14 Mayıs’ın ilk sonuçları
Mehmet Ali Güller 01 Ocak 1970
Yazıyı gazeteye yetiştirmek üzere yazmaya oturduğumda, açılan sandıkların 3/5’ine göre Erdoğan’ın oyu yüzde 48, Kılıçdaroğlu’nun oyu yüzde 46 ve Oğan’ın oyu da yüzde 5 civarındaydı.
Gerçi AKP bu kez CHP’nin yüksek olduğu bölgelerde sistematik itirazlar yaparak o oyların sonuçlara eklenmesini geciktirmeye çalışıyordu ama yine de seçim büyük olasılıkla ikinci tura kalacak gibi görünüyordu...
AKP’NİN CHP LEHİNE SONUÇLARI GECİKTİRME TAKTİĞİ
AA’nın “parti ajansı” gibi yürüttüğü seçim açıklama yöntemi, genel olarak yüzde 80’le AKP lehine oy açıklama şeklindeydi bugüne kadar. Son İstanbul seçimlerinde de öyle olmuş ancak İmamoğlu’nun önceki adaylardan farklı olarak AKP’ye “Atı alan Üsküdar’ı geçti” fırsatı vermemesi nedeniyle sonuç gece yarısından sonra değişmişti.
Aynı AA’nın bu kez değil yüzde 80 ile, Erdoğan’ı sadece yüzde 59 ile başlatmış olması önemli bir geri adım. Nitekim AA’nın verileriyle gerçek arasındaki makas parça parça kapanmaya başlamış, yazıyı yazmaya oturduğumda Erdoğan’ın oyu AA’ya göre yüzde 59’dan 50’ye gerilemiş, Kılıçdaroğlu’nun oyu da yüzde 44’e çıkmıştı. Islak imzalı tutanak sonuçlarına göre ise o süreçte Erdoğan’ın oyu yüzde 48, Kılıçdaroğlu’nun oyu yüzde 46’ydı.
Sabah olduğunda geciktirilen oyların sonuçlara dahil edilmesiyle ya Kılıçdaroğlu birinci turda seçimi kazanmış ya da seçim ikinci tura kalmış olacak. Ancak sonuç ne olursa olsun bazı değerlendirmeler yapabileceğiz eldeki verilerle...
ESKİ AKP’LİLERE DEĞİL, İNCE-ÖZDAĞ-OĞAN’A DAYANILMALIYDI
Kılıçdaroğlu-Akşener ikilisi, başından beri itiraz ettiğimiz gibi Davutoğlu ve Babacan gibi “eski AKP’lilere” değil, İnce ve Özdağ-Oğan gibi CHP ve İYİ Parti’den kopanlara dayanan, onları yeniden kucaklayan bir çizgi izlemeliydi.
Babacan’ın ekonomi politikası ve Davutoğlu’nun dış politikası gibi ağır bagajları bir yana, ikisinin toplamının Millet İttifakı’na yüzde 1 civarından fazla oy katkısı yoktu. Oysa görüldü ki Özdağ-Oğan ve İnce’nin oy katkısı yüzde 6’nın üzerinde...
Yani Kılıçdaroğlu ve Akşener, İnce ve Özdağ-Oğan’ı kucaklayan bir çizgi izlese, seçim ilk turda kazanılırdı.
BATICILIK GÖRÜNTÜSÜ SEÇİMİ RİSKE ATTI
Kılıçdaroğlu’nun ve Millet İttifakı’nın kimi Batıcı görünümlü çıkışı, hele de seçime üç gün kala Rusya’yı hedef alan çıkışı, seçmenlerin bir bölümünü Kılıçdaroğlu’na oy vermekte tereddüde götürdü.
AKP’ye göre ABD ve NATO’yla daha uyumlu ilişki yürüteceğinin izlenimini veren Kılıçaroğlu, bu nedenle, aslında ilk turda kazanacağı seçimi riske atmış oldu.
Oysa çokça dikkat çektiğimiz gibi, Millet İttifakı, birincisi Türk halkının ülkelere bakışını ortaya koyan kamuoyu araştırmalarını dikkate alsa, ikincisi de Macaristan seçiminden deneyim çıkarsa, farklı bir tutum sergiler ve rahatça ilk turda kazanırdı.
PARLAMENTER REJİME DÖNÜŞ BAŞLADI
Sonuç olarak, öyle ya da böyle, sonuç ne olursa olsun, Türk milleti, Türkiye’nin başkanlık sistemine ve tek adam rejimine sığmadığını göstermiş ve 150 yıllık deneyimi bulunan parlamenter rejime dönmenin işaretini vermiş oldu.
Bugün ya da yarın, bu durum gerçekleşecek...
Sadece yanlış politikalarla süreç uzatılmış ve maliyet artırılmış oldu.