Erol Bilbilik’in ardından
Barış Doster 01 Ocak 1970
Birbiri ardına ayrılıyorlar aramızdan, sessizce... Neredeyse her hafta bir ölüm haberini vermek için arıyoruz birbirimizi ve bir cenazede rastlıyoruz birbirimize...
Önceki gün, Erol Bilbilik’i kaybettik, bugün son yolculuğuna uğurlayacağız...
Çok şey öğretmişti bize.
Hepsi de kılı kırk yaran, titiz araştırmaların ürünü, çok önemli kitaplarıyla girmişti hayatımıza önce. Sonraları emekli binbaşı olduğunu öğrenmiştik.
Seçkin bir subay, yetkin bir denizci, üretken bir yazar olan Erol ağabeyle tanışıklığımız 90’lı yıllarda başlamıştı. Gözü pek, yiğit, çelebi bir insandı. Titiz ve dakikti. Sıkı bir arşivciydi. Bilgisayar kullanmaz, isim ve konu zarfları içinde yazılar, makaleler, gazete kupürleri, notlar biriktirirdi. İlgi alanına giren bir kitap çıktı mı, hemen alıp okurdu.
İkimiz de 68’liler Birliği’nin danışma kurulundaydık. Hüseyin Özbek, Emin Gürses, Gürkan Hacır, Mehmet Ali Güller, Aytunç Erkin, Uğur Yıldırım, Gökalp Eren, Merdan Aslan, Mustafa Zülkadiroğlu, Mehmet Atay, Şenol Çarık, Mehmet Ulusoy ve nice dostumuz tanıktırlar, Erol ağabey, bir konuyu ele alınca tüm boyutlarıyla, ayrıntılı olarak inceler, öyle anlatırdı. Argo kelime kullanmayı severdi. Kızdıklarına söverdi. Üslubunu bilirdik. Ona yakıştırırdık.
Telefonlaşırdık. Uzun telefon konuşmalarını sevmezdi. İstanbul Kadıköy’de, Kızıltoprak’ta yürüyüş yaparken rastlardık birbirimize ara sıra. Bazen ayaküstü sohbet eder, bazen oturup çay içerdik. Sohbet konularımız iç ve dış siyaset olurdu hep. Dışarıda fazla zaman geçirmezdi. Uzayan akşam yemeklerinden hoşlanmazdı. Sağlığına, beslenmesine, kilosuna dikkat ederdi.
Yurdumuzda, Jön Türk geleneğinin, İttihat ve Terakki’nin, Sivas Kongresi’nin, Kurtuluş Savaşımızın ve büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyetinin halkçı, devrimci, millici damarını temsil eden önemli aydınlardandı Erol ağabey. Jakobendi. Emperyalizme, kapitalizme, liberalizme cepheden düşmandı. Türkiye’nin feodalizm eliyle, federalizme taşınmak istendiğini ilk görenlerdendi. Günümüzde hem iktidarda hem muhalefette çok güçlü olan etnikçi, dinci, mezhepçi, ikinci cumhuriyetçi siyasete usulden ve esastan karşıydı.
Konuları kavrarken nesnellikten, bilimsellikten, gerçekçilikten ödün vermezdi. Duygularını işine karıştırmazdı. İşkenceli sorgulardan geçtiği halde, solda geçinen ve soldan geçinen kimilerinin yaptığı gibi, siyasi kariyer uğruna, genel başkanın gözüne girmek, delege avlamak için, yaşadıklarını, üstüne de ekleyerek, abartarak ulu orta anlatmazdı. Tersine, bu konuları konuşmazdı.
Bugün bir ustamızı, bir dostumuzu, bir ağabeyimizi daha son yolculuğuna uğurluyoruz.
Bir Jön Türkü, bir İttihatçıyı, bir devrimciyi, bir Cumhuriyetçiyi, bir Türk subayını toprağa veriyoruz.
Işıklar içinde uyu Erol ağabey.