« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

26 Şub

2024

Şeyhülislam Yahya

1553 – 27.02.1644 01 Ocak 1970

Zekeriyazâde Yahya Efendi olarak da bilinir. Babası Sultan III. Murat döneminde şeyhülislamlık yapmış olan Bayramzade Zekeriya Efendi’dir. Çok başarılı bir medrese eğitiminden sonra, devlet görevinde üstün zekâsı ve derin bilgisi ile hızla yükselmişti. Babasıyla birlikte hacca gidip döndükten sonra, Atik Ali Paşa Medresesi ile Haseki Sultan Medresesi’nde müderrisliğe (öğretim görevlisi) atandı. İstanbul’da daha başka medreselerde de müderrislik yaptıktan sonra Halep Kadılığına gönderildi. Sonra sırasıyla Şam, Bursa ve Edirne kadılığı görevlerinde bulundu. 1603 yılında İstanbul Kadılığına atandı, ertesi yıl bu görevden alınarak Anadolu Kazaskerliği görevine, ardından da Rumeli Kazaskerliğine getirildi. Rumeli Kazaskerliği görevini aralıklarla 1609 ve 1617’de ikinci ve üçüncü kez de yaptı.

Sultan I. Mustafa’nın ikinci sultanlığının son yılı olan 1622’de ilk kez Şeyhülislamlık makamına getirilmişti. Bu arada yine I. Mustafa’nın ikinci saltanatı sırasında Sadrazam olan Mere Hüseyin Paşa’nın azledilip edilmemesi konusuna karışmış, ancak bir yıl sonra yeni Sadrazam olan Kemankeş Ali Paşa ile geçinemediği için bu makamdan alındı. İki yıl sonra (1624) Sultan IV. Murat’ın velayet altında bulunduğu dönemde ikinci kez Şeyhülislamlık makamına atanmış ve yedi yıl bu makamda kalmıştı. 7 Şubat 1632 tarihinde Sadrazam Hafız Ahmet Paşa aleyhinde yapılan komplolar sonucu ortaya çıkan kargaşada binlerce kişi Topkapı Sarayı’na yürümüş ve aralarında Sadrazam, Yeniçeri Ağası ve Şeyhülislam Yahya Efendi’nin adı da bulunan on yedi kişilik bir listeyi idam edilmeleri isteği ile padişaha sunmuşlardır. Sadrazam Hafız Ahmet Paşa’nın öldürülmesi ile durdurulan bu ayaklanma dolayısıyla Şeyhülislam Yahya Efendi görevinden çekilmek zorunda kalmıştı. Ortalık durulduktan sonra Sultan IV. Murat şaire iltifat ederek; “Bunlar seni azlettiler amma ben azl etmedim. Çiftliğine git, bize dua ile meşgul ol. Padişahın padişah olduğu vakit sen de kemakân müfti olursun” dediği söylenir.

Yahya Efendi, bunun üzerine önce Sultan Selim semti civarındaki konağına ve sonra da Topkapı’daki çiftliğine çekildi. 1633’te Sultan IV. Murat yeni bir ayaklanmayı şiddetle bastırarak eski ayaklanmanın elebaşlarını ve onları kışkırtan devlet adamlarını ortadan kaldırdı. Böylece devlet yönetimini kendi eline aldıktan sonra, Yahya Efendi üçüncü kez Şeyhülislamlık makamına oturmuş ve bu kez ölümüne kadar (1644) bu makamda kalmıştır. I. İbrahim döneminde eski itibarını buladı ve bunun üzüntü içinde hastalanarak öldü. Sultan Selim semtinde babasının yaptırmış olduğu Darü’l-Hadîs’in türbesinde toprağa verildi.

Şeyhülislam Yahya Efendi 92 ya da 93 yıl yaşamış ve üş kez olmak üzere toplam yirmi yıl şeyhülislamlık makamında kalmıştı. Çağdaşları tarafından hoşsohbet, nüktedan, engin gönüllü, kerim (cömert) bir kişi olarak tanınmıştır. Özellikle Sultan IV. Murat tarafından son derece sevgi ve saygı görmüş; hatta padişah Şeyhülislam Yahya Efendi’nin elini bile öpmüştür. IV. Murat döneminde, alışılmış geleneklerin tersine Şeyhülislam Yahya Efendi, uğur getirir inancı ile Revan ve Irak Seferi ile Bağdat’ın fethine katılmıştır. Bir şair ve iyi bir insan olarak halk tarafından da sevildiği, cenaze namazının çok büyük bir kalabalık tarafından kılınmış olmasından da anlaşılmaktadır. XVI. yüzyılın son yarısı ile XVII. yüzyılın ilk yarısında uzun bit ömür süren Yahya Efendi, Sultan I. Mustafa, Sultan IV. Murat ve Sultan I.İbrahim dönemlerinde üç kez Şeyhülislam olarak yüksek devlet görevlerinde bulunmuş bir din bilgini ve ayni zamanda ünlü bir Divan şairidir.

Şeyhülislam Yahya, çağının gerçek gazel ustalarından biri olarak değerlendirilir. Dili zarif ve temiz, hayali zengin, ifadesi ince ve nükteli bir şairdir. Günlük zevkleri, duyguları, aşkları, samimi bir eda ile işlemiştir. Sanat yapmaya ve süslemeye düşkün değildir. Ama aşıkâne, kalenderane, rindane ve kimi zaman şûh bir edası vardır. Ünlü İngiliz Türkolog Gibb, Yahya Efendi’yi “Bir taraftan Baki’ye, bir taraftan Nedim’e” el veren büyük bir şair olarak tanımlamıştır. Şeyhülislam Yahya, ayrıca Baki’yi Nedim’e yaklaştıran çizgi üzerinde değerlendirilir

Döneminin diğer ünlü şairleri olan Nefî, Şerif Sabri ve Naili Kadim onu övmüşlerdir. Daha sonraki kuşaklardan Nedim ile Ziya Paşa özel mısralarla Şeyhülislam Yahya’nın şairliğini açıkça vurgulamışlardır. Ancak köktendinci softalar, örneğin Fatih Camisi vaizi olan Hurşit Çavuşoğlu, Şeyhülislam Yahya Efendi’nin şiirlerinden hoşlanmamışlar ve hatta onu kâfirlikle suçlamışlardır. Diğer taraftan Nefi’nin Şeyhülislam Yahya Efendi aleyhindeki hicviyeleri de çok ünlüdür. Bakî’nin ölümünden sonra döneminin en büyük şairi sayılarak, Nedim gibi büyük şairler tarafından da takdir edildi. Şeyhülislâm Yahya, çağdaşlarına oranla daha yalın bir dil kullandığı ince hayallerle örülü lirik şiirleri, özellikle gazelleriyle ünlüdür. Kendisinden sonra gelen şairler üzerindeki etkisi XIX. yüzyılın sonlarına kadar sürmüştür. Divan’ı (1918) İbnülemin Mahmud Kemal İnal tarafından bastırıldı. Divan’ında Sultan II. Osman, Sultan IV. Murat ve Hace Efendi için yazılanlardan başka kaside (övgü ya da yergi şiiri) yoktur. Eserin başında bulunan bir na’t (Hz. Muhammed’i anan ve öven şiir), içinde bir sâkiname (içki sunanı ve şarabı öven şiir) ile bir tahmis (beşleme) bulunmaktadır. Bunlar dışında eser tamamen gazeller ile örülmüştür.
Şeyhülislam Yahya; “Naili, Nedim, Ziya Paşa’nın onu öven dizelerinde belirttikleri gibi bir gazel ustasıdır. Şiirlerine genel olarak iki duygu egemendir: ‘öfke’ ve ‘acı’. Öfke, olumsuzlukların nedenlerini göremediği bir dünyaya karşı; acı, etkilerini yüreğinde duyduğu olumsuz bir dünyadan ötürüdür. Öfkesini bilgece dizelerle ortaya koyar. Acısıyla eşsiz duyarlıkların şiirini yaratır. Zaman zaman görülen rindane havası ve dış dünyaya açılma eğilimleri öz ve biçim yönlerinden Nedim’i etkileyerek ona yeni ufuklar arama hevesi kazandırmıştır.” (Şükran Kurdakul)

KAYNAKÇA: Bursalı Mehmed Tahir / Osmanlı Müellifleri II (1972), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999), Şükran Kurdakul / Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (gen. 6. bas. 1999), İhsan Işık / Yazarlar Sözlüğü (1990, 1998) - Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) – Encyclopedia of Turkish Authors (2005) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007) – Ünlü Edebiyatçılar (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 4, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013).
https://www.biyografya.com/biyografi/2773

Halim Kaya

16 Ara 2024

Mustafa Çolak’ı birkaç yıl önce Samsun Türk Ocağı’nda dinlemiştim. O zaman Enver Paşa ile İttihat ve Terakki hakkında benim tarafımdan dikkat çeken bilgiler vermiş, dolayısıyla dikkatimi çekmişti.

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

16 Ara 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

28 Eki 2024

M. Metin KAPLAN

12 Eyl 2024

Nurullah KAPLAN

12 Eyl 2024

Hüdai KUŞ

22 Tem 2024

Orkun Özeller

03 Haz 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Ziyaret -> Toplam : 130,46 M - Bugn : 13739

ulkucudunya@ulkucudunya.com