Cenderenin iki tarafı
Ahmet Bican Ercilasun 01 Ocak 1970
Bazı seçmenler, özellikle ülkücü gelenekten gelen ve milliyetçi hassasiyeti olan seçmenler kendilerini bir cendereye sıkışmış hissediyorlar. Cenderenin iki tarafına da bakmakta fayda var.
Bir tarafta Fethullah Gülen’le iş birliği hâlinde, Ergenekon, Balyoz vb. davalarla Türk ordusunu zaafa uğratma operasyonu; Habur, Oslo, Öcalan mektupları ile PKK’ya verilen tavizler var. Gerek Ergenekon, Balyoz davaları, gerek açılım politikaları sonunda yüzlerce hatta binlerce şehit var.
Diğer tarafta Fethullahçı olan bazı kişilerin aday yapılmaları, HDP ve Kandil’in destek açıklamaları, ittifaktaki bazı isimlerin HDP paralelindeki beyanları var.
İki tarafı karşılaştıralım.
Birinci tarafta somut eylemler var: Yargılamalar, hapisler, kararan hayatlar, terörist liderleriyle görüşmeler, anlaşmalar ve nihayet yüzlerce ölüm. Bunlar hepimizin gözleri önünde oldu.
Diğer tarafta eylem yok. Bunu açalım. Yargılama yok, hapis yok, Habur’a benzer çadır mahkemeleri yok, Oslo’ya benzer terörist liderleriyle görüşmeler yok. Diyarbakır meydanında Öcalan mektubu okutma yok. YPG’ye yardım için topraklarımızdan peşmerge ağırlayıp geçirme yok. Peki, eylem denebilecek ne var? Bazı FETÖ’cülerin ve HDP’ye benzer düşüncede olanların aday yapılması var. HDP ile Meclis’te görüşme var. Bunları eylem sayabiliriz. Bir de bazı söylemler var, HDP paralelinde bazı söylemler.
Evet bu farkı tespit ettik. Eksiklerim varsa okuyucular tamamlasın. Ama bence arada, karşılaştırılması mümkün olmayacak derecede açık fark var. Birinde yüzlerce ölüme sebep olan fiilî politikalar, diğerinde “Acaba onlar da böyle politikalar uygular mı?” endişesi.
Cenderenin iki tarafı arasında, özellikle HDP ile HÜDA PAR arasında sıkışmışlık diye ifade edilen durum konusunda bir fark daha var.
Bir taraf HÜDA PAR adaylarını kendi listesine koymuş. Diğer taraf HDP adaylarını listesine koymuş değil. Zaten HDP ayrı bir ittifakla seçime giriyor. Başka türlü ifade edeyim. HÜDA PAR, “Biz Cumhur ittifakını destekleyeceğiz.” diye bir karar açıklamamış çünkü zaten adaylarını o ittifaktaki en büyük partinin listesine sokmuş. Diğer taraf ta ise HDP, cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet ittifakı adayını destekleme kararını açıklamış.
Bütün bunlar bilinen şeyler. Gözlerimizin önünde cereyan eden eylemler, söylemler. Bu kadar bilinen şeyleri tekrarlamaktan da doğrusu canım sıkılıyor.
Ülkücü gelenekten gelen ve milliyetçi hassasiyeti olan seçmenler ne yapabilir? Eğer iki cendereyi de aşacak matematik güçleri varsa kendi adaylarını çıkarırlar ve onu desteklerler. Öyle de yapmalıdırlar. Fakat öyle bir güçleri yoksa bir tarafı tercih etmek durumundadırlar. Eğer böyle yapmayıp üçüncü bir adayı tercih ederlerse veya oy kullanmama gibi pasif bir tutumu benimserlerse bunun hangi tarafa yarayacağını mutlaka hesap edeceklerdir.
Bir soruyla bitireyim: Ergenekon’a, Balyoz’a, Habur’a, Oslo’ya, “sürtük, çürük” gibi hitaplara, yasa tanımayan oldubittilere razı mısınız, değil misiniz?