Şehabettin Ovalı / 1953 - 12.06.1982
Yusuf Ziya Arpacık 01 Ocak 1970
Samsun cezaevin de hareketli günler yaşadığımız bir dönemde, idam cezası almış birisi yeni geldiği muvakkat koğuşundan ülkücülerin yanına geçmek istediğini söylemiş, gardiyanlar da durumu bize ilettiler... İsmini duymamıştım, Balıkesir Cezaevi'nde bizim arkadaşlarla birlikteymişler ve bu sebeple ülkücü camia ile haşır neşir olduğundan yanımızda kalmak istiyordu... Koğuşa aldık... Kan davası yüzünden iki kişiyi öldürmüş ve tutuklu olarak kaldığı Balıkesir Cezaevi'nden Amasya'ya ve sonrasında Samsun'a sürülmüştü... Hapishane de otuzar kişilik üç ayrı koğuşumuz vardı... Biz başkan olduğumuzdan merkez konumunda olan 12. Koğuş'ta kalıyorduk ve Şehabettin'i oraya aldık...
Onun idamdan kurtulmak veya en azından biraz daha süre kazanmak için bir fikri vardı. Şayet hapishanede birini vurursa açılan yeni mahkeme sayesinde bir müddet daha idamı uzayacak ve muhtemelen çıkacak bir afla kurtulacaktı. Eşber Yağmurdereli isminde örgüt davalarından tutuklu namlı bir avukat vardı. Örgütçü ağmaydı. Onu vurmayı teklif etti.
-Gözleri görmeyen birini vurmak sana yakışmaz kardeşim. Vuracaksan kırkayak gibi büyük bir gayret içerisinde, ülkemizin altını oymaya çalışan bir haşereyi vur da hayrı olsun bari, dedim.
Günler geçiyordu...
Bir gün bahçe de volta atarken Şahabettin bana dönerek;
-Hoca, belki yakında idam olacağım ama gözüm arkada kalmayacak... Çünkü ben Ülkücü kardeşlerim sayesinde, kendimi yeniden buldum... "Bir ben vardır bende benden içerü" demiş Yunus, bende o beni buldum... Artık huzur içindeyim rahatladım... Ülkücü Harekete minnet borçluyum...
Ovalı'nın bu samimi konuşması beni gerçekten çok etkilemişti...
Bu kardeşimiz daha sonra sürgün edildiği Sinop Cezaevinde, 12 Haziran 1982 tarihinde asılarak idam edilmiştir...
Şahabettin Ovalı , hapishanede ülkücü olmuş imanlı ihlaslı ve dürüst bir arkadaşımızdı...