Erzurumlu Emrah
1775 - 1854 01 Ocak 1970
Doğum tarihi ve ailesi hakkında kesin bilgi yoktur. Fakat yapılan son araştırmalar 18. yüzyılın son çeyreğinde doğduğu ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Gençlik yıllarında köyünden ayrılarak Erzurum’da medrese eğitimi gördü ve divan şiiri nazım tekniğini öğrendi. Dönemin âşık hayat tarzının gereği, gezgin bir âşık olarak Sivas, Niğde, Konya, Çankırı, Tokat, Kastamonu gibi çeşitli yöreleri dolaştı. Birden fazla evlendiği söylenir. Bu arada tasavvufa yönelerek Nakşibendî tarikatının Halidîye koluna bağlandı. Bu sahada bilgi ve görgüsünü tamamladıktan sonra seyahate çıktı. Gezdiği yerlerde birçok çırak yetiştirerek âşık kolunun kurucusu oldu. Öğrencilerinin en tanınmışları Tokatlı Nuri ve Tokatlı Gedaî’dir. Şiirlerinin türkü ve şarkı olarak söylenmesi ona büyük şöhret sağladı. Bir rivayete göre Tavukpazarı’ndaki Âşıklar Cemiyetinin reisliğinde bulundu. Tokat’ın Niksar ilçesinde 1854’de öldüğü sanılmaktadır. Burada Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kendisi için 1986’da bir türbe yapıldı.
19. yüzyıl âşık tarzının özelliklerini çok iyi bilen Emrah, şiirlerini âşık fasıllarında okunmak üzere yazdı. Çağdaşları gibi divan şiirine yakındır. Aruz ölçüsüyle gazel, murabba, muhammes gibi çeşitli divan şiiri türlerinde ürünler verdiyse de bu eserleri Bâki ve Nedim gibi büyük şairlerin taklitleri olarak görüldü. Bunlardaki şekil ve dil kusurlarının çokluğu da onun klasik bir şair olarak kabul edilmemesine yol açtı. Hece ölçüsüyle yazdığı koşma ve semai gibi şiirleri ise büyük ilgi topladı.
Emrah’ın şiirlerinde mahalli dil özellikleri ve tasavvuf unsurları çok belirgindir. Fakat eserlerine dervişlikten çok, âşıklık maceraları kaynaklık etmiştir. Şiirlerinde daha çok aşk, ayrılık, gurbet, yaşadığı dönemden şikâyet gibi unsurlar önemli yer tutar. Tasavvufta derinleşemeyen, terimleri birer kalıp olarak kullanan şair, kendisinin bir mutasavvıf olduğunu iddia etmektedir. Bazı kaynaklarda Bektaşiliğe sempatisinden de söz edilir. Taklit ve temsil gücüne sahip olduğu için daha çok halk zümresi içinde tanındı. Bazı şiirlerinin dili ağır olmakla birlikte, bu durum yaşadığı dönemin âşık tarzının bir özelliği olarak değerlendirildi.
Emrah’ın şiirlerinin çoğu Tokatlı Nuri tarafından bir araya getirildi. Bu yazma eserin ilk kısmında şairin hece ve aruz vezniyle yazdığı toplam 348 manzume, son kısmında ise Nuri’nin kendi şiirleri yer almaktadır. Ayrıca aruzla yazdığı şiirlerinden oluşan divanı Rifai şeyhlerinden Erzurumlu Abdülaziz tarafından elli altı sayfalık bir kitapçık olarak Dîvan-ı Emrah adıyla bastırıldı (1913). Daha sonra Eflatun Cem Güney, “Erzurumlu Emrah: Hayatı Şahsiyeti Eserleri” (1928) adlı çalışmasında Emrah’ın hece vezniyle yazdığı şiirleri topladı. 169 şiirin bulunduğu bu kitaptaki manzumelerin çoğu Tokatlı Nuri, Gevheri, Âşık Ömer, Karacaoğlan, Ercişli Emrah gibi şairlere aittir. Emrah’ın şiirleri üzerine Fuad Köprülü, Cahit Öztelli gibi araştırmacılar yayım yaptılar. Bu çalışmalarda başka şairlerin eserleri ile karıştırılan manzumeler ayrıldı ve yeni şiirleri yayımlandı.