Esir alma stratejisi
Mahir KAYNAK 15 Mayıs 2007
Genel eğilim bir kişinin ya da siyasi hareketin hasmını yok etmesi biçimindedir ama bu yol dünya siyasetinde kullanılmaz. Onun yerine hasmı esir almak, onun birikimlerini kendi amaçlarınız için kullanmak tercih edilir. Mesela Stalin’le Lenin’in yoldaş olduğu ve aynı yolu izledikleri iddiası yanlıştır. Stalin Lenin’in gerçek hasmıdır ve onun adını kendi amaçları için kullanmıştır. Aynı analiz çerçevesinde İnönü’nün Atatürk’ün silah arkadaşı olduğu ve birbirini tamamladıkları, bana göre bir efsanedir ve onlar çok farklı iki çizgiyi temsil ederler. İnönü, kendi düşüncelerine Atatürkçülük kıyafeti giydirerek, siyasi hasmını amaçlarının gerçekleşmesi için kullanmıştır. Tarihçi değilim ve bunu kanıtlayacak belgeler sunamam. Sadece genel izlenimlerimi aktarıyorum.
Yanılgı farklılıkların ve benzerlilerin ideolojik kriterlere göre belirlenmesinden kaynaklanmaktadır. Benzer ideolojileri paylaşanların birbirlerine yakın, karşıtların uzak olduğu kabul edilir ve her zaman yanlış sonuçlara varılır. Dünya ölçeğinde liberallerin birbiriyle dost ama komünistlerle hasım olduğu varsayılmış ve büyük bir zaman dilimi bu modele göre açıklanmıştır. Dağılan Sovyet İmparatorluğunu tamamen tasfiye etmek yerine ABD’nin desteğiyle ayakta kalmasının sağlanması izah edilememiştir.
Dinleri, ekonomik görüşleri, medeniyetleri benzeyen Avrupa ve ABD’nin birbirinin dostu olması bir zaruret sayılmış ve onların ilişkisine hiçbir olumsuz sıfat yakıştırılamamıştır. Buna karşılık İslam dünyasıyla Batının birbirine karşıt olması doğal sayılmış ve bunun din farklılığından kaynaklandığına inanılmıştır. Özetle dünyada stratejik, ekonomik ve siyasi hesap yapılmamakta sosyal ve kültürel benzerlikler ülkelerin hangi safta yer alacağını kesinlikle belirlemektedir.
Eğer bu konuda aykırı örnekler görülürse bunlar liderlerin bireysel kaprisleriyle izah edilmiş ve normal dışı sayılmıştır. Mesela Refah çizgisiyle AKP arasındaki ideolojik benzerlik hatta ayniyete rağmen ayrışmalarının sadece uygulamadan ve kişilerin davranışlarından kaynaklandığı düşünülmüştür. Son günlerde meydanlara kadar taşan birleşme talepleri bu düşüncenin bir ürünüdür ve mademki benziyorlar öyleyse birleşmeleri gerekir denmektedir.
Bilmeceyi çözmek için farklı bir yol önereceğim. Her oluşum zıddıyla varlığını sürdürür. Karşıt gördüğünüz iki hareketin birbirinin varlık gerekçesi mi yoksa gerçek karşıtı mı olduğunu anlamak gerekir. Bazen hasım gördüğünüz iki oluşum birbirinin vazgeçilmez desteği olabilir. Bir siyasi hareketin karakteri ideolojisine değil siyasi hedeflerine bakılarak belirlenmelidir. Zıt gördüğünüz müttefik, hasım gördüğünüz dost olabilir.
Önümüzdeki günlerde birleşmelerini bekledikleriniz ayrı düşebilir ama yan yana koyamayacağınız hareketler işbirliğine girebilirler. Bunları kişisel sebeplerle açıklamaktan başka bir yolunuz olmayacak. Oysa benzerlik ve farklılıkları başka alanlarda, siyasette ararsak ve ideolojiyi bir örtü sayarsak olanları daha kolay açıklayabiliriz.