Ahmed Resmî Efendi
1700 - 1783 01 Ocak 1970
Babasının adı İbrahim’di. Adındaki “Resmî” mahlasını “Resmolu” anlamında kullanmıştır. Öğrenim yapmak üzere geldiği İstanbul’da reisülküttaplardan Mustafa Efendi’nin yanında yetişti ve daha sonra onun kızıyla evlenerek damadı oldu. Öğrenimini tamamladıktan sonra devlet hizmetine girerek; sırasıyla Selanik, İstanbul ve Gelibolu baruthanelerinde nezaret görevleri ile kethüdalıklarda ve dışişleriyle ilgili görevlerde bulundu. Bir süre de Bursa ve Selanik’te görev yaptıktan sonra 1757’de Sultan III. Mustafa’nın tahta çıkışını bildirmek üzere Avusturya’ya elçi olarak gönderildi (1757). Daha sonra maliye tezkirecisi ve Anadolu Muhasebecisi olarak görevlendirildi.
Prusya Kralı II. Frederik’in kendi ülkesinde yaptığı reformları duyan padişah tarafından, Prusya ile Rusya arasındaki yakınlaşmanın Osmanlı Devleti açısından getireceği riskleri incelemek, yolu üzerinde bulunan Osmanlı egemenliğindeki Lehlilere teminat vermek üzere elçi olarak Berlin’e gönderildi (1763). Böylece Osmanlı Devleti’nin ilk Berlin Büyükelçisi oldu.
Resmî Efendi’nin Prusya Kralı II. Frederik ile görüşmesinde kralın kendisine altın anahtar değerinde üç öneride bulunduğu nakledilmektedir:
“1- Bol bol tarih okuyun, eski deneyimlerden yararlanın. 2- Güçlü bir orduya sahip olmaya çalışın ve barış zamanında askerlerinizi sürekli eğitime tâbi tutun. 3- Hazineniz her zaman parayla dolu bulunsun, ekonomiye önem verin.”
Ahmed Resmî Efendi, bu görevini tamamlayarak İstanbul’a döndüğünde Moldovanî Ali Paşa’nın sadaretinde (başbakanlık), devlet işlerindeki bilgisi ve yararlılığı düşünülerek, 23 Kasım 1769’da sadrazam kethüdalığına getirildi ise de kısa süre sonra sadaret değişikliği nedeniyle eski görevine iade edildi. Ruznameci olarak bulunduğu Rus savaşı’nda Avrupa’yı yakından tanımış olması nedeniyle 24 Şubat 1771’de tekrar sadaret kethüdalığına getirildi. Bu hizmette iken nişancılık payesiyle başmurahhas olarak Küçük Kaynarca Antlaşması görüşmelerine katıldı. İstanbul’a dönüşünde görevden alınan Ahmed Resmî, bundan sonra sarayda çeşitli görevlerde bulundu. 30-31 Ağustos 1783 gecesi vefat etti, İstanbul Üsküdar’da Karaca Ahmed Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Küçük Kaynarca Anlaşması’nın görüşmeleri ile imzalanmasında Osmanlı Devleti heyetine başkanlık gibi talihsiz bir görevle tarihe geçmiş, ancak öncesinde Viyana ve Berlin’de önemli sefaret görevlerinde bulunmuştu. Devlet adamlığının yanı sıra “Sefaretname”si ve Osmanlı reisülküttapları ile kızlarağaları hakkındaki biyografik eserleri ile de tanınmış önemli bir yazardır.
XVIII. yüzyılın ikinci önemli sefaretname yazarı Resmî Ahmed Efendi’dir. “Sefaretname”sinin özellikle Berlin izlenimlerini ve yol güzergâhını içeren bölümleri, daha önce (1720) Paris’e gönderilen Türkiye’nin ilk Paris Büyükelçisi Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin deneyimleriyle benzerlik taşımakta ve eserleri birbirlerini tamamlamaktadır. Her iki yazar da, tiyatroyu (“komedya denilen hayalhaneleri”) keşfetmiş, kadınlarla erkeklerin birlikte eğlendikleri bir ortama uyum sağlamakta güçlük çekmişlerdir. Tıpkı Paris halkı gibi Berlinliler de gördükleri ilk Türk olan Ahmed Resmi Efendi’yi, büyükçe kavuğu, kaftanı ve maiyetinin şatafatıyla, pencerelerinden ilgiyle seyrederler.
Resmî Ahmed Efendi, ilk sefaretnamesini Viyana elçiliği sırasında yazmıştı. Ancak asıl önemli sefaretnamesi “Prusya Sefaretnamesi”dir. Bu eserinde İstanbul’dan Berlin’e, gidinceye kadar gördüklerini coğrafyası, mimarisi, insanları ile anlatmış; Berlin ve Potsdam’da gördüklerine daha geniş yer vermiştir. Prusya ordusunu talim ve terbiyesiyle ilgili incelemesi önemlidir. Viyana ve Berlin sefaretnameleri İstanbul’da birkaç kez ve Almancaya çevrilerek Berlin’de basılmıştır. Son kez, “Tercüman 1001 Temel Eser” dizisi içinde 1980’de yayınlanmıştır. Resmî Ahmed Efendi’nin sefaretnameleri sade, zevkli bir üslupla yazılmıştır.
ESERLERİ:
Viyana Sefaretnamesi (İlk baskısı İstanbul'da 1804, ikinci baskısı 1887.1809'da J.V. Hammer tarafından Almancaya çevrildi), Prusya Sefaretnamesi (Birinci baskı 1804, ikinci baskı 1886. İstanbul. Almancaya çevirisini Willig Bolland yaptı. Berlin 1809, Varşova 1825), Lâyiha (XVIII. yüzyıl sonunda devletlerarası ilişkilere dair görüşleri), Coğrafya-yı Cedîd'i (Prusya dönüşü yaptığı çeviri. Süleymaniye Kütüphanesindedir), Halifet-ür-Rüesa (Celâlzade Mustafa Çelebi’den Ragıp Paşa’ya kadar reisülküttapların biyografileri ve yaşamöyküleri, İstanbul 1853), Hamilet-ül-Kübera (39 kızlarağasının biyografi ve yaşamöyküleri, basılmadı), el-İstînâs fî Ahvâli'l-Efrâs (Sadrazam Bâhir Mustafa Paşa'nın ata düşkünlüğü vesilesiyle, bu hayvana duyulan sevgiyi dile getiren Arapça, Farsça ve Türkçe'deki tabir, darbımesel ve beyitlerle, atın tabiatı ve hasletleri hakkında, İÜ Kütüphanesindedir), Hülasat-ül-İtibar (1768-74 Osmanlı-Rus Savaşı hakkında görüş, izlenim ve eleştiriler, 1781’de yazmıştır. İstanbul'da 1869, 1890 ve 1899 yıllarında üç defa basıldı. Almancaya da çevrildi. Berlin 1813), Zülâliyye (Arapça darbımeseller), Luğaz (Arapça).