Jül Sezar
MÖ 102 – MÖ 15.03.44 01 Ocak 1970
Jül Sezar, MÖ 102 senesinde Roma'da dünyaya geldi. Annesi Aurelia Cotta, babası Gaius Julius'dır. Sezar'ın doğumunda ölen annesinin karnını kesmek suretiyle alındığı için “kesilip alınan” anlamına gelen “Ceasar” ismini aldığı iddia edilir. Ayrıca bugünkü sezaryen işleminin isim babasıdır.
Büyük bir devlet adamı olan Jül Sezar oldukça ünlü de bir yazardır. Sezar politik davranışlarında çoğunlukla halk tarafını tutmuş, Romalı asillerin halk üzerinde baskılarını kaldırmaya çalışmıştır.
MÖ 80 senesinde elçi olarak Bitinya Kralı IV. Nikomedes'in sarayında bulundu. Bu sırada Nikomedes ile sevgili oldukları söylentileri ortaya çıktı. Bu söylentiler Sezar'ın gelecekte politik rakipleri tarafından kendisine takılan “Bitinya Kraliçesi” lakabıyla birlikte başını ağrıttı.
Sezar, MÖ. 83 senesinde Marius taraftarlarından 1. Cornelius Cinna'nın kızı Cornelia ile evlenmesi, onun,Marius partisine yaklaşmasına, Sulla ve Mariusçular arasındaki çekişmeye katılmasına yol açtı. Sezar, Roma'dan çıkmaya zorlandı ve ancak Sulla'nın (MÖ. 78) ölümünün ardından Roma'ya geri dönebildi. Sonrasında hatiplik öğrenimi için Marcus Tullius Cicero‘nun da öğretmeni olan Rodos'a ünlü öğretmen ve hatip Apollonius Molo‘nun yanına gitti. Beş sene sonra Roma‘ya geri döndü. Kendini siyasete vererek Pompeius tarafını tuttu. Bunun yanında cömertliğiyle halkın sevgisini kazanmaya çalıştı.
Sezar, Rodos'a gemiyle giderken Ege Denizi'nde korsanlar tarafından ele geçirildi. Korsanlar Sezar'ı Antalya'ya götürmüş ve yirmi talent fidye istemişlerdi. Sezar kızmış, “Hayvanlar, ben yirmi talentlik bir esir miyim? Yakaladığınıza iyi bakın, size elli talent getirteceğim ve elinizden kurtulduğumda göreceksiniz, hepinizi astıracağım!” diye bağırmıştı. Antalya‘dan Roma'daki ailesine bir mektup göndermiş, para gelinciye kadar korsanların yanında vakit geçirmişti.
Sezar verdiği sözü tuttu. Otuz sekiz günlük tutsaklıktan sonra istenilen fidye gelince özgürlüğüne kavuştu. Sonrasında Milet‘e giderek burada birkaç gemi tedarik etti. Kendini esir alan korsanları Antalya açıklarında yakaladı ve onları zincire vurup Bergama'ya getirdi. Asya Valisinin düşüncesi korsanları köle pazarında satmaktı fakat Sezar'ın düşüncesi çok daha farklıydı. Valinin emrini beklemeden bütün korsanları çarmıha gerdi.
Sezar MÖ. 68 senesinde, Cornelia'nın ölümü üzerine yüksek bir hayat seviyesi ve geniş bir çevresi olan Pompeia isimli genç bir kadınla dünya evine girdi. MÖ 66 senesinde konsüllükten önce gelen bir rütbe olan praetorluğa yükseldi. Bu sırada, Batı Hispania'daki ayaklanmayı bastırarak elde ettiği ganimetler ile borçlarını ödedi. Kendini konsüllüğe seçtirmek için Roma'ya gitti. MÖ 59 senesinde, muhafazakar Marcus Bibulus ile birlikte konsül seçildi. Aynı sene, Pompeius ve Crassus ile anlaşarak Birinci Triumvirlik'i kurdu.
Yeni bir kanunla fakir vatandaşlara ve Pompeius'un terhis edilen askerlerine toprak dağıttı. Vergilerin üçte birini bağışlayarak subayları kendi tarafına çekti. 5 sene içinde kendini Dalmaçya (İllirya), Kuzey İtalya ve Güney Fransa valiliklerine seçtirdi. Kuvvetli rakipleri olan Marcus Tullius Cicero ile Cato”nun Roma”dan uzaklaştırılmasını sağladıktan sonra, MÖ 58 senesinde Galya'ya girdi. Sekiz sene içerisinde Ren nehrinden Pireneler'e kadar bütün ülkeyi ele geçirdi. Zaferle sonuçlanan Galya seferinin ardından Caesar aldığı zengin ganimet ve tecrübeli ordusu sayesinde, Roma'da en güçlü adam oldu.
MÖ. 53 senesinde Craussus'un öldürülmesi ve Pompeius'la Caesar'ın arasındaki ilişkinin bozulması üzerine Birinci Triumvirlik sona erdi. MÖ. 49 yılında senato, Pompeius'un etkisiyle, Sezar'ın ordusunun terhis edilmesini isteyince, Sezar buna kızıp emrindeki 5000 tane askerle Galya ve İtalya sınırını meydana getiren Rubico ırmağının kıyısına geldi. Senato ordusuna komutanlık eden Pompeius ile girişilen bir savaştan sonra Sezar'ın ordusu bütün İtalya'yı egemenliği altına aldı.
Pompeius'u Yunanistan'a kadar takip eden Sezar onu MÖ 48 senesinde Pharphalus'ta yapılan meydan savaşında yendi. Sonrasında Mısır'a gitti. Pompeius, Sezar'ın gözüne girmek isteyen Mısır Kralı, Pompey tarafından İskenderiye'de öldürüldü. Bu sırada Mısır'a giden Sezar, Kleopatra ile kız kardeşi arasındaki taht kavgasını Kleopatra‘nın lehine halletti. Sonrasında Anadolu'ya geçerek burada Ponpus Kralı Pharnakes'i mağlup etti. Zaferini senatoya “Geldim, Gördüm, Yendim” şeklindeki ünlü sözüyle bildirdi.
Sezar'ın sonraki zaferleri birbirini kovaladı, MÖ 45 senesinde İspanya'da Pompeius'un iki oğlunu yenilgiye uğrattı. Bu başarılarından sonra Sezar, Roma İmparatorluğu'nda bütün yetkinin tek sahibi oldu. Hükümdar ünvanından başka haleflerine geçmek şartıyla imparator ünvanını aldı. Diktatörlüğü 10 sene için uzatıldı. MÖ 45 senesinin Şubat ayında kızı Tullia hayatını kaybetti. Sezar yaşamı boyunca bu şoktan kurtulamadı.
Sezar kazandığı yetkileri iyiye kullanarak devlet bakımından çok yararlı ıslahat yapmış, İtalya şehirlerinin hukuki durumunu bir düzene bağlamış, eyaletlerin idaresini düzeltmiştir. Bu sırada borçlara ait kanunları hafifletmiş, eyalet halkına vatandaşlık ve senatör olabilme yetkilerini tanımış, fakir olanların Kartaca'da ve Korent'te koloni kurmalarını sağlamıştır.
Sezar'ın aldığı bu tedbirler, senatonun yetkilerini ve kuvvetini oldukça sınırlıyordu. MÖ 44 senesinde hayat boyu diktatörlük elde edince, cumhuriyet idaresi yerine monarşist bir rejim kuracağı fikri uyandı. Bunu kabul etmek istemeyen aristokratlar, başlarında Brutus ile Cassius olmak üzere, bir suikast hazırladılar. Sezar, MÖ 15 Mart 44'de Roma'da 56 yaşında senatoda iken öldürüldü. Brütüs'ü suikastçılar arasında gören Sezar'ın son sözleri ''Sen de mi, Brütüs?'' oldu.
Suikastçılar Roma halkına Sezar'ın öldürülmesini büyük bir başarı olarak anlattılar. Fakat, halkın tepkisi bekledikleri gibi olmayınca Roma'yı terk etmek zorunda kaldılar.
Roma halkı katilleri affetmedi. O sırada, senatonun Sezar'ı öldürenleri bağışladığı öğrenilince halk senatoya saldırdı. Senato ateşe verildi. Sezar'ı öldüren kişilerin başını çeken Brutüs ve Cassias Roma ordusuna karşı savaştılar, fakat yenilmeleri üzerine her ikisi de intihar etti. Roma İmparatorluğu 500 sene boyunca Sezar'ın fetihleri sayesinde gücünü korudu. Yaşadığı çağda en büyük imparatorluğu kuran Sezar'ın ismi, Roma'da “imparator” ile eş anlamlı olarak kullanıldı. İmparatorlara “sezar” denildi.