Peçevî İbrahim Efendi
1574 – 1650 01 Ocak 1970
Doğum yerinden dolayı Peçûyî, Peçuylu ve Peçevî lakaplarıyla tanınır. Osmanlı tarih yazıcılığında genellikle Peçevî unvanıyla anılmakla birlikte bu okuyuş biçimi sözcüğün Osmanlıca yazılışının harekesiz biçimine dayalı olup doğrusu “Peçuylu” ya da “Peçûyî” olmalıdır. Hayatına dair bilgiler daha çok kendi eserinden edinilmektedir. Annesi tarafından, ünlü Boşnak ailesi Sokullu’ya (Sokolović) mensup olan ve soylu bir ailedendir. Babasının adını söylememekle birlikte, büyük dedesini Kara Dâvud, dedesini Cafer Bey olarak kaydetmektedir. Her ikisinin de alaybeyiliği yaptığını, bu nedenle ailesinin Alaybeyoğulları diye anıldığını yazar. Babası Bosna’daki çatışmalara ve ardından Kanûnî Sultan Süleyman’ın Irakeyn Seferi’ne (1533-35) katılmıştı. İbrahim Efendi, ilköğrenimini Peçuy’da, medrese eğitimini Bosna ve Budin’de gördü, on dört yaşındayken babasını yitirdikten sonra dayısı Budin Beylerbeyi Ferhat Paşa’nın yanına gitti ve yaklaşık bir buçuk yıl onun yanında kaldı. Dayısı öldürüldükten (1591) sonra da akrabalarının yaşadığı Bosna’ya gitti.
İbrahim Efendi, Habsburglar ile yeniden başlayan uzun savaşlar sırasında (1593- 1606) orduya katıldı ve akrabası olan Lala Mehmet Paşa’nın hizmetine girerek kâtip olarak çalıştı. Ağustos 1595’te Avusturyalılar tarafından kuşatma altına alınan Estergon’da, kentin teslimini görüşen kurulda yer aldı. Ardından, Lala Mehmet Paşa’nın yönettiği Eğri seferine katıldı. 1602’de cepheye gelen Kırım Hanı II. Gazi Giray’ı karşıladı. 1603’te serdar (başkomutan) olan efendisinin telhislerini (bir konu hakkında padişaha bilgi vermek için yazılan yazı) götürmek amacıyla İstanbul’a gönderildi. Estergon’un Türkler tarafından geri alınmasından sonra (Kasım 1605) fetih haberini sultana bildirdi. Bunun üzerine, daha önce aldığı piyade mukabeleciliğinin (askerin yoklamasını yapan kimse) yanında süvari mukabeleciliğine atandı. Derviş Mehmet Paşa’nın sadrazamlığı zamanında Eğriboz, İnebahtı ve Karlı ili sancaklarının tahrir defterlerini (vergilerin izlendiği defter) hazırlamakla görevlendirildi. Ardından memleketine giderek uzun yıllar çiftliğinde yaşadı.
Daha sonra Diyarbekir eyaletinin defterdarı olarak hizmet verdi. Rakka’da görevliyken beylerbeyi oldu. Ardından Sadrazam Çerkez Mehmet Paşa’nın Tokat’taki ordusuna katıldı ve darphane hizmetine memur edildi. 1625’te Tokat eyaletinin defterdarlığını yaptıktan sonra tekrar İstanbul’a gitti. 1631’de Anadolu Defterdarı oldu ve ertesi yıl Peçuy sancağı arpalık olarak kendisine verildiğinde paşa unvanı ile anılıyordu. 1633-36 yılları arasında İstolni Belgrad sancakbeyliği yaptı. Bosna’da maliye defterdarı olduktan sonra 1637’de Bosna’ya bağlı Kırka’nın sancak beyliğine getirildi. 1638’de son resmi görevi olarak Tımışvar eyaleti defterdarlığı yaptı. 1641’de ileri yaşlarda “mazul” oldu ve hayatının son yıllarını Budin ve Peçuy’da ünlü tarih eserini yazmakla geçirdi. Ölüm yılı kesin olarak bilinmemekle birlikte, değişik kaynaklar 1650 civarı olduğunu göstermektedir.
Peçevî İbrahim Efendi, daha çok kaleme aldığı ünlü tarihiyle tanınır. Literatürde “Peçevî Tarihi”, “Peçuylu Tarihi” olarak geçen eserine özel bir ad vermemiştir. Eserini 1640’da yazmaya başlayan Peçevî, aslında Kanunî Sultan Süleyman döneminde meydana gelen savaşları kapsayan bir “gazavatnâme” kaleme almayı düşünmüş, tarihini 1593’ten itibaren başlayan kendi notlarına, adıyla andığı Osmanlı tarihçilerine ve öteki görgü tanıklarının bilgilerine dayanarak kaleme almıştı. Ancak Budin beylerbeyinin önerisi üzerine eserini genişletmeye karar vermiş, bir yandan Kanunî Sultan Süleyman döneminden itibaren kendi çağına kadar olan olayları eklemiş, öte yandan barış antlaşmalarını anlatmıştır. Eser böylece Kanunî Sultan Süleyman’ın tahta çıkışından IV. Murat’ın ölümüne kadar yaşanan olayları kapsar duruma geldi. Kaynaklarının içinde pek çok tarihçi ve tanıklar bulunmaktadır. Barış antlaşmalarıyla ilgili bölümleri, Osmanlı kaynaklarında yeterli bilgi bulunmadığı için yalnızca Macar kaynaklarını değerlendirerek kaleme almış, bu bölümleri yazarken adını anmadığı Macar yazarlarının eserlerine dayanmıştır. İbrahim Efendi, kitabı üzerinde ölümüne kadar devamlı olarak çalışmıştı. Yeni amacı, kaynak eleştirisiyle toplum sorunlarının kökenlerini bulmak ve ahlâkî öğütler vermekti. Pratik, pragmatik (sonuca giden en düz yolu izleyen yaklaşım) metodu ve eleştirel incelemesiyle çağdaşı tarihçilerin üstünde yer almıştır. Erken Osmanlı ve Macar kroniklerinden yararlanarak gereken yerlerde değişikliler yapmış, kronikler yanında belgeleri de kullanmıştır. “Peçevî Tarihi”nin dili sadedir.
Kroniğin bölümleri Kanunî Sultan Süleyman’dan itibaren (1520) her bir padişah dönemini içermektedir. En önemli ve geniş bölümlerini Kanunî Sultan Süleyman ile III. Mehmet’in saltanat yılları oluşturur. Son bölümlere doğru eserde ayrıntı giderek azalır ve son bölümde IV. Murat’ın saltanatındaki olaylar kısaca yer alır. Eser, IV. Murat’ın Bağdat’tan dönüşü ve onun ölümüyle (8 Şubat 1640) sona erer. Siyasî olayları anlatan bölümler arasında sık sık başka bilgiler de verilir. Örneğin barutun yapılması, matbaanın bulunması, kitap basımı, Kızılelma öyküsü, Osmanlı Devleti’nde kahve ve tütünün yayılması, Trayan’ın Tuna’daki köprüsü, kuyruklu yıldızlar ve yıldız bilimi gibi konular yanında, Attila ve İskitler’den de söz edilir. Bunların dışında son üç padişah hariç, Gelibolulu Mustafa Ali’yi izleyerek ve Hasanbeyzade’nin kroniğinden yararlanarak her padişahın saltanat süresinde yaşayan sadrazamlar, vezirler, ulema (bilginler) ve şeyhlerin biyografilerini verir. Eser, ayrıca yüksek zümre ile halk kültürünün bir karışımı niteliğindedir.
Kitapta çeşitli anekdotlar, kısa öyküler de yer alır. “Kuru Kadı” öyküsünün ilk yazılı versiyonu ile “Kesik Baş” destanı da eserde söz konusu edilir. Yazar, bu fıkralar arasında kendisinden de söz eder. Sokullu ailesiyle olan akrabalığından söz ederek onları her zaman yüceltir. Yeni saptamalara göre, eserinde Macarcadan yapılan çevirilerin bulunması ve Estergon’da Osmanlılarla Macarlar arasındaki görüşmelere katılması onun Macarca bildiğini gösterir. Macar kroniklerinden aldığı parçaların kimilerini tümüyle çevirerek eserine almış, kimlerinin yalnızca bir iki bölümünü, kimilerini de özetleyerek kullanmıştır. Eserde bir konuda yazılmış farklı kaynaklardan aktarma yaparken, her iki versiyonu peş peşe vermiştir. Bu bağlamda Mohaç Savaşı’nı ilk olarak Osmanlı ve ikinci olarak Macar kaynaklarına dayanmak suretiyle iki ayrı biçimde yazmıştır. Macar kroniklerinden hazırladığı metne Mohaç Savaşı hakkında Gaspar Heltai kroniğinden iki parça alarak bunların metindeki yerlerini değiştirmiş ve olayları kendi ifadesiyle aktarmıştır.
“Peçevî Tarihi”nin birçok nüshası vardır ve pek çok tarihçiye kaynaklık etmiştir. Bunlardan en önemlileri Cevrî, Defterdar Sarı Mehmet Paşa ve Naima’dır.