« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

10 Nis

2023

Beyzâvî

1189 - 1286 01 Ocak 1970

Kâdî Beyzâvî bugün İran sınırları ierisinde bulunan Şîraz yakınlarındaki Beyzâ kasabasında doğdu. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle hicrî 585 (1189) yılı civarında doğduğu tahmin edilmektedir. Çocukluğu Beyzâ’da geçti. Babasının kadılık görevi gereği ailesiyle birlikte Şîraz’a gitti ve hayatının çoğunu burada geçirdi. Moğol istilâsına uğramamış olan Şîraz istilâdan kaçan âlimlere sığınak teşkil ettiğinden Beyzavî burada geniş bir bir ilmî çevre buldu. Babasından icâzet aldıktan sonra herhangi bir ilmî seyahate gerek kalmadan Şîraz’daki âlimlerden aklî ve naklî ilimleri tahsil etti. Bazı kaynaklar onun Bağdat’ta da öğrenim gördüğünü kaydeder. Babasının vefatından sonra Fars Emîri Abaka tarafından Şîraz kādılkudâtlığına tayin edilen Beyzâvî (673/1274-75), bu görevi yanında bir taraftan da talebe yetiştirdi. Çeşitli ilim meclislerinde katıldığı münazaralarla ün kazandı. Çağdaşlarından İbn Mutahhar el-Hillî ile yazılı münazaralarda bulundu. Kadılık görevindeki müsamahasızlığı nedeniyle görevinden azledilince Tebriz’e gitti. Vezirin huzurunda bir ilim meclisindeki başarısından dolayı görevine iade edildi. Ancak Beyzavî sohbetlerine katıldığı şeyh Muhammed b. Muhammed el-Kütahtâî’den etkilenerek görevinden ayrılmıştır. Tebriz’de telif faaliyetlerini sürdüren Beyzâvî 685 (1286) yılında burada vefat etmiştir.

Öğretisi

Beyzâvî Envârü’t-tenzîl ve esrârü’t-te’vîl adlı tefsiri, Tavâli‘u’l-envâr adlı kelam eseri, Minhâcü’l-vüsûl ilâ ‘ilmi’l-usûl adlı fıkıh usulü eserleriyle kendisinden sonra birçok âlimin okuduğu, eserleri üzerine şerh ve haşiye yazdığı bir âlimdir.

Beyzavî’nin kelam alanında yazdığı Misbâhü’l-ervâh ve özellikle Tavâli‘u’l-envâr adlı eserleri daha sonra birçok âlim tarafından şerh edilmiş ve medreselerde okutulmuştur. Beyzâvî felsefî kültürün yaygın olduğu bir dönemde yaşadığı için felsefe ile ilgilenmiş, İbn Haldûn’un belirttiği üzere kendisinden önce Râzî ile Âmidî’nin başlattığı felsefe ile kelâmı birleştirme işini daha da ileri götürerek iki ilmin meselelerini birbirinden ayırt edilemeyecek şekilde birleştirmiştir. Onun oldukça ileri derecedeki bu eklektik metodu daha sonra Teftâzânî ve Cürcânî’yi de etkilemiştir.

Varlık ve Metafizik

Beyzâvî’ye göre Allah’ın varlığı, kelamcıların yöntemine uygun olarak âlemin hâdis olması ve filozofların yöntemine uygun olarak âlemin mümkün oluşu ve değişime uğraması itibariyle ispat edilebilir, ancak mahiyeti idrak edilemez, zâtını niteleyen sıfatların mahiyeti bilinemez. Allah’ın sıfatlarını zâtından ayrı düşünmek mümkündür ve bu O’nun birliğine halel getirmez. Râzî’nin genel kavramlar incelemesinin izinden yürüyen Beyzâvî, nazar ve mantık bahislerinden sonra iki kelam eserini de üç kitap halinde tertip etmiştir. Birinci kitap mümkünler, ikinci kitap ilahiyat, üçüncü kitap nübüvvetle ilgilidir. Mümkünler kısmı ise el-umûrü’l-külliye, araz ve cevherler bölümünden oluşur. Beyzâvî el-umûrü’l-âmme kavramı yerine el-Kânûn’da İbn Sînâ’nın ve bilahare Ebherî’nin kullandığı el-umûrü’l-külliyye kavramını tercih eder. Râzî’nin etkisini göstermekle birlikte Beyzâvî’nin genel kavramları mümkünler başlığı altında ele alması şarihlerin de dikkatini çekmiş bir konudur. Beyzâvî varlığın bedaheti, varlığın müşterekliği, Zorunlu varlıkta varlık ile mahiyetin ayrı olduğu gibi konularda Râzî’yi takip eder. Onun genel kavramların itibarî olduğunu belirtmesi de Râzî’nin etkisinin açık göstergesidir. Felsefe ve kelamın konuları bakımından birleştirilmesini içeren genel kavramlar konusu da dahil Beyzâvî’nin görüşleri, varlık konusunda Gazzâlî ve Râzî’nin görüşleriyle çok daha fazla uyumludur. Bu nedenle Beyzâvî, felsefe ile kelâmı konuları bakımından birleşik incelemesine rağmen kelâmcıların görüşlerini savunmuş, hatta bazen selefin görüşlerini benimsemiştir.

Öne Çıkan Eserleri

Envârü’t-tenzîl ve esrârü’t-te’vîl. (Telif) Thk. eş-Şeyh ‘Abdülkadir ‘İrfan el-‘Aşşâ’ Hassûne. Beyrut: Dâru’l-Fikr, 1996.
Tavâli‘u’l-envâr min metâli‘i’l-enzâr. (Telif) Tavâliu'l-envâr min metâli'i'l-enzâr. lstanbul, l305; Kahire 1339.
Misbâhu’l-ervâh. (Telif) Sa ‘îd Fûde. Dâru’r-Râzî, Dârü’l-Beyrûtî, y.y. 2008.
Müntehe’l-münâ fî şerhi esmâ’illâhi’l-hüsnâ. (Telif)
Minhâcü’l-vüsûl ilâ ‘ilmi’l-usûl. (Telif) Kahire 1326.
el-Gâyetü’l-kusvâ fî dirâyeti’l-fetvâ İhtisar. Nşr. Ali Muhyiddin el-Karadaği. Kahire, 1982, I, 184.
Tuhfetü’l-ebrâr. (Şerh) Süleymaniye Ktp. Hacı Beşir Ağa, nr. 149; Fâtih, nr. 968; Hasan Hüsnü Paşa, nr. 235.
Lübbü’l-elbâb fî ‘ilmi’l-i‘râbi. (İhtisar; Birgivî’nin şerhiyle birlikte) İstanbul 1270, 1305

Halim Kaya

16 Ara 2024

Mustafa Çolak’ı birkaç yıl önce Samsun Türk Ocağı’nda dinlemiştim. O zaman Enver Paşa ile İttihat ve Terakki hakkında benim tarafımdan dikkat çeken bilgiler vermiş, dolayısıyla dikkatimi çekmişti.

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

16 Ara 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

28 Eki 2024

M. Metin KAPLAN

12 Eyl 2024

Nurullah KAPLAN

12 Eyl 2024

Hüdai KUŞ

22 Tem 2024

Orkun Özeller

03 Haz 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Ziyaret -> Toplam : 130,43 M - Bugn : 27145

ulkucudunya@ulkucudunya.com