Finansman sorunu sürüyor: Şimdilik mi?
Fatih Özatay 01 Ocak 1970
Dün basında, Hazine ve Maliye Bakanı’nın büyük uluslararası finans kurumu temsilcileriyle yaptığı görüşmede, temsilcilerin, özellikle, rasyonele dönüşü hedefleyen programdan tersine dönüş yaşanıp yaşanmayacağı üzerinde durdukları haberleri vardı. Son yazımda yer verdiğim Financial Times Türkiye incelemesinde ve IMF’nin son Türkiye notunda da aynı risk dile getiriliyordu. Bu vurgu yeni de değil; uzun bir süredir hem bu köşede hem de başka uzmanların analizlerinde bu riskin altı çiziliyor ve bir U-dönüşün olmayacağına Türkiye ekonomisi ile ilgilenenlerin ikna edilmesinin gerekli koşul olduğu belirtiliyor.
Ağustos ayı ödemeler dengesine ilişkin veriler dün açıklandı. Normal kanallardan Türkiye’ye net sermaye girişi yine sınırlı bir düzeyde kaldı. Gelen net finansman 1,2 milyar dolarla, 0,6 milyar dolar olan finansman ihtiyacının -cari işlemler açığının- üzerinde oldu. Ama hem ilk sekiz aydaki cari işlemler açığı hem de bundan sonra gerçekleşmesi beklenen cari açık dikkate alındığında yetersiz olduğu da açık. Yılın ilk sekiz ayında 43,1 milyar dolar cari açık verdik, ancak 21,6 milyar dolarlık kısmını normal yollarla finanse edebildik. Orta Vadeli Program’da (OVP) 2024 için cari açık tahmini 34,7 milyar dolar. O da yerel seçim öncesi tekrar seçim ekonomisi uygulanmaması ve potansiyelin altında kalan bir büyüme oranına razı olunması koşuluyla. Bu arada OVP’de 2023 için cari açık tahminin 42,5 milyar dolar olduğunu hatırlatayım. Farklı bir ifadeyle, bütün yılın cari açığını şimdiden geçmiş durumdayız.
Vurgulanması gereken bir diğer nokta, yine net hata noksan hesabı ile ilgili. Seçim ayıdan önceki iki ay ile seçim ayında net hata ve noksan hesabı eksi 14,9 milyar dolar. Oysa Haziran-Ağustos döneminde tam tersi bir gelişme yaşanmış: Bu sefer 16,2 milyar dolar giriş var. Bunlar çok yüksek ters yönlü hareketler. İnsan, seçimden önce yayınlanan ve seçim sonuçlarını öngörmede başarısız olan anketlerin bu gelişmede ne ölçüde rolü olduğunu merak ediyor. Neyse, yazının bu spekülatif kısmını geçeyim; merak, biz faniler için merak olarak kalmak zorunda.
Bu gelişmeler sonucunda TCMB’nin (brüt) döviz rezervinde belirgin bir artış gerçekleşti: Son üç ayda 19 milyar dolar arttı resmi rezervler. Burada, IMF’nin son notundaki uyarısının altını çizmek gerekiyor. “Acaba U-dönüş olur mu” şüphelerini gidermeden, döviz rezervlerini artırmaya çalışmamak gerekiyor. Fırsat çıktığında elbette kullanılır ve rezervler yükseltilir ama ancak ekonomi programına güven sağlandığında TCMB’nin sürekli biçimde rezerv artıracağı bir ortam oluşur. O zaman zaten önceden ilan edilmiş biçimde -ihalelerle- döviz alınır. Bu ortamda -henüz güven yeteri kadar oluşmamışken- nasıl KKM’den çıkışı zorlamak riskli ise döviz rezervini sürekli artırmaya çalışmak da sorunlu.