan etkilenecek. Burns’ün ziyaret nedenlerinden biri bu. Yerel kaynaklara göre Hafter’e “Wagner’le bağlantılı kişileri kovun” mesajı verdi.
Amerikalılar dahil herkes Wagner gitmeden Türk askerinin, Türk askeri gitmeden Wagner’in çekilmeyeceğini görüyor olmalı. Haziran 2021’de Berlin Konferansı sırasında sağlanan eş zamanlı çekilme mutabakatı da yürümedi.
Müslüman Kardeşler’e yakın El Raid haber ağının iddiasına göre Burns, Dibeybe’den Rus elçiliğinin yeniden açılmasına izin vermemesini istedi.
Körfez’deki geleneksel Arap ortaklarını Rusya’ya karşı güdülemekte başarılı olamayan ABD’yi sadece Libya’daki durum değil Mali ve Orta Afrika’da artan Rus etkisi de geriyor. Wagner’in çalıştığı ülkelerde nakit dışında petrol, maden ve liman gibi alanlarda imtiyazlar edindiği öne sürülüyor. Yani Wagner’i halletmek silahlı birkaç bin adamı kovmaktan öte bir mesele.
Amerikalıların mim koyduğu sayfaya, ABD’den İsrail’i tanımanın karşılığını yıllık 1 milyar dolar civarında yardımla alan ama tahıl ve silah kaynağı olarak da Rusların eline bakan Mısır’ı da eklemek lazım.
İşin özü ABD için Ukrayna savaşı, Rus nüfuz alanlarına saldırmak için bulunmaz bir fırsat. Rusya’yı dışlama stratejisinde petrol arzını güvenceye almak mühim. Bu noktada Libya hesaba katılması gereken bir kaynak. Kuzey Afrika’da petrolde bir numara, doğalgazda Cezayir’den sonra iki numara. Özellikle üretimi artırma baskısına direnen OPEC+’nın tutumundan dersini alan ABD için kırılganlığından dolayı Libya’ya buyruk vermek kolay. Ayrıca ABD, Libya Ulusal Petrol Şirketi’ndeki Rus etkisinden de rahatsız.
Mecelle’ye göre Dibeybe petrol üretimini günlük 1.2 milyon varilden 3 milyon varile çıkaracaklarını söyledi. Nasıl artıracaksa! Bir de vanalar Hafter’in kontrolünde. O yüzden Burns’ün Hafter’le görüşmesinde bu meselenin nasıl ele alındığına bakmak lazım.
El Marsad’a göre Burns, petrol akışı ve limanların güvenliği konusunda Hafter’i uyardı. Hafter’den iki şey istedi: Birincisi Dibeybe hükümetinin doğuda çalışmasına izin verilmesi. İkincisi ortak güç oluşturulması.
AMERİKAN CİNLİĞİ: SENUSİ’YE SAVAŞ, ÖMER MUHTAR’A MUHABBET
Burns’ün ilgilendiği ikinci mesele 1988’de Lockerbie üzerinde 190 yolcunun öldüğü Pan Am uçağının bombayla düşürülmesi davasında arananların teslim edilmesi. Büyük balık Kaddafi’nin kayınbiraderi eski İstihbarat Şefi Abdullah Senusi. Senusi’nin teslimi, Libya’ya damgasını vurmuş Senusi kabilesine savaş açmak demek. Ki bu kabile ABD’ye boyun eğilmesi halinde Trablus’un suyunu ve petrolünü kesebilir. Peşinen eski İçişleri Bakanı Salih Recep’ten tehdit geldi: “Dibeybe Senusi’yi verirse biz de onun çocuklarını kaçırırız.” Kesinlikle yaparlar!
Dibeybe aralıkta Lockerbie ile bağlantılı eski istihbaratçı Ebu Agila Muhammed Mesud’u ABD’ye teslim edince şimşekleri üzerine çekmişti. Dibeybe rakip güçlerin Trablus’a girmesini önlemek için Türkiye’nin istediği anlaşmalara imza koymakta nasıl tereddüt etmediyse Biden yönetiminin desteğini garantileme hesabıyla tavizler vermeye de istekli.
Amerikalıların bir başka derdi daha var: Libya’nın liderliği için Rusların adayı olarak öne çıkan Kaddafi’nin oğlu Seyfulislam’ın önünün kesilmesi. O yüzden yumurtaları çelişkiler yumağının ortasında tek bir sepete koyma lüksleri yok.
Burns’ün ardından Trablus’taki Amerikan Maslahatgüzarı Leslie Ordman da Libyalı aktörlerle mesaisine Ömer Muhtar’ın mezarını ziyaretle başladı. Çok simgesel bir tercih. Kral İdris Senusi’nin kabilesini kızdırıp Ömer Muhtar sempatisine oynamak biraz hariçten gelenlerin acullüğü. Ordman 17 Ocak’ta Bingazi’de Salih’le görüştü. Ertesi gün AFRICOM Komutan Yardımcısı General John D. Lamontagne’in de katılımıyla Hafter’le bir araya geldi. Amerikan tarafına bakılırsa havada koordinasyon ve demokratik sivil liderlik altında ordunun birleşmesi meselesini görüşmüşler. Ağustosta Hafter’e bağlı güçler Benina üzerinde bir İHA’yı düşürmüştü. AFRICOM uçağın ABD’ye ait olduğunu ve Büyükelçisi Richard Norland’ın (ertelenen) ziyaretini desteklemek için gönderildiğini açıklamıştı.
FİDAN NE ARIYORDU?
Trablus kanadı Burns’ün ziyaretini Dibeybe’nin meşruiyetinin teyidi olarak görüyor. Fakat ziyaretin Bingazi ayağı da Hafter’in göz ardı edilmediğini vurguluyor. Burns, Temsilciler Meclisi’nin Birlik Hükümeti’nin meşruiyetini yitirdiğini ilan ederek kurduğu Ulusal İstikrar Hükümeti’nin başkanı Fethi Başağa ile görüşmedi. Bu da ABD’nin hâlâ Trablus’taki iktidardan yana durduğunun işareti.
Fidan ise görüşmelerinde Dibeybe hükümetinin sadakatini teyit etti. Ayrıca Mısır’ın arabuluculuğunda Salih’le temasları artıran ve Dibeybe’ye sırtını dönen Mişri’ye ayar vermeye çalıştı. Libyalı yazar Abdurrahim el Burki’ye göre Fidan ikili arasındaki sorunu çözdü. Nasıl olduğu meçhul. Fakat dikkat çeken bir şey var: Kahire’de yakalanan olumlu hava dağıldı. Kahire’de askerler ve çifte vatandaşlığı olanların adaylığına saplanıp kalan seçim yasası konusunda Mışri ve Salih'in birbirine yaklaştığı açıklanmıştı. Mışri daha sonra Temsilciler Meclisi ile uzlaşmazlığını koruduğunu gösteren mesajlar verdi. Ortaya konulan kasımda sandık hedefi de sallantıda.
Ankara’yı huylandıran Kahire buluşmaları henüz Temsilciler Meclisi ile Devlet Yüksek Konseyi arasındaki uçurumu kapatabilmiş değil.
Türkiye, Trablus’la yaptığı deniz yetki alanları, askeri ortaklık ve petrol arama anlaşmalarını güvenceye almak için Salih ve Hafter’le husumet sayfasını çevirmeye çalışsa da zemin hâlâ kaygan. İki hafta önce Temyiz Mahkemesi’nin petrol ve gaz arama anlaşmasının uygulanmasını durdurma kararı vermesi bunun net göstergesiydi.
İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani’nin zurnanın zırt dediği yere dokunduğu gibi bir türlü yapılamayan seçimle ilgili krizin aşılması Kahire-Ankara uzlaşmasına bağlı. Ankara’nın Başağa’yı Dibeybe’nin kabinesine eklemleyerek ayrılığı bitirme girişimi sonuç vermedi. Mısır da Dibeybe’nin üzerini hepten çizdi. İki meclis, iki hükümet, rakip ordular, bölünmüş egemen kurumlar ve kentleri parsellemiş milislerle Libya ameliyat masasında kalmış bir hasta. Herkes kendi çıkarına göre neşter sallıyor. Libyalı aktörler yabancı güçlerin gölgesinden çıkıp kendi ulusal rotalarını çizemediği sürece rehine olmaktan kurtulamayacaklar.