Zengi Ata
Necdet Tosun 01 Ocak 1970
Asıl adının Ay Hoca olduğu nakledilir. Siyah derili oluşundan dolayı Zengi Ata diye ün kazanmıştır. Taşkent’te yaşadı. İlk eğitimini Arslan Baba’nın (Bâb) neslinden gelen babası Tâc Hoca’dan aldı. Babasının vefatından sonra Ahmed Yesevî’nin halifelerinden Hakîm Ata’ya intisap etti ve halifesi oldu. Taşkent yakınlarında bir köyde çobanlık yapan Zengi Ata, Hakîm Ata’nın Hârizm’de vefatı üzerine tâziye için o bölgeye gittiğinde şeyhinin dul kalan eşi Anber Ana ile evlenmek istedi. Anber Ana önceleri buna rıza göstermediyse de Zengi Ata’nın bir kerameti üzerine kabul etti. Zengi Ata ardından Taşkent’e döndü. Rivayete göre Zengi Ata çobanlık yaparken dört gençle karşılaşmış, medrese tahsili görmüş olan bu gençlerin tasavvuf yolunda bir mürşid aradıklarını öğrenince onlara kendisine intisap edebileceklerini söylemiş, gençlerden ikisi hemen, diğer ikisi de biraz tereddütten sonra ona intisap etmiştir. Bunlar tasavvufî eğitimlerini Zengi Ata’nın yanında tamamlayıp hilâfet alan Uzun Hasan Ata, Seyyid Ata, Sadr Ata ve Bedr Ata’dır. Zengi Ata’nın Seyyid Ata ve Sadr Ata’yı halkı İslâm’a davet etmek üzere Deştikıpçak bölgesine gönderdiği, onların irşadıyla o dönemde Altın Orda hükümdarı olan Özbek Han’ın halktan 70.000 kişiyle birlikte İslâmiyet’i kabul ettiği nakledilir. Ḫazînetü’l-aṣfiyâʾ gibi kaynaklarda Zengi Ata’nın 656 (1258) yılında vefat ettiği kaydedilmektedir. Özbek Han 713’te (1313) tahta geçtiğine göre Zengi Ata bu ihtidâ olayından (720/1320) çok önce vefat etmiştir. Necmeddîn-i Kübrâ’nın (ö. 618/1221) Zengi Ata’ya asâ ve seccade gönderdiği, bu hediyeleri tasavvuf yolunda bir süre daha çalışması gerektiği şeklinde yorumlayan Zengi Ata’nın kemale erdiğini belirtmek için asâyı kırdığı rivayet edilir. Zengi Ata’nın Ahmed Yesevî ve Hakîm Ata gibi hikmet tarzında tasavvufî şiirler söylediği anlaşılmaktadır. Ancak onun şiirlerinden sadece bir tanesi günümüze ulaşabilmiştir. Taşkent’teki Bîrûnî Şarkiyat Enstitüsü Kütüphanesi’nde Yesevî hikmetlerini ihtiva eden iki mecmua içinde bu hikmeti bulunmaktadır (nr. 11367, vr. 92b; nr. 12308, vr. 109a-110b).
Zengi Ata’nın birinci halifesi Uzun Hasan Ata medrese ilimlerinden özellikle usul derslerindeki maharetinden dolayı Usullük Hasan Ata adıyla da bilinir. Semerkant’ta ona nisbet edilen bir mezar vardır. Zengi Ata’nın ikinci halifesi Seyyid Ata, Hârizm bölgesine yerleşip halkı irşadla meşgul olmuş, yerine geçen oğlu Abdullah Zerbahş, Buhara’ya göç etmiştir. Yesevî şeyhlerinden İsmâil Ata’nın Seyyid Ata’dan feyiz aldığı söylenir. Zengi Ata’nın üçüncü halifesi Sadr Ata, Taşkent yakınlarında irşadda bulunmuş, kendisinden sonra devam eden Yesevî kolu Mâverâünnehir’de uzun süre etkinliğini göstermiştir. Bedr Ata’nın irşad faaliyetleri hakkında ise bilgi yoktur. Rızâ Kulı Han, Türkmen bölgesinde yaşayan Adun Ata’nın da Zengi Ata müridlerinden olduğunu kaydeder. M. Fuad Köprülü’nün Muînü’l-mürîd müellifi Şeyh Şeref Hoca’nın Zengi Ata’nın müridleri arasında yer aldığına dair ifadesinin kaynağı meçhuldür.
Zengi Ata’nın kabri bugün Özbekistan’da Taşkent’in Zengiata ilçesinin aynı adı taşıyan köyündedir. Timur tarafından inşa edilen türbenin yanına zamanla mescid, minare ve medrese eklenmiş, daha sonra bunlar birkaç defa tamir görmüştür. Türbenin 50 m. kadar yakınında Anber Ana’ya ait türbe vardır. Halkın ziyaret ettiği türbe etrafında, Zengi Ata bayramı diye anılan ve her yıl eylül başlarında icra edilen bir şenlik geleneği ortaya çıkmıştır. Bu bayramda halk kutlamalardan birkaç gün önce ve özellikle cuma günü köyde toplanır, köy bir panayır yerine döner, kurulan tezgâhlarda yiyecek ve içeceklerin yanı sıra bayrama özgü değişik kaftanlar da satılırdı. Bu arada bıçak ve kılıçla gösteri yapanlara, Hz. Peygamber ve onun dönemiyle ilgili çeşitli hikâyeler anlatanlara rastlanır, derviş kılıklı insanlar Zengi Ata kabrinde dua okuyuculuğu yapardı. 1873’te Orta Asya’da seyahat eden Eugene Schuyler’in de izlediği bu bayram, Ruslar’ın Orta Asya’ya hâkim olmasından sonra dinî yapısını yitirmeye başlamış ve zamanla unutulup tarihe karışmışsa da Zengi Ata’nın kabri Özbekistan’da hâlâ önemli bir ziyaretgâhtır.