İsveç neden Kur'ân yaktırdı?
Arslan Bulut 01 Ocak 1970
İsveç hükümetinin, Türkiye Büyükelçiliği önünde Kur'ân yakma eylemine izin vermesi ve bunu ifade özgürlüğü olarak kabul ettiğini açıklaması, olayın doğrudan NATO ile ilgili olduğunu gösteriyor.
Rusya yanlısı olduğu söylenen eylemci Paludan'ın, Kur'ân yakmak için Türkiye Büyükelçiliği'nin önünü seçmesi ve onun bu işe İsveç hükümeti tarafından "ifade özgürlüğü" denilerek teşvik edilmiş olması, İsveç'e "Biz NATO'ya girmek istedik ama Türkiye engel oldu" deme fırsatı sunuyor...
Nitekim Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "Böyle giderse İsveç'in NATO'ya girme meselesi Türkiye tarafından asla onaylanmayacak ve Türkiye bu süreçte İsveç'ten imzaladıkları yükümlülükleri yerine getirmesini bekleyecektir" dedi.
Yine Tayyip Erdoğan'a tam destek veren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de "Sandık ne İsveç'te kurulacak ne diğer ülkelerin denetiminde olacak. 14 Mayıs seçimlerini kundaklamak için zillete destek olan muhasım güçler kaybedecek. İsveç'in NATO üyeliği bu şartlar altında Gazi Meclis'in onayından geçemeyecektir" dedi.
İsveç'in istediği tam da budur zaten... Yoksa ne diye böyle bir eyleme sessiz kalsınlar...
***
Numan Kurtulmuş, "Eylemin Türkiye büyükelçiliğinin önünde yapılmasının başka bir anlamı ve önemi vardır. Şunu demek istiyorlar: 'Biz 2 milyarlık Müslüman dünyasının öncüsü ve savunucusu olarak Türkiye'yi görüyoruz' diyorlar. Güçlü büyük Türkiye'yi hazmedemiyorlar." dedikten hemen sonra "Biz, neyin ne olduğunu, kimin kiminle iş tuttuğunun farkındayız. Biz her sorunun diplomasi masasında çözülmesini istiyoruz. İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya giriş süreçlerinde görüşlerimizi çok açık bir şekilde söyledik. Biz kategorik olarak sizin NATO'ya girişinize karşı değiliz. Önce şartları yerine getirecekler. Yani memleketinizde terör örgütlerini orada siyasi, kültürel, zihinsel olarak destekleyecek zeminler oluşturmayın. Teröre destek vermekten vazgeçin. Bu saldırı bir kez daha gösteriyor ki İsveç maalesef teröre destek vermekten vazgeçmediğini gösteriyor." sözleriyle birinci görüşünü çürütmüş oluyor. Yani eylemin Türkiye büyükelçiliği önünde yapılmasının, İsveç'in Türkiye'yi İslam dünyasının öncüsü olarak görmesiyle hiçbir ilgisi yoktur. Aksine Türkiye'nin İslam dünyasındaki konumu İsveç'in umurunda bile değildir.
Eski milletvekili Faruk Bal ise "İsveç ve Finlandiya, Rusya'ya karşı NATO'ya üye olmak zorunda... PKK gösterisi ve Kur'ân yakılması ise AB mevzuatına göre Türk/İslama karşı nefret suçudur. İsveç buna rağmen üçlü muhtırayı neden uygulamaz? ABD/AB İsveç'i piyon olarak kullanıp Türkiye'yi NATO'dan atmak için sebep mi yaratıyor?" diye bir mesaj yayınladı.
Faruk Bal'ın bu sorusu, eski Amerikan Ulusal Güvenlik danışmanı ve BM Büyükelçisi John Bolton'un 16 Ocak'ta The Wall Street Journal'da çıkan yazısında, "Erdoğan seçimi kazanırsa Türkiye'nin NATO'dan çıkarılmasını" önermesine dayanıyor.
Esasen Norveç ve İsveç, ABD'nin dublör ülkesidir. ABD kendi yapamadıklarını bu ülkelere yaptırır ama İsveç, Kur'ân yakma eylemini NATO'ya giriş başvurusunu geri çekemediği için teşvik etmiş olabilir...
***
Sandık ise elbette Türkiye'de kurulacak. Halkın kararını öncelikle ekonomideki durum belirleyecek. Yalnız, ABD'nin 1996 yılından itibaren desteklediği Tayyip Erdoğan'a şimdi köstek olduğu haberleri, aleyhine değil lehinedir!
Bolton gibilerin Erdoğan eleştirisi ise "yerli ve milli" algısına hizmet etmektedir... MHP'nin seçimdeki durumunu ise ekonomiyle birlikte kendi evladı olan Sinan Ateş'in katledilmesine seyirci kalması da etkileyecek...