« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

09 Eki

2023

Hikmet Kıvılcımlı

1902 – 11.10.1971 01 Ocak 1970

Araştırmacı-yazar. Devlet görevlisi olan babası, Balkan Savaşı'ndan sonra Yemen’e atanınca, ailesi Priştine’den göçerek önce İstanbul, ardından İzmir, Aydın ve Muğla’da kısa sürelerle kaldıktan sonra Kuşadası’na yerleşti. İlk ve orta öğrenimini burada yaptı. Vefa Sultanisinde (Lisesinde) okurken 9. sınıfta girdiği sınavda başarı göstererek, İstanbul Tıp Fakültesine gitmeye hak kazandı. İstanbul’un İngiliz denetiminde olduğu o yıllarda yayımlanan Kurtuluş ve Aydınlık dergileri yoluyla sosyalizmle tanıştı ve ölümüne kadar bu dünya görüşü doğrultusundaki çalışmalarını sürdürdü. İzmir’in işgalini görmüş bir genç olarak, Kurtuluş Savaşı sırasında Kuvay-i Milliyecilerden Yörük Ali Efe çetesinde katıldı.

Kıvılcımlı, 1 Ocak 1925 tarihinde yapılan TKP 2. Kongresine delege olarak girdi ve Merkez Komite üyeliğine seçildi. Aynı yıl Tıp Fakültesini bitirdi. Yine aynı yıl Şeyh Sait İsyanı nedeniyle çıkartılan Takrir'i Sükun Yasası gereğince İstiklâl Mahkemesi tarafından on yıl kürek cezasına mahkum edildi. Bir yıl sonra çıkarılan bir aftan yararlanarak serbest kaldı. 1927 tevkifatının İstanbul grubuna dahil edildi, üç ay hapis cezasına çarptırıldı. Çıktıktan sonra da yürüttüğü faaliyetler ve “Ameleden adamları iktidara getirmek” amacıyla çalışmalar yapmak suçlamasıyla Mayıs l929’da 4.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu cezayı çektiği Elazığ Hapishanesi’nde “Yol” adı altında bir dizi araştırma, birçok çeviri yaptı ve telif eserler yazdı. Partinin de onayını alarak, 1935 yılında kurduğu “Emekçi Kütüphanesi ve Günün Meseleleri” dizisinde eserlerini yayınlamaya başladı. Ancak, yayımladığı kitaplar sürekli olarak soruşturmaya uğruyordu. Sonuçta, “Donanma Davası” adıyla anılan dava “Harp Okulu Davası”yla birleştirildi. Bu davanın karar duruşmasında; “Kitapların erbaşlar tarafından okunup benimsenmiş ve bu durumun donanmanın disiplinini sarsıcı mahiyette görülmüş olduğu” gerekçesiyle 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. On iki yıl yattıktan sonra, 1950’de Demokrat Parti’nin çıkardığı af yasasından yararlanarak hapisten çıktı. Bu dönemde yattığı Kırşehir ve Kayseri cezaevlerinden yaptığı bilimsel ve sanatsal çalışmalarıyla birlikte İstanbul’a döndü.

29 Ekim 1954’te Vatan Partisi kuruldu, Kıvılcımlı partinin genel başkanlığına seçildi. Ancak, katıldığı 1957 seçimlerindeki konuşmaları gerekçe gösterilerek partisi kapatıldı. Kurucu ve yönetim kurulu üyesi olan 38 kişi ile birlikte tutuklandı. İki yıl süren soruşturma sonunda, dava beraatla sonuçlandı. 27 Mayıs 1960 ihtilâli sonrasında, bilimsel ve sanatsal konularda yoğun bir çalışma dönemine girmişti. 1965 yılında kitapları yayımlanmaya başladı. Ayrıca Türk Solu ve Aydınlık dergilerinde yazılar yazmayı sürdürdü. 12 Mart 1971 darbesi yaklaşırken, kanser hastalığına yakalanmıştı. Darbeden sonra bir kısım genç deniz subayı tutuklanır, Kıvılcımlı da saklanarak yaşamayı seçer. 26 Nisan’da ilân edilen sıkıyönetim tarafından aranmaya başlar. Bunun üzerine, arkadaşlarıyla birlikte bir motorla Kıbrıs’a, oradan da Lübnan ve Suriye’ye geçti. Daha sonra ulaştığı Sofya’da ve Berlin’de kalması mümkün olmayınca Yugoslavya’ya gitti. Belgrad’da geçirdiği üç ameliyat olumlu sonuç vermedi ve orda yaşamını yitirdi.

Sosyal bilimler ve edebiyat alanında eserler vermiş olan Kıvılcımlı, Marksist bir teorisyen, eylem adamı ve çevirmen olarak tanındı. İlk çalışmaları Genel Düşünceler, Partide Konaklar ve Konuklar, İhtiyat Kuvvet: Milliyet (Şark), Taktik Ana Halkası: Legaliteyi İstismar, Parti ve Fraksiyon, Yakın Tarihten Birkaç Madde Strateji Planı başlıklarını taşıyordu. Daha çok kişisel ve politik yanı üzerinde düşünceler ileri sürülen, eleştirilen ya da övülen Hikmet Kıvılcımlı’nın, önemi hiç kimse tarafından yadsınamayan Tarih Tezi, Osmanlı Tarihinin Maddesi ve diğer çalışmaları açısından ele alınıp yeterince değerlendirilmemiş olduğu yaygın bir kanaattir. Demir Küçükaydın, onun çalışmalarını; "Tarihsel maddeci teorisyen kuşaklarının ilgi alanlarının hemen tümüyle modern kapitalist Batı Avrupa ayanında yoğunlaştığını, kapitalizm öncesi tarihin ve Avrupa dışının hemen hiç gündeme alınmadığını; yapısal bakımdan ise modern felsefe ve sanat alanıyla sınırlı kalındığını gösterir. Sınıflar, strateji, taktikler, örgüt biçimleri, devlet, din; modern üretim biçimi ve sınıflarla eski üretim biçimleri ve sınıfların kaynaşması gibi alanlar ilginin dışındadır. 1960'larda Marksizm’in yeniden canlanması bu alanları gündeme getirdi. İşte Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın katkıları ve önemi ‘Batı Marksizmi’nin dışında kalan bu alanlarda ortaya çıkar. Bu alanlarda 1960'lardan sonra onlarca Marksist teorisyenin katkılarıyla sağlanan gelişmeler , Kıvılcımlı'nın tek başına dünyanın taşrasının hapishanelerinde ulaştığının çoğu kez kenarına bile varamaz. (...) Onun teorik çalışmasında Tarih'in böylesine merkezî bir yer kaplamasının nedeni soyut akademik kaygılar ya da netameli sorunlardan uzak kalma çabası değil, tam da Türkiye gibi geri bir ülkenin toplumsal yapısını kavrama, yani daha gelişmiş bir politikaya ulaşma çabasıdır.” diyerek tanımlar.

Dili ve yöntemi nedeniyle, Osmanlı Tarihi, öğrenciler için ezberlenen bir ders; halk ve bilmesi gerekenler için de hep kaçınılan bir alan olmuştur. Böyle olunca, tarih, varlıklar için gerekli olan diğer öğelerle birlikte bütünlüklü olarak ele alınmadığından, yapılan araştırma ve incelemelerin sonuçlarında da çoğunlukla kırılmalar ve sapmalar olmaktadır. Marksist ustaların bu konuya neden eğilmediklerini:

"Osmanlı Tarihinin Maddesi, ne Marks'ın, ne Engels'in, ne de Lenin'in ele almaya zaman bulamadıkları konulardır. Çünkü onlar Osmanlı Maddesi ötesinde gelişmiş, bunalmış kapitalist toplumun ilişki ve çelişkileri ortamında yaşamışlardır," diyerek açıklayan Kıvılcımlı, bu çalışmasının tanımını: "Osmanlı Tarihinin Maddesi, genellikle toprak ekonomisidir, özellikle miri toprak ekonomi politikasıdır. Bu temel madde anlaşılmadıkça ne Osmanlı tarihi, ne onun tarihi zinciri içinde tuttuğu yer anlaşılamaz." diyerek Osmanlı Tarihini diyalektik bir bakışla; coğrafyasından, doğasından, gelenek-göreneklerinden ayrıştırmadan bütünlüklü olarak ele alarak anlaşılır bir dille incelemektedir. Bu incelemenin özünü ise:"Osmanlı Tarihi her zaman en skolastik biçimiyle verildi. Tarih öncesinden tarihe geçişlerin en iyi bilineni Osmanlılık olduğu halde, o dünya tarihi için ilginç aydınlatmalar getiren geçit hiç ağza alınmıyor. Yalnız devletin Osmanlı İmparatorluğu çağında kesim düzeniyle (yani tefeci-bezirgan soysuzlaşmasıyla) derebeyleşmiş klasik ilişkileri uzun uzun anlatılıyor. Ve o zaman da niçin falan Batı ülkesindeki surlu, kuleli, feodal şatoların Osmanlılıkta bulunmadığı hiç yoklanmaksızın, neden Osmanlılığın klasik derebeyi modellerine uymadığına hayıflanılıyor.

“Bu karın ağrısından beter beyin ağrılarını önlemek için tek çıkar yol bu oldu. Osmanlı Tarihinin Maddesinden önce, alfabetik ölçüde olsun Osmanlı tarihinin ruhuna değinilmeliydi. Bu ruhun da bütün padişahları, savaşları, olayları sıralayan katılaşmış, klişeleşmiş, medrese biçimini değil, önemli geçit momentlerini ve karakteristik orijinalitesini ele almalıydı. Osmanlı Tarihinin Ruhu eseri iki kitapta bu karakteristiği yapmaya çalışacaktır." biçiminde dile getirmektedir. (Güngör Gençay)

Hikmet Kıvılcımlı, analitik ve sentetik olmak üzere iki bölümden oluşan Edebiyat-ı Cedide’nin Felsefesi incelemesiyle, bugüne kadar edebiyat eleştirmenlerinin dokunmaya cesaret edemedikleri bir edebiyat akımını, Edebiyat-ı Cedide'yi otopsi masasına yatırır. Cedide felsefesinin: "...en güzel görüşlerinde göze çarpan özellikler; rumuzlu hülyalar, bireysel aşk ideali, bedbinlik, tasavvuf, reybilik denen septisizm, tevekkül, realite korkusu ve ilh." olduğunu belirten Kıvılcımlı, daha sonra bu edebiyat akımını doğa anlayışı, insan, mutlak insan, genç-ihtiyar, erkek kavramlarının kullanılışı ve gerçeğin yansıtılışı açısından ele alır. İddilarını bu akımın şair ve yazarlarından aldığı çeşitli örneklerle kanıtlar.

Hikmet Kıvılcımlı’nın eski ve yeni Türkçe’yle yazılmış yüzlerle ifade edilen bilimsel ve sanatsal eseri bulunmaktadır.

ESERLERİ:

İNCELEME-ARAŞTIRMA: Sosyete ve Teknik 1 - Tarih Öncesi Din - Devlet (1935, 2.bas. 2000), Türkiye İşçi Sınıfının Sosyal Varlığı, Emperyalizm: Geberen Kapitalizm, Marks-Engels: Hayatları, Kuvayi Milliyeciliğimiz (1965), Tarih - Devrim - Sosyalizm Işığında Kapitalizme İlk Geçiş - İngiltere (1965), Türkiye’de Kapitalizmin Gelişimi (1965), İlkel Sosyalizmden Kapitalizme (1965), Tarih - Devlet - Sosyalizm (1965), Karl Marx (1966), Oportünizm Nedir?, Halk Savaşının Planları, Devrim Zortlaması, Türkçenin Üreme Yolları ve 'Dil Devrimciliğimiz' (1966), Finans Kapital ve Türkiye (1978), Türkiye Köyü ve Sosyalizm (1980), Toplum Biçimlerinin Gelişimi (1988), Osmanlı Tarihinin Maddesi 1 (1989), Genel Olarak Sosyal Sınıflar ve Partiler 2 (1989), Sosyalist Kütüphanesi (broşür, tsz), Finans Kapital ve Türkiye 3 (broşür, 1989), Kısaca Marksizmin Düşünüşü 5 (broşür, 1989), Üretim Nedir? 1 (broşür, 1989), Marks - Engels: Hayatları 4 (broşür, 1989), Metafizik Sosyolojiler (1989), Edebiyat-ı Cedide’nin Felsefesi (haz. A. Emin Karaca, 1989), Yol 2 / Strateji Planı / Düşman: Burjuvazi / Müttefik: Köylü / - Türkiye'de Ulusal Sorun / - Legaliteyi İstismar (1992), Dinin Türk Toplumuna Etkileri / İslamda Toprak Sorunu / Cennet Sözcüğü Nereden Gelir? / Eyüp Sultan K Konuşması (1994), Nasıl Müslüman Olduk? (Erdoğan Aydın ile, 1994), Devrimci Hareketin Otokritiği )1994), Türkiye Ekonomi Politikası (1996), Tarih Tezi Işığında İlkel Sosyalizmden Kapitalizme Son Geçiş Japonya (haz. Süleyman Şaşmaz, 2000), Komün Gücü - Siklus (haz. Süleyman Şaşmaz, 2000).

ÇEVİRİ: Karl Marks - F. Engels’den: Ücret Fiyat Kâr, Gündelikçi İş ile Sermaye, Enternasyonal İşçiler Cemiyeti’ni Açış Hitabesi, Kapital’in bazı fasikülleri, Marksizm’in Prensipleri, Ludwig Feuerbach, Maymunun İnsanlaşma Prosesinde Emeğin Rolü; V. İ. Lenin’den: Karl Marks’ın Hayatı – Felsefesi – Sosyolojisi, Marks’ın Ekonomi Politiği – Sosyalizmi – Taktiği; Plekhanof’tan: Marksizmin Temel Meseleleri; Buharin’den: Tarihi Materyalizm Nazariyesi; Lapidus-Ostrovityanof’tan: Kısaca Ekonomi Politik; John Reed’den: Dünyayı Sarsan On Gün.

Halim Kaya

16 Ara 2024

Mustafa Çolak’ı birkaç yıl önce Samsun Türk Ocağı’nda dinlemiştim. O zaman Enver Paşa ile İttihat ve Terakki hakkında benim tarafımdan dikkat çeken bilgiler vermiş, dolayısıyla dikkatimi çekmişti.

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

16 Ara 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

28 Eki 2024

M. Metin KAPLAN

12 Eyl 2024

Nurullah KAPLAN

12 Eyl 2024

Hüdai KUŞ

22 Tem 2024

Orkun Özeller

03 Haz 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Ziyaret -> Toplam : 130,52 M - Bugn : 16848

ulkucudunya@ulkucudunya.com