Fuat Bayramoğlu
Beşir Ayvazoğlu 01 Ocak 1970
Ankara’da doğdu. Hacı Bayrâm-ı Velî’nin on altıncı kuşaktan torunudur. Babası Hacı Bayram Dergâhı postnişini Şeyh Tayyib Efendi, annesi Hüsniye Hanım’dır. Çocukluğu Millî Mücadele yıllarının yoksul Ankara’sında tekke atmosferinde geçti. Babasının dergâhtaki odası birinci meclisteki sarıklıların toplandığı önemli mekânlardan biriydi.
Tayyib Efendi’nin 20 Mayıs 1920’de vefat etmesi üzerine sekiz yaşında yetim kalan Fuat babasının postuna oturan ağabeyi Şemseddin Efendi’nin gözetiminde yetişti. Mahalle mektebinde başladığı eğitimine kısa bir süre Dârülmuallimîn’in uygulama okulu olan Tatbikat Mektebi’nde devam etti. Daha sonra Menba-ı Füyûzât Mektebi’nin ikinci sınıfına, 1921’de de Ankara Sultânîsi Kısm-ı İbtidâîsi üçüncü sınıfına yazdırıldı. İlkokul diplomasını, küçük ağabeyi Reşat’ın Hukuk Fakültesi’ne yazılması sebebiyle taşındıkları İstanbul’da Pertevniyal Vâlide Sultan İlkmektebi’nden aldı. Altıncı ve yedinci sınıfları Dâvud Paşa Orta Mektebi’nde okudu. Sekizinci sınıfa geçtiği yıl ağabeyi Hukuk Fakültesi’ni bitirdiğinden ailesiyle birlikte tekrar Ankara’ya döndü ve liseyi o yıllarda halk arasında Taşmektep diye tanınan Ankara Erkek Lisesi’nde bitirdi (1931). Yüksek öğrenimini İstanbul’da Mülkiye Mektebi’nde tamamladı (1935). Bitirme tezini hocası Ali Fuat Başgil’in yanında hazırladı. Ardından askere gitti ve yedek subaylığını Söke’de yaptı. Fransızca’sını ilerletmek, bilgi ve görgüsünü arttırmak amacıyla Paris’e gitti. Ancak kaydolduğu Ecole des Science Politiques kendisini tatmin etmediği için Belçika’ya geçti ve Liège Üniversitesi’nin Sciences Politique kısmını bitirip (1939) doktoraya başladı. Birinci bölümünü tamamladığı “Türk Milliyetçiliği Üzerine Bir Deneme” adlı tezinin ikinci bölümünü hazırlamak üzere Türkiye’ye geldiği sırada II. Dünya Savaşı çıktığından Liège’e dönemedi ve bu yüzden doktorası yarım kaldı.
Yurda dönüşünde Dışişleri Bakanlığı’na intisap etti ve Basın Yayın Genel Müdürlüğü Etüt Heyeti üyeliği ve başkanlığı yaptı (1943-1948). Kısa bir süre İktisat ve Ticaret Dairesi’nde şube müdürlüğünde bulundu, ardından Kıbrıs’a birinci sınıf konsolos olarak tayin edildi (1949). Kudüs’te başkonsolosluk yaptı (1951-1953). Oslo (1957-1959), Bağdat (1959-1960), Tahran (1960-1962) ve Roma (1962-1963) büyükelçisi oldu. 1963’te Dışişleri Bakanlığı genel sekreterliğine getirildi. 1964’te Brüksel, 1967’de ikinci defa Roma, 1969’da da Moskova büyükelçiliğine tayin edildi. 1971 yılı sonunda Türkiye’ye döndü ve Dışişleri Bakanlığı bünyesinde yüksek müşavir oldu. 1972’de başladığı cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinden 13 Temmuz 1977 tarihinde yaş haddinden emekliye ayrıldı.
Diplomatlığının yanı sıra Doğu ve Batı kültürüne hâkim bir aydın, güçlü bir rubâî şairi, ince zevkli bir kültür adamı, seçkin bir araştırmacı ve çok bilgili bir koleksiyoncu olan Fuat Bayramoğlu zengin pul, tuğra ve Beykoz işi cam eşya koleksiyonlarına sahipti. Uluslararası pulculuk sergilerine katılarak altın ve gümüş madalyalar kazandı. Tahran büyükelçiliği sırasında başlayan Beykoz işi cam eşya merakı ise zamanla bu alanın en büyük koleksiyoncusu ve uzmanı olmasını sağladı. Bu uzmanlığının ürünü olan Türk Cam Sanatı ve Beykoz İşleri adlı eseriyle literatüre geçti ve Hacettepe Üniversitesi tarafından “sanatta onursal doktora” pâyesiyle ödüllendirildi. Emeklilik yıllarını Kandilli’deki yalısında şiir yazarak ve ilmî çalışmalar yaparak geçirdi. Büyük dedesi Hacı Bayrâm-ı Velî hakkında yazdığı iki ciltlik eserini bu dönemde tamamladı. 30 Haziran 1996’da öldü ve Edirnekapı Mezarlığı’na defnedildi.
Şiirle çok küçük yaşta tanışan Bayramoğlu, “Derviş” mahlasıyla yazdığı şiirleri sekizinci sınıfta iken bir araya getirip Dîvân-ı Fuad Bayramîzâde adıyla bir divan tertip etti. Ahmet Hamdi Tanpınar, Emin Âli Çavlı, Nurullah Ataç, Suut Kemal Yetkin gibi fikir ve edebiyat adamlarının öğretmen olarak görev yaptıkları Ankara Erkek Lisesi’nde Ahmet Muhip Dıranas’la, Mülkiye Mektebi’nde de Cahit Sıtkı Tarancı ile dostluk kurdu. Dışişleri Bakanlığı’nda çalışırken Cevat Dursunoğlu, Bedrettin Tuncel, Suut Kemal Yetkin, İsmail Habip Sevük, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Ahmet Kutsi Tecer gibi edebiyat ve kültür adamlarının “çarşamba sofraları” adını verdikleri sohbet toplantılarına katılmaya başladı. Avrupa yıllarında uzak kaldığı şiire çoğu şair olan bu aydınlar arasında yeniden döndü ve hayranı olduğu Yahya Kemal’le 1945’te tanıştıktan sonra rubâîye yöneldi. Klasik rubâî formunu ve vezinlerini büyük bir ustalıkla kullandı. Sade bir Türkçe ile başta Ömer Hayyâm olmak üzere bütün rubâî şairleri gibi hayat ve dünyanın geçiciliği, ölüm, hiçlik duygusu, kadere boyun eğme, tevekkül, çabuk geçen ömürden kâm alma temalarını işlemekle beraber bazı rubâîlerinde şahsî hayat tecrübelerinden kaynaklanan duygu ve düşüncelerini dile getirmiştir.
Eserleri. Çeşitli dergilerde yayımlanmış çok sayıda makalesi ve sempozyumlarda sunduğu bildirileri bulunan Fuat Bayramoğlu’nun eksiksiz bir bibliyografyası henüz hazırlanmamıştır. Kitap haline gelen eserleri şunlardır: Şiirleri. 1. Rubâîler-Rubâiyyât-ı Fuad (Tahran 1340 hş./1962; Ankara 1973). CENTO tarafından yayımlanan bu eserde ikisi Hayyâm’dan tercüme olmak üzere seksen iki rubâî vardır. Bunlardan altmışı İranlı şair Kâzım Recevî Îzed tarafından Farsça’ya çevrilmiştir. Türkçe metinlerin İlhami Turan’ın, Farsça tercümelerinin de Mustafa Zerrin’in kaligrafisiyle yazıldığı kitapta ayrıca CENTO genel sekreteri Nâsır Assâr’ın önsözü, Yahya Kemal’in Fuat Bayramoğlu’na ithaf ettiği rubâî ve Hikmet İlaydın’la Kâzım Recevî Îzed’in rubâî türü ve Bayramoğlu’nun rubâîleri hakkındaki yazıları yer almaktadır. 2. Fuat Bayramoğlu’nun Rubâîleri (İstanbul 1976). İlk kitaptakilere yirmi yeni rubâî eklenerek hazırlanan eserde şairin Hayyâm’dan tercüme ettiği iki rubâîye yer verilmemiştir. Bayramoğlu bu iki eser hakkında kendisine gönderilen mektupları, çeşitli gazete ve dergilerde çıkan değerlendirme yazılarını ve eleştirileri küçük bir kitapta toplamıştır: Fuat Bayramoğlu’nun Rubâîler’i Üzerine Dost Sözleri (İstanbul 1977). 3. Rubâîler (İstanbul 2002). 1977 yılından itibaren yazdığı rubâîleri ihtiva etmektedir. İlhami Turan’ın yayıma hazırlayıp Nuşin Verzende Turan’ın resimlendirdiği kitapta Ali Alparslan’ın “Bayramoğlu ve Rubâîleri” başlıklı bir yazısı bulunmaktadır. İlmî Eserleri: 1. Türk Cam Sanatı ve Beykoz İşleri (İstanbul 1974). 2. Hacı Bayram-ı Veli: Yaşamı-Soyu-Vakfı (I-II, Ankara 1983, 1989). I. ciltte Hacı Bayrâm-ı Velî’nin hayat hikâyesi, Bayramîlik ve kolları, ayrıca Hacı Bayrâm-ı Velî’nin soyundan gelenler ele alınmıştır. II. ciltte Hacı Bayrâm-ı Velî Vakfı’na ait aile arşiviyle devlet arşivlerindeki resmî ve gayri resmî belgeler, Hacı Bayram’ın şiirleri ve Hacı Bayram şiirleri antolojisi yer almaktadır. 3. Tuğralar ve Özgün Bir Mehmet IV. Tuğrası (İstanbul, ts.). 4. Mustafa Kemal Atatürk ve Yahya Kemal Beyatlı (Doğumunun Yüzüncü Yılında Yahya Kemal Beyatlı’dan ayrı basım, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, İstanbul 1994, s. 5-50). Tercüme: Rubâîyât (H. Goads Nakhaî’nin rubâîleri, Tahran 1967). Hâtırat: Gönülden Gönüle: Fuat Bayramoğlu ile Anılarda (İstanbul 1995). İsmail Parlatır tarafından yayıma hazırlanan eser, Parlatır’la Turan Oflazoğlu’nun Fuat Bayramoğlu ile yaptıkları konuşmalardan oluşan “nehir söyleşi” mahiyetinde bir eserdir. Mektup: Yahya Kemal’den Fuat Bayramoğlu’na Karaçi Mektupları (İstanbul 2008). Beşir Ayvazoğlu’nun yayıma hazırladığı kitap, Yahya Kemal’in mektuplarının yanı sıra bu mektuplara Fuat Bayramoğlu tarafından verilen cevaplar ve Bayramoğlu’nun Yahya Kemal hakkındaki yazılarından oluşmaktadır.