Yeni Dede Korkut
Ahmet Bican Ercilasun 01 Ocak 1970
Bursa’daki yeni Dede Korkut yazması Tıpkıbasım olarak yayımlandı.
12 Aralık 2018 yılında İranlı bir Türkmen tarafından Tahran’da bulunan Dede Korkut yazması, Türkologlar ve konuya ilgi duyanlar arasında büyük bir heyecan yaratmıştı. Eser, kısa zamanda birçok bilim adamı tarafından yayımlanmıştı. Bu yazma şu anda Türkmensahra bölgesinde, Günbed şehrinde bulunmaktadır; bu sebeple Günbed yazması olarak bilinir.
2018 yılında bir nüsha da Bursa’da, Muradiye Kur’an ve El Yazmaları Müzesinde bulunuyormuş. Fadıllı köyünün din görevlisi Mehmet Sait Coşar yazmayı antikacı İbrahim Koca’ya vermiş; o da müzeye bağışlamış.
Yazma, müzede epeyi sergilenmiş ama hiç kimse onun bir Dede Korkut yazması olduğunu fark etmemiş. Ta Mehmet Yayla adlı kitap koleksiyoncusu şüphelenene kadar. Yayla, yazmanın Dede Korkut’a ait olabileceğinden şüphelenince eski Türk edebiyatı profesörü Ersen Ersoy’a haber veriyor. 2022 Şubat’ında Ersoy yeni Dede Korkut yazması bilgisini yazmadan birkaç sayfa ile sosyal medyada paylaşınca yeni bir heyecan dalgası doğuyor. O günden beri yazmanın tıpkıbasımının yayımlanmasını heyecanla bekledik.
Sonunda müjde geldi ve Bursa Belediyesi tarafından yazmanın güzel bir tıpkıbasımının yapıldığını öğrendik. Güzel bir tanıtım toplantısı da yapılmış. Avrasya Yazarlar Birliği Başkanı Yakup Ömeroğlu geçen hafta bana da bir tıpkıbasım verdi. Kutsal bir kitap gibi yazmanın tıpkıbasımını okşadım ve günlerce gözümün önünden ayırmadım.
Yazmanın ilk sayfası maalesef eksik. İkinci sayfanın ilk iki satırında da eksiklik var. Eksik kısımdan sonra ikinci sayfa şöyle başlıyor: Bir yigidüŋ kara dağ yumrusınca malı… Arkasını biliyoruz: olsa yığar, derer, taleb eyler, nasîbinden artuğın yiyebilmez.
Sonrası bütün Korkutseverlerin malumu. Çünkü bu yazma, Dresden nüshasıyla aynı dip yazmadan kopya edilmiş. Onun gibi bir girişten ve 12 boydan oluşuyor. İlk boy tıpkıbasımın 8. sayfasında Dirse Ḫan oğlı Boğaç Ḫan boyını beyân eydür başlığıyla, sonuncu boy tıpkıbasımın 229. sayfasında Taş Oğuz İç Oğuza âsî olup Beyrek öldügi boyını beyân ider başlığıyla yer alıyor. Ancak bu yazma harekeli olduğu için Dresden’deki bazı okuma güçlüklerine yardımcı olacak gibi görünüyor.
Osman Fikri Sertkaya tıpkıbasıma güzel bir giriş yazmış. Yeni yazmayı tanıtıyor ve eski yazmalarla bazı karşılaştırmalar yapıyor. Yazısının sonunda, daha önce Almanca olarak yayımladığı Köktürk harfli bir metnin tıpkıbasımını ve okunuşunu da veriyor. Köktürk harfli bu eski metnin, Dede Korkut’taki dört türlü kadın parçasına benzerliği dikkat çekiyor.
Karşılaştırmaları sırasında Sertkaya, Ankara yazmasındaki iki soylamayı da ele alıyor ve şöyle bir ifade kullanıyor: “… ilk iki nâşir tarafından yapılan okuma hataları düzeltilerek tarafımdan yeniden transkripsiyonlanmış”tır. Bir bilim adamının kendine güvenmesi güzel bir şey tabii. Ancak şüphe etmesi daha da güzeldir. “Bana göre doğru olan…” şeklindeki bir ifade bence daha uygun düşerdi. Mesela milattan sonra 328 yılına ait çok iyi bilinen bir metin bir araştırıcı tarafından milattan önce 328 yılına ait gösterilmişse “meslektaşımızın dalgınlığına gelmiş olmalı” gibi bir ifadeyle bunu anlatmak daha iyi olmaz mı?
Yeni Dede Korkut yazması uğurlu olsun! Bursa Belediyesine, yazmanın ve tıpkıbasımın ortaya çıkmasında emeği bulunan herkese alkışlar olsun!