Seçkin asker Dündar Aziz TAŞER`in aziz anısına saygı
ÜMİT ÖZDAĞ 01 Ocak 1970
"Bugün Türk milliyetçiliğinin öncü isimlerinden rahmetli Dündar Taşer`in vefaatinin yıldönümü. Rahmetli Muzaffer Özdağ, onu benden çok daha iyi tanıyordu. Bugün köşemi Muzaffer Özdağ`a bırakıyorum. Ve her iki Türk milliyetçisi subay ve devlet adamını rahmetle anıyorum. Ümit Özdağ"
Dündar Taşer`i 27 Mayıs`la tanıdım. Mensubu olmak övüncünü daima taşıdığı şanlı ordumuzun, pek seçkin bir subayı idi.Tarihi, insanlık tarihiyle başlayan büyük milletimizin beka şartı olan en güzel hasletlerin, Ordu kurumunda temsil edildiğine inanır, bu hasletleri taşır ve yaşardı.İç hizmet yasasının subayda, kumandanda aradığı, istediği özelliklerin en güzel örneği idi.
Ölçüsüz bir millet sevgisi ile doluydu. Vatan sevdalısı idi. Devletin menfaati, vazifenin icabı konu olunca, ölümü hiçe sayan bir cesareti temsil ederdi.Özlü , muhtevalı bir tarih bilgisine ve şuuruna sahipti. Türk Milleti`nin, Türkiye Cumhuriyeti`nin dünya içindeki yerini ve rolünü günlük meselelerin telaş ve tedirginlik yaratan kadranında değil, milletler tarihinin yüzyılları, bin yılları kavrayan zaman perspektifi ve kanuniyetleri içinde görür ve değerlendirirdi.
Milli tarihimizi,binlerce yılı kavrayan bütünlüğü ile gördüğü için yabancılara karşı hiç bir şekilde eziklik ve eksiklik duygusuna düşmezdi.Özel hayatında, kişisel münasebetlerinde, son derece mütevazı ve müşfik olan Taşer milletin haysiyeti, devletin, devlet kurumlarının itibarı bahis konusu olunca; olağanüstü bir vakar, azamet ve celadeti temsil ederdi.
Rütbesiyle hudutlandırılamayacak bir kudret ve kabiliyeti, müktesebatı ve sorumluluk anlayışını temsil eden Taşer, 27 Mayıs`ın önde gelen yapıcılarından biri oldu.Canından çok sevdiği Türk Ordusu`ndan ve askerlik mesleğinden, böyle bir hizmetin mahiyetinin gerektirdiği zaruretle ayrıldığı için üzgündü.
O yüklendiği ödevi bir imtiyaz ve imkân değil, zaruri bir fedâkarlık sayıyordu.Taşer için 27 Mayıs :"Partiler arası kördöğüşüne tarafgir bir müdahale" değil, vatanın muhafızı ve milletin silahlı özü olan Ordumuzun barışı, kardeşliği, birliği temin ve tesis için; milletçe yeni hedeflere atılım için rehber olmasıydı.
"Yapılan, yapılacak icraatler, alınacak tedbirler, bu amaca hizmet ettikleri ölçüde haklılık ve tasvip kazanabilirdi."Onun benimsediği, itina ettiği ölçüler içinde 27 Mayıs, bütün millet için bir yeni doğuştu.Korkusuz asker Taşer, 27 Mayıs`ın milletin bir bölümünü tedirginlik ve küskünlüğe sevk edecek bir tarafgirliğe, partizanlığa alet edilmesinden endişeli idi.
Böyle bir eğilime ve yönetime karşı çıkan arkadaşları ile birlikte 13 Kasım komplosunun hedefi oldu.O gün, 27 Mayısın hedefinden saptırılmaması için hayatını bir daha istihkâr etmiş, ölüme koşmuştu."13 Kasımla, 27 Mayıs kapanmıştır. Bundan sonrası orduya mal edilemez. Düşülen vahim hata ve bu hataların açtığı zarar sonunda görülecektir" diyordu.
27 Mayıs`ı tenkid edenlere acı bir tebessümle "Haklısınız ancak küçük bir yanılgınız var. Bu menfi icraat ve sonuç 27 Mayıs`ın değil 13 Kasım komplocularının eseridir" derdi. 27 Mayıs`ın dönüşüm gösteren şekliyle bayram haline getirilmesini, incelikten ve millete saygıdan yoksun bulurdu.
Bir iç isyanı bastıran Osmanlı ordusunu tebrik eden misafir yabancı bir kumandana, bu tebrikat üzerine Atatürk`ün verdiği cevabı hatırlatırdı: "Zaruri hale gelen bir asayiş hizmetini yaptık. Bunun için müftehir değiliz. Biz ordumuzun kudret ve kabiliyetinin; vatan savunmasında, dış saldırı karşısında denenmesini tercih ederiz."
Taşer, müdaheleyi zaruri kılan ortamı yaratan iktidarı da muhalefeti de aynı ölçüde sorumlu görüyor, ancak partizanlık hislerinin yönlendireceği bir hesaplaşma ve te`dip devri açarak milli gücün israfını , geleceğe yönelik kalkınma ve atılım hamlesinin yavaşlatılmasını uygun bulmuyordu.Taşer, Türk inkılabını, Atatürk`ü en iyi anlayan ve yorumluyan bir asker aydınımızdı.
Atatürk`ün büyük tarihi misyonunda en belirgin yönün: Mefkure vuzuhsuzluğu ve hatası sebebiyle dağılmaya, yok olmaya yönelen Türk Milleti`ne kendi özbenliğinin mefkuresini; Türk milliyetçiliğini vermesi olarak görürdü. Taşer, her Türk subayı gibi şuurlu bir Atatürkçü; şuurlu bir Türk Milliyetçisi idi.Onun için temel düstur bu idi. Bu sebeple hiç bir zaman partici olmadı. Milleti bütün gören ve kendini bütün milletin hizmetinde sayan, özü milliyetçilik olan asker şuurunu daima korudu.
O, üniformasız da askerdi.Vakitsiz ölümü ile milletimiz, kendinden büyük hizmetler beklenen seçkin bir evladını, Türk düşünce hayatı değerli bir dimağını kaybetmiştir. Aziz hatırasına saygı duyuyoruz.Allahtan rahmet diliyoruz.