« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

01 Eki

2009

AHÎLİKTE EĞİTİM (GENEL OLARAK)::.

01 Ocak 1970

Ahî birliklerinin en önemli özelliklerinden birisi, üyelerine bir meslek ve ortak davranışlar örüntüsünü kazandırmayı hedefleyen kurumlar olmalarıdır. Bu özellikleriyle Türk eğitim tarihinde öncelikli bir yer almışlardır.


Ahî birliklerinin, ortaya çıkışlarından başlayarak eğitim ve öğretim faaliyetlerinde bulundukları ve üyelerini eğittikleri bilinmektedir. Ahî birliklerinin eğitim öğretim faaliyetlerinin araştırılması, eğitim tarihimizin bir yönünün aydınlanmasını sağlayacağı gibi, günümüzün eğitim faaliyetlerine de ışık tutacaktır.


Eğitim kelimesi yerine eskiden Türkçe'de "terbiye" kelimesi kullanılırdı. Arapça'dan Türkçe'ye geçen bu kelime; "a) Artmak, çoğalmak, b) Olmak, meydana gelmek, çocuğu yetiştirmek, geliştirmek, büyütüp beslemek, c) Islah etmek, düzeltmek, idare etmek, işini gözetmek, şekil vermek(1)" anlamlarına gelmektedir.


Sözlükte ise eğitim; "Belli bir amaç için gereken bilgileri verme işi, talim, tedris, tedrisat(2)" olarak tanımlanmıştır. Eğitim ve öğretim, birbirini tamamlayan, bazen biri diğerine aktarılan iki kavram olarak literatürde yer alır. Eğitim daha çok tavır, davranış, karakter ve bunlara esas olan değerler düzeni ile ilgili olduğundan; "insanın davranışlarına etkileme sanatı(3)"dır. Öğretim ise bireye bilgi ve beceri kazandırma çabasıdır.


Eğitim ve öğretim birbirini tamamlayan iki kavramdır. Bununla birlikte bazen eğitim, öğretimi de kapsayacak şekilde geniş olarak tanımlanmaktadır. İki kavram nasıl tanımlanırsa tanımlansın eğitimsiz bir öğretim düşünülemeyeceği gibi, öğretimsiz bir eğitim de düşünülemez. Dolayısıyla "toy" olarak doğan insanı "olgun" hale getirmek için yapılan bütün faaliyetler eğitimin konusunu oluşturur.
Bu çerçeve içerisinde Ahî eğitim ve öğretimini incelediğimizde karşımıza genel olarak; İslâm eğitiminin prensipleri, faaliyet alanı, amacı ve araçları çıkar. Ahî kurumunun eğitimi de, İslâm eğitiminin bütünlüğü içerisinde değerlendirilmelidir. Ahî eğitimi, "bilenin bilmeyenin elinden tutması" biçiminde karşımıza çıkar.


Buradan hareketle Ahîlik eğitimi; İslâm dinî esaslarına uygun olarak bireyin fikirlerinin geliştirilmesini davranış ve duygularının düzenlenmesini hedefleyen, düşüncede, söz ve eylemde, yöntem ve düzende tutarlı olan, kısaca dünya ve ahirette mutlu olmayı amaç edinen "iyi insan" yetiştirme sanatı olarak tanımlanabilir.


DİPNOTLAR
1) Bayraktar, M.F., "İslâm Eğitiminde Öğretmen-Öğrenci Münasebetleri", İstanbul, 1984, s. 1.
2) T.D.K., "Türkçe Sözlük", Ankara, 1974, s. 257.
3) Gökdemir, A., "Eğitime Dair", Ocak Dergisi, Sayı 3, Ankara 1972, s. 8.



EĞİTİM VE ÖĞRETİMİN AMAÇLARI

Ahîlik kurumunun önemi, onun verdiği eğitim ve öğretimin amaçlarının ortaya konulmasıyla daha iyi bir şekilde anlaşılır. Ahîlik eğitim ve öğretiminin amaçları şöyle sıralanabilir:
- İnsanı mükemmelleştirme,
- Çocuğu hayata hazırlama,
- Davranışlarında dengeli hareket etmesini bilen, çevresine uyum sağlayabilen ve başkalarının haklarına dikkat etmesini bilen insan yetiştirme,
- Üyelerini bir mesleğe sahip insanlar olarak yetiştirme.

Ahî eğitiminin temel amacı dünya ve ahirette mutlu olacak insan yetiştirmek ve bireyleri bu noktaya eriştirecek özellikleri kazandırmaktır. İnsanın mükemmelleşmesini sağlayan değerler şöyle sıralanabilir:

- Doğru olma,
- Emanet sahibi olma,
- Hakka saygı gösterme,
- İbadet etme.

Bu değerler, bir fütüvvetnâmede, fetânın özellikleri olarak şu şekilde ifade edilmektedir:

"Fetâ'nın ahlâk bakımından yüce, vaadinde doğru, şalvarı temiz (namuslu) olması, hükümlerinde insafı elden bırakmaması, malı haram olanın malına hıyanet etmemesi, iki yüzlü, iki dilli olmaması lazımdır. Fetânın üç şeyi bağlanır, üç şeyi açılır: Gözü haram olan şeylere, ağzı günah olan sözlere, eli zulümlere bağlanır. Kapısı konuklara, kesesi kardeşlerinden ihtiyacı olanlara, sofrası bütün açlara açılır(1)."

Buna göre Ahî kurumlarının amaçlarından biri, insanı mükemmelleştirmektir. Bunun yolu doğruluk, emanete riayet, takva, ibadet etme ve zinayı terkten geçmektedir.

İnsanın mükemmelleşmesini, eğitiminin amaçlarından birisi haline getiren Ahîlik, fütüvvet edebini, ihvanının (kardeşlerin) haklarına uyak ile açıklar. Eğitim amaçları açısından fütüvveti Necm-i Zerkub, şöyle açıklamaktadır:

"Fütüvvet üç kısımdır. Birincisi, dili kötü söz söylemekten, dedikodu ve bedduadan korumak ve bunları bıraktıktan sonra da Ulu Tanrıyı çok anmaktır... İkincisi, gönül fütüvvetidir. O da gönlünü Tanrı için sınık bir hale getirmek, nekesliği bıraktıktan sonra cömert olmak... Üçüncüsü, göz fütüvvetidir. O da haram yüzleri görmekten, onlara bakmaktan gözü korumak...(2)"

Ahîlik kurumunun amaçlarından birisi de çevreye uyum sağlamakla ilgilidir. Üyelerine, çevreye uyum sağlayabilme özelliklerini kazandırmayı amaçları arasında gören Ahîlik, bunun ancak haklara dikkat etmekle mümkün olacağını öğütler. Ahîlik anlayışına göre haklar dört gruba ayrıştırılabilir(3):

- Allah'ın hakları,
- Peygamberin hakları,
- Meleklerin hakları,
- İnsanların hakları,

Ahî kurumunun eğitim amaçlarından birisi de, bireyin dengeli hareket etmesini sağlamaya yöneliktir. Dengeli davranış, organların ve duyguların yaratılış hikmetine uygun hareketleriyle sağlanır. Ahîlik kurumu üyelerinin dengeli davranışlar içerisinde olmalarını sağlamayı bir eğitim amacı olarak benimser ve uygun ortam hazırlama çabasına girer.

Ahî eğitimde organ ve duyguların hareket tarzları fütüvvetnâmelerde geniş yer tutar. Bunlar, fütüvetnâmelerin adab bölümlerinde açıklanmış ve bunların kazandırılması ahlâkî eğitimin bir parçası haline getirilmiştir.

Ahîlik kurumunun amaçlarından birisi de çocuğun hayata hazırlanması ile ilgilidir. Hayata hazırlama iki yönlüdür. Birinci yön; çocuğa, başkasına muhtaç olmadan önemini devam ettirebilecek bilgi ve becerileri kazandırmakla ilgilidir. İkinci yön ise; bilgi ve becerilerin yerinde kullanılması, yani terbiye ile ilgilidir.

Ahîlikte bilgi ve beceriler bireye işbaşında kazandırılır. Kişinin bir usta veya bir üstad yanında yetişmesi, mürebbisiz (terbiye edici) yetişmesinden daha uygun bir tavır olarak kabul edilir. Genel olarak bu kabul üstadı olmayanın iyi yetişemeyeceği; mesleğini tam olarak kavrayamayacağı; meslek becerisi kazansa bile, ahlâkî davranışlarla meslekî becerileri birleştiremeyeceği anlayışından kaynaklanmaktadır.

DİPNOTLAR
1) Gölpınarlı, A., a.g.e., 1950, s. 209.
2) A.g.e., s. 240.
3) A.g.e., s. 252-253.

EĞİTİM TÜRLERİ ve METOTLARI::.

Ahî kurumlarının ilk yayılışlarında üç yönlü eğitim faaliyetinin gerçekleştirildiği görülür. Bunlar, Ahî eğitiminin türlerini oluşturmaktadır. Ahîliğin eğitim türleri, örgütün fonksiyonlarıyla yakından ilgilidir. Ahîliğin eğitim türleri şu şekilde sıralanabilir:

- Ahlâkî eğitim,
- Askerî eğitim,
- Meslekî eğitim.

Osmanlı devletinin tamamen kurumlaşmasından sonra, Ahiliğin askerî eğitim türü ortadan kalkmıştır. Ahîlik kurumlarında en ağırlıklı eğitim türü "ahlâkî eğitim"dir. Çünkü, Ahîliğin esas amacı, "üstün insan" yetiştirmektir.



AHLAKİ EĞİTİM METOTLARI

Hedefi iyi insan yetiştirmek olan ahlâkî eğitimle, bireyin toplum içinde ve dışında nasıl davranması ve hangi özelliklere sahip olması gerektiği öğretilir. İyi insan olmanın yolu; bilmek ve bildiğini uygulamaktan geçer. İnsan, fikrini, zihnini, duygularını ve organlarını yaratılış amacına uygun bir şekilde kullanmayı bilir ve bilgisini uygularsa o üstün bir kişilik kabul edilir.

Ahlâkî eğitimi kazandırmak için şu metodlar uygulanmıştır:

- Tedric,
- İsticvab,
- Örnek şahsiyetler gösterme,
- Nasihat etme,
- Telkin,
- Darb-ı Mesel.
- Emr-i bi'l-maruf, nehy-i an'il-münker
- Semâ

Tedric

İnsan doğasına uygun bir şekilde, bilgilerin basitten karmaşıklığa, kolaydan zora, azdan çoğa doğru azar azar verilme şekline denilir. İnsan, yaratılış doğası gereği, yeni bilgileri yavaş yavaş öğrenme yeteneğine sahiptir. Aynı şekilde kötü alışkanlıkların bırakılması da yavaş yavaş olmaktadır. Bu sebeple Ahîlik kurumunun ahlâkî eğitiminde bu metod uygulanmıştır. Tedric metodu ile Ahîlik kurumuna yeni girenlere yeni bilgiler kazandırılmış ve varsa kötü alışkanlıkları ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır.

Zaviye ve işyerine yeni girenlere başta en basit bilgiler öğretilir ve en basit işlerden başlanır. Böyle bir davranış ile hem kişiye zaviye ve işyeri sevdirilir, hem de öğretme gerçekleşmiş olur.

Tedric metoduyla Ahîlik kurumuna yeni girenlerde -varsa- mevcut bulunan kötü alışkanlıklar ortadan kaldırılmaya çalışılır. Bunun için ilk önce kötülüğe sebep olan şeylerden başlanır.
Tedric metodu, sadece pratikte değil, teorik derslerde de uygulanmış ve öğretime en basit dinî bilgilerden başlanılmıştır.

İsticvab (soru-cevap)

Bu metod daha çok teorik olarak okutulan derslerde uygulanmıştır. Zaviyelerde okutulan dersin özelliğine göre konu öğrencilere bildirilir, fetâlar konuyu dersten önce hazırlar ve böylece konu karşılıklı bir şekilde tartışılarak işlenir.

İsticvap metodunun genel olarak iki faydası bulunmaktadır:

- Muhatabın dikkatini konu üzerine çekmek,
- Muhatabın bilgisini ölçerek, öğreteceğini muhatabın bilgisini dikkate alarak öğretmek.

İsticvab metodunun faydalı olması için soruların rasgele değil, karşısındakini uyaran, zihni konuya hazırlayan ve yönlendiren özelliğe sahip olmaları gerekir. Ahî zaviyelerinde bu yöntemden geniş bir şekilde yararlanılmıştır.

Örnek Şahsiyetler Gösterme

Ahlâkî eğitiminde çok kullanılan metotlardan birisidir. Bu yöntemde kazandırılmak istenilen davranışlar, hangi kişilikte meydana gelmiş ise, o örnek gösterilir ve fetânın o kişilik gibi olması istenir. Özellikle, Hz. Muhammed'in insanlara örnek olarak gösterilmesi bu metodun kullanılmasını kolaylaştırmıştır.

Bu metot şu örnekle de izah edilebilir: Hz. Ebubekir doğruluğun, Hz. Ömer adaletin, Hz. Osman hoşgörülülüğün ve yumuşak huyluluğun ve Hz. Ali ise cesaretin timsali olarak kabul edilmektedir. İşte Ahîlik kurumlarının gerçekleştirdiği ahlâkî eğitimde bunlar örnek şahsiyetler olarak gösterilir ve fetâya bu şahsiyetlerin davranışları hedef olarak gösterilir.

Bu metodun Ahî kurumlarında kullanıldığının bir delili de şudur: Her sanatın bir kurucusu olduğu ve onun, o sanatı en iyi uyguladığı fetâlara belirtilir ve öğretilir. Fetâlar, tezgah başında ise kendisini eğiten en yakın şahsiyete benzemeye çalışır. Bu metot, insan doğasına uygundur. Çünkü, insanlar genelde üstün olarak kabul edilen kişilere benzemek isterler.

Nasihat Etme

Ahî kurumunda uygulanan ahlâkî eğitim yöntemlerinden birisi de nasihat etmedir. Nasihat etme metoduna, genelde Ahî kurumunun prensiplerinden birisinin bırakılması veya kötü bir davranışta bulunulduğu zaman başvurulur. Nasihat etme, kötü olarak görülen bir hatanın düzeltilmesi gerektiğini bildirme yöntemidir.

Telkin Metodu

Telkin metodu bir şeyin fazla tekrarına dayanır. Ahîlik kurumunun prensipleri genelde telkin metodu kullanılarak öğretilirdi. Bir davranış ne kadar tekrar edilirse o derecede alışkanlık haline gelir. Telkin metodunda, telkinde bulunanın kişiliği çok önemlidir. Bu sebeple Ahîlik kurumunda telkin metodunu daha çok üstün vasıflı kişiler kullanmışlardır. Telkin metodu iknaya dayanır.

Darb-ı Mesel (Temsil ile Anlatma)

Ahlâk eğitiminde takip edilen bir diğer metod da, konunun "darb-ı mesel" dediğimiz benzetmelerle anlatılmasıdır. Bu metod, zaviyede anlatılan sözlü konularda çok kullanılmakta idi. Çünkü, bu yöntem tasavvuf eğitiminde geçerlidir. Bu metodla ilgili olmak üzere bir fütüvetnâmede şu örnek olay anlatılır:

"Meğer bir zamanda bir ulu Ahî varudi, birkaç kişiler ana hizmet kılarudı. Bir oğlancık dahi varıdı, Ahî ol oğlancığa koy izzet kularudı. Ol yanundağı kişiler malûl oldular: Andan Ahîye ayıtdılar: Bu cümlemize terbiye kılansun, illâ ona katı izzet idersun dediler. Ahî, bunların her birinin eline bir kuş virdi, ayıtdı: Varın (her) biriniz bir halvet içinde hiç kimse görmesin boğazlan dedi. Pes her biri bir yirde boğazladılar, getirdiler. Ol oğlan alub gittiği kuşu geri diri getürdü. Ahî ayıttı. Neyiçün sene boğazlamadın, diri getirdun didi. Oğlan aydur: Her kanda kim vardumısa gördüm kim Tangrı orda nazırdır, cihanda hiç halvet yir yokdur. Ahî ayıtdı: Her gördünü mi ben ana izzet ettiğim nedendir, bunda çok kabiliyet ve anlamaklık vardır(1)."
Bütün fütüvetnâmelerde darb-ı mesellere rastlamak mümkündür.

Emr-i bi'l-maruf, nehy-i an'il-münker

Bu metod, "iyiliği emretme, kötülükten sakındırma" metodudur. Ahî fetâda veya fetâ başka bir fetâda bir kötülük gördüğü takdirde o kişiyi uyaracak ve kötülüğü ortadan kaldırmaya çalışacaktır. Bu yöntem, diğerlerine göre biraz farklılık gösterir. İyilik emredildikten sonra davranış düzeltilmezse, davranış "nehy-i an'il münker" ile ortadan kaldırılmaya çalışılır.
Bu metodun kullanılmasının sebebi, iyiliğin emredilip, kötülükten sakındırma görevinin Ahîliğin şartları arasında görülmesidir(2).

Semâ

Ahîliği eğitim metodlarından birisi de "semâ" denilen eğlencelerdir. Ahî zaviyelerinde semâ ve raks olduğunu İbn Batuta seyahetnâmesinde belirtmektedir(3).

Ahîlerin "semâ" ve "raks" denilen eğlenceleri gerçekleştirdiklerini ve hatta Mevlevilerin de bu ayinlere katıldıklarını Menakib'ul-Arifin'de okumaktayız(4). Ahîlik kurumunun semâ ve raks eğlenceden çok, bir eğitim metodudur. Semânın bir eğitim metodu olarak kullanıldığı ve Ahîlerin onunla gönül rahatlığına erdiklerini belirten Burgazî bunu şöyle izah etmektedir:

"Semâ ki arifler anda zevk u safa bulur, canun rahatudırki ol nağmeyi aşıkların canı işidür, kuş gibi uçar cilve urur dosttan yana. İmdi semâ canun katığıdur, gönül arzusudur. Ve gökler ve firiştelerün bile semâ içindedür. Şeş cihat (altı yön) her lahza cümbüştedür(5).

Burgazî bu ifadesiyle semânın bir amaç ile yapıldığını ve semâ ile Ahîlerin eğitildiklerini ortaya koymaktadır. Tasavvufun hayat okulları olarak kabul edilen tarikatların bir kısmında semâ metodu, nefs eğitiminde (terbiyesi) kullanılan bir yoldur. Bu yol, Allah'a ulaşma ve kavuşma yollarından biri kabul edilmektedir.

DİPNOTLAR
1) Burgazi, a.g.e., 1954, s. 128-129.
2) Gölpınarlı, A., a.g.e., 1950, s. 217.
3) İbn Batuta, a.g.e., 1971, s. 16.
4) Ahmet Eflakî, a.g.e., 1973; Burgazi, a.g.e., 1954, s. 128.
5) Gündüz, İ., a.g.e., 1983, s. 105.




ASKERİ EĞİTİM METODU

Ahîlik kurumunun askerî eğitimi, Anadolu Selçukluları ve Osmanlı Devletinin ilk dönemlerinde verilmiştir. Bu dönemlerde Ahîlik kurumunun askerî fonksiyonu devam etmektedir. Ancak, Osmanlı Sultanlarından I. Murad döneminde, bu kurumunun "eli bayraklı, beli kuşaklı" tabir edilen kısmı yeniçeriliğin temelini oluşturacak bir yapıya dönüştürülmüş ve birliklerin askerî fonksiyonu sona erdirilmiştir. Ahî birliklerinin askerî eğitim yöntemlerini o devrin şartlarına göre değerlendirmek gerekir.

Ahîlik kurumunda askerî eğitim geleneği ribat geleneğinden geçmiş olmalıdır(1). Çünkü, Ahîlik kurumunda önce devletin güvenliği için sınır boylarında oluşturulan ribatlar askerî görev yüklendikleri için askerî eğitim yapmaktaydılar.

Ahî birliklerinin askerî eğitimlerinde silah kullanma ve haberleşme şekilleri, destek ve ikmal hizmetleri, açlığa ve susuzluğa dayanma, sır saklama gibi konular öğretilir. Kısaca, iyi bir asker olmayı sağlayan ve gerektiren bütün davranışların kazandırılması hedeflenir. Askerî eğitimde daha çok "tedric" ve "usta-çırak" yöntemleri uygulanır.

Ahîlikte askerî eğitim, zaviyenin hizmet bölgesine göre şekillenmekle beraber, genel eğitim metodları aynı idi. Ahîlik kurumunun, askerî eğitim yeri olduğu ve orduya destek sağladığı, gösterilerde teşkil edilen Ahî alaylarından da anlaşılır(2).

DİPNOTLAR
1) Köprülü, M.F., a.g.e., 1942, s. 267-269.
2) Şapolyo, E.B., a.g.e., 1963, s. 248.



MESLEKİ EĞİTİM VE METODU

Ahîlik kurumunun meslek eğitiminde uyguladığı yöntemler incelendiğinde, karşımıza "tedric" ve "işbaşında eğitim" yöntemleri çıkar.

İşbaşında Eğitim

Ahîlik kurumundaki, meslek eğitiminde izlenen "işbaşında eğitim" metodunun bir diğer adı da, "usta-çırak eğitimi" metodudur.

Ahîliğe girenler aynı zamanda çırak sınıfından sayılır ve bir ustanın yanında sanat öğrenmeye başlar. Çırak ustasının yanında işin yapılış tarzını öğrenir ve istendiğinde kendisi uygular. Sanatta belirli bir yol alındığı zaman, usta çırağına iş verir ve yapması istenir. İstenilen düzeye gelen çırak bir törenle kalfalığa terfi ettirilir.

Bu eğitim tarzı ustalığa kadar devam eder, olgunlaştığı kabul edilen ve usta olan dilediği takdirde kendi işyerini açar.

Tedric Metodu

Ahlâkî eğitim metodları arasında da yer alan bu yöntem, meslek eğitiminde de geçerlidir. Çıraklığa alınan kişiye meslek bilgileri, beceriler ve hünerler, basitten karmaşıklığa, kolaydan zora doğru uzanan bir süreçte kazandırılmaya çalışılır.

Bu metoda göre işyerine giren çırağa, işyerinin en basit işleri verilir ve bunları kavradıkça daha ağır işler verilir. Ancak, bu yöntemle çırağa sanat sevdirilir ve benimsetilirdi. Meslekî eğitimde çırağa davranışlar (beceriler) belirli sıra ile kazandırılır ve bunların kazanılıp kazanılmadığı devamlı kontrol edilir.

Ahîlik kurumunda meslekle ilgili davranışlar sadece işin kendisi ile ilgili değildir. Davranışlar, mesleğin bütününün yerine getirilmesi ve diğer sanatkârlara karşı davranışları da kapsamakta idi.

Ziyaret -> Toplam : 125,19 M - Bugn : 72644

ulkucudunya@ulkucudunya.com