Kim, ne diyecek?...
Ekrem Kızıltaş 15 Mayıs 2007
Ekonominen geliştiği ve ‘işlerin iyi olduğu’nun söylendiği rivayet ediliyor. Böyle diyoruz çünkü sokak, yani insanımız, yani işçi, memur, emekli, dul, yetim; esnaf, üretici, tüccar... ekonominin iyi olduğu ve işlerin hakikaten iyi gittiği hususundan haberdar değil.
Ekonominin iyi gittiği ya da iyiye doğru gittiği rivayetlerinin doğru olduğu durumlar vardır şüphesiz. Sözgelimi ‘milyar dolar’ sahiplerimizin sayısının arttığı, tarafsız gözlemcilerin şahadetiyle de, sabit.
Ama garip olan, bir yandan dolar milyarderlerimizin sayısı artarken, ‘gelir dağılımında adalet’ denilen şeyin de ‘iyice bozuk’ olduğunun su yüzüne çıkması.
Çünkü işin hesap kitabına aşina olanlar, ülkenin nerdeyse yarısını oluşturan 30 milyon insanın Milli Gelirden alabildiği payın, sayısı otuzu bulan dolar milyarderlerininki kadar ancak olabildiğini söylüyorlar.
Hesapları doğru ise, bir yanda otuz kişi, öbür yanda otuz milyon... Hani Rahmetli Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in dediğinden bile vahim:
“Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.”
İki partili Meclis hayali...
Tabii ki dolar milyarderlerimizin sayısı artsın!.. Ama bu arada dargelirlinin Milli Gelirden aldığı payın artmasının kime ne zararı var?
22 Temmuz’da Erken Genel Seçimler var.
3 Kasım 2002’nin iki atlısı, son günlerde oluşturulan hava ile, tekrardan iki partili bir TBMM hayali kuruyorlar.
Bu işe fındık üreticisi ne diyecek acaba?.. ‘Tamam, bizi fındığı nerdeyse ürettiğimiz fiyata satmaya mecbur ettiniz ama, helal olsun!’ mu diyecek?.. Yoksa, başka şeyler mi?
Buğday üreticisi peki? Kaç ton buğdaya traktör aldığının, kaç kilo buğdaya 1 litre mazot alabildiğinin, hesabını kitabını ve tabi ki mukayesesini yapmayacak mı bu insanlar?
Pamuk üreticisi, üzüm üreticisi, onlar, onlar ne diyecekler?
Tütün üretenler, şeker pancarı üretenler ve ürettiklerine üreteceklerine pişman edilenler... Bir yandan kota, bir yandan yabancı kontrollü düşük fiyatın canından bezdirdiği insanlar, ‘emriniz olur, biz sineye çeker ve kuzu gibi yine peşinizden geliriz’ mi diyecekler?..
Yapmadıkları, yapamayacaklarıdır.
İktidar ne diyecek üreticiye?.. ‘Kusura bakma, 5 yıldır seni ihmal ettim ama önümüzdeki dönemde, sözüm söz, seni memnun edeceğim’ mi diyecek?..
Şayet bunu diyecek olursa, kime yalan söylemiş olacak, IMF ve Dünya Bankasına mı, yoksa ağırlıklı olarak onların emriyle mağdur ettiği çiftçiye mi?
IMF ve Dünya Bankası’nın sürekli denetleme şansı olduğu için dolma yutmayacağını biliyoruz.
Peki ya çiftçi, bu zamana kadar kendisi için bir şey yapmayanların, bundan sonra yapacaklarına inanacak mı?..
Parlamento içi muhalefet, o ne diyebilecek çiftçiye?
‘Kusura bakmayın, laiklik filan gibi önemli konularda ortalığı karıştırıp dururken, sizin önemsiz meselelerinizle ilgilenme fırsatı bulamadım. Şimdi beni başa getirirseniz, meselenizi çözerim, yok muhalefete getirirseniz, iktidarı bu konuda sıkıştırırım’ mı diyecek?..
Der mi, der.
Ama esas mesele, o mağdur edilen, horlanan, köşeye sıkıştırılan insanların, onlara yani iktidara ve parlamento içi muhalefete ne diyeceği...
Evet 22 Temmuz’a kadar, birilerinin Milletimize neler diyeceğini dinleyeceğiz...
Ve 23 Temmuz sabahı, Milletimizin, bütün olup bitenlerden sonra karşısına çıkanlara, 22 Temmuz günü sandıkta ne söylediğini müşahede edeceğiz inşaallah, hep birlikte.