Üçüncü taraf değil, baş tehdit
Mehmet Ali Güller 01 Ocak 1970
5 Ekim Perşembe günü sosyal medyaya düştü önce: ABD, Suriye’de bir Türk SİHA’sı düşürmüştü. Ancak Ankara konuyla ilgili hiçbir resmi açıklama yapmadı. Hatta gayri resmi kaynaklar aracılığıyla, üzerini grileştirmeye bile çalıştı.
Ertesi gün AKP’ye yakın Yeni Şafak, konuyu birinci sayfadan, “ABD’den tuhaf açıklama geldi” diyerek ve “iddia” olarak duyurdu (6 Ekim 2023).
Oysa ABD açık açık Türk SİHA’sı düşürdüğünü resmi olarak ilan etmişti. Pentagon sözcüsü Tuğg. Pat Ryder, Türk İHA-SİHA’larının 5 Ekim Perşembe sabahı Suriye’nin Haseke kentine ABD birliklerinden yaklaşık 1 kilometre uzakta hava saldırıları düzenlediğini belirtiyor ve birkaç saat sonra, yerel saatle 11.40’ta, ABD birliklerine yarım kilometre yaklaşan bir SİHA’nın tehdit olarak değerlendirilerek F-16 uçakları tarafından düşürüldüğünü söylüyordu.
Açık ki bu ABD’nin Türkiye’yi doğrudan hedef alan sayısız düşmanlığından biriydi!
MÜZİK NOTASI 2.0
Ankara, konuyu uzun süre sessizlikle geçiştirmeye çalıştı. 24 saat olmuştu ama açıklama yoktu.
Anlaşılan o ki konuya hiç değinmeyeceklerdi ama kamuoyu baskısını gidermek için Dışişleri Bakanlığı 6 Ekim 2023 günü ancak öğleden sonra bir açıklama yapabildi. O da ABD’nin adını anmadan: “Operasyon esnasında üçüncü taraflarla işletilen çatışmasızlık mekanizmasındaki farklı teknik değerlendirmeler nedeniyle bir SİHA kaybedilmiştir.”
Oysa kamuoyu şu soruların yanıtını istiyordu: ABD, Türk SİHA’sını düşürmeden önce uyarmış mıydı? Türk SİHA’sını düşüren ABD F-16’ları İncirlik’ten mi havalanmıştı? Açıklamada yanıtı yoktu, belli ki AKP bu konuyu “müzik notası 2.0” yapma yanlısıydı.
KARADA, DENİZDE, HAVADA DÜŞMAN
Bu, ABD’nin Türkiye’ye kaçıncı açık düşmanlığı ve kaçıncı doğrudan askeri saldırısıydı. Üstelik kara ve denizden sonra, bu saldırısıyla artık havada da Türkiye’yi hedef alıyordu!
Örneğin 2 Ekim 1992’de deniz tatbikatı sırasında ABD USS Saratoga uçak gemisi, attığı füzelerle TCG Muavenet muhribimizi vurmuş, 5 denizcimiz şehit olmuştu. ABD uçak gemisinden, 10’ar saniye aralıklarla 2 adet güdümlü RIM-7 Sea Sparrow füzesi ateşlenmişti. Bu tür füzelerin atış öncesi birçok prosedüre sahip olması ve çalışma sistemi, olayın kaza olmadığını ortaya koyuyordu.
Örneğin 4 Temmuz 2003’te ABD Irak’ın kuzeyindeki Süleymaniye’de bir binbaşı komutasındaki 11 askerimizin bulunduğu karargâhı basmış, askerlerimizi başlarına çuval geçirerek tutuklamıştı. ABD’nin bu alçakça saldırısına Talabani’nin peşmergeleri de eşlik etmiş, askerlerimiz 60 saat boyunca ABD askeri karargâhında sorgulanmıştı.
ÜZERİNİ ÖRTMEK AĞIR SUÇ OLUR!
ABD’nin Türkiye’yi hedef alan operasyonlarının listesine bu köşe yetmez: Johnson Mektubu, Kıbrıs Barış Harekâtı nedeniyle uyguladığı askeri ambargo, CIA operasyonları, 12 Mart’taki rolleri, Gladyo ile iç savaş tezgâhları, 12 Eylül’deki rolleri, ekonomik çökertme operasyonları, 15 Temmuz’daki rolleri, FETÖ’ye ev sahiplikleri ve sponsorlukları, PKK terör örgütüne siyasi, askeri ve ekonomik destekleri...
Özetle iktidar da muhalefet de kendini kandırmasın, “üçüncü taraf” diyerek de isimsiz bırakmasın. Bugünün en büyük siyasi gerçeği, ABD’nin Türkiye’yi düşman gördüğüdür.
Yapılacaklar belli: İncirlik derhal uçuşlara kapatılmalı, üs boşaltılmalı; Ankara Şam ile normalleşerek ABD’nin Fırat’ın doğusunu terk etmesinin yolunu açmalı.
Uyaralım: ABD’nin bu düşmanlığının üzerini örterek günü kurtarmaya çalışması, iktidarın siyasi suçlarının en ağırı olur!