Örnek devlet adamı İsa Yusuf Alptekin
01 Ocak 1970
DOĞU Türkistan Başbakanı İsa Yusuf Alptekin örnek bir devlet adamıydı. Geçen gün bir dostum, 'Yahu bir devlet adamı nasıl yalan söyler' diye sızlanıyordu. Devlet adamı dediği bakanlık yapmış birisiydi. 'Dostum”, dedim. 'Her bakanlık yapan devlet adamı olsaydı devlet adamından geçilmez olurdu ve Türkiye bu halde bulunmazdı.' Nasıl ki her başını örten kızımız kendisini Rabiatüladeviye, her bakan da kendini devlet adamı zannedebilir. Ama o ayrı bir şeydir. Devlet adamı, hatta ilim adamı, sanat adamı, meslek adamı olabilmek için önce adam olmak gerektir. İsa Yusuf Alptekin adamdı. Bükülmez bir dava adamıydı. Tevazuu, imkansızlığı hatta şanssızlığı daha kötüsü bizim Dışişleri'nin anlamazlığı, basınımızın vurdumduymazlığı içinde abide gibi bir adamdı. 'Hür Doğu Türkistan hükümeti kurulmalıdır' yazımı sadece ona ve davasına değil, Dışişleri'ne ve Türkiye'ye yardım olsun diye yazarken bana ilham veren onun devlet adamı şahsiyetiydi. Boğaz'da bir bina, bir bayrak direği, bir otomobil ve arkadaşlarına bir toplantı salonu kafiydi ve her şey Türkiye ve insanlık lehine olurdu. Ama bizim Dışişleri kendisini Batılı güçlerin otomatik pilotuna bağlamış uykuya çekilmişti ve halen de öyledir. Oyun kurma kabiliyeti yoktur.
İki adamlık örneği
İSA Yusuf Alptekin bir iktidar peşinde değildi. Böyle bir imkan da zaten yoktu. O bir dava peşindeydi ve bu onun için şeref ve namus meselesiydi. Bugün unutulmuş bu değerler için fedakarlığın hiçbir türlüsünden çekinmiyordu. Çünkü kendisi için bir şey istemiyordu alnı açıktı. Ama o zamanlar Türklük dünyasına hizmet edenlerin kadrini bilenler de vardı. Sait Bilgiç merhum Anadolu Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı olunca ilk toplantıda 'Hiçbir şey yapmayacak Türklüğe hizmetinin mükafatı olarak danışman statüsünde olacak' diye alenen ve resmen zabta geçirterek onun tayinini -tabii çok mütevazi bir ücretle- yaptırmıştı. Çünkü aslında bu, Anadolu Sigorta için bir şerefti. Geldiği günden itibaren ona sahip çıkmayanlar utanmalıydı. Sait Bey de yiğitliğini göstermişti.
İsa Yusuf Bey büyük oğlu, o sempatik, herkesin sevdiği oğlu Murat'ı bir trafik kazasında kaybetti. O günü ve cenazeyi unutamam. Oğlunun kabri başında İsa Bey 'Murat benim oğlum. Allah hiçbir babaya evlat acısı vermesin. Elbette tarifsiz acılar içindeyim. Üzüntüm sonsuz. Ama en çok neye üzülüyorum biliyor musunuz? Türkistan davası Murat'ını kaybetti. Bu kayba daha çok üzülüyorum' diyerek hepimizin yüreğini titretmişti. Yardımcısı Polat Turfani'nin kabri başında da aynı şeyleri söylemişti.
Rasim Cinisli'den ONUN tevazuunu, sevgili Rasim Cinisli dün şöyle anlatıyordu. 'Milli Türk Talebe Birliği Başkanıyım, İsa Bey'i aldım, Erzurum'da konferansa gidiyoruz. Komünizm zulmü hakkında konuşacak. Erzurum Garı'na girdik. Allaaah... Kıyamet kopuyor. Bir kalabalık bir kalabalık. Bir tarafta da Bar tutanlar, oynayanlar... İsa Bey o zarif ses tonuyla Rasim Beyciğim acaba trende bir devlet büyüğü mü var?' diye sormaz mı?
'Evet, dedim.' Kim? Diye merakla tekrar sordu. 'Doğu Türkistan Başbakanı İsa Yusuf Alptekin Beyefendi' var dedim. Yüzüme baktı ancak o zaman ciddiyetimi anladı ve davası adına sevindi, şahsı adına değil. 'Evet lider vardır aklı fikri kendini büyütmektir, lider vardır derdi davasını büyütmektir. Ve bir gün bakarsınız onun büyüklüğü bütün heybetiyle ortaya çıkar, örnek davası için ilham olur.'