SELAHATTİN ERTÜK HOCAMIZIN ARDINDAN
01 Ocak 1970
1923"te Mihalıççık'ın Güre§ köyünde doğmu§ olan Aziz dostumuz,
arkada§ımız ve değerli hocamız Prof. Dr. Selahattin Ertürk'ü 8 Şubat
1988 ak§amı kaybettik. Yerinde doldurulmaz bir boşluk bırakanErtürk'.
ün bu beklenmedik kaybı, içimizde kanayan bir yara açtı.
Hiç ölmeyecekmi§ gibi çalı§ırdı. Ya§amak istek ve sevinciyle doluydu.
Ben onu gençlik yıllarımda Ankara Üniversitesi, Felsefe bölümünde
tanıdım. Dostluğunda ve arkada§lığında vefalı, [insanlığında ince dü-
§ünü§lü, co§kulu ve yardımcı idi. Mümkün olsa herkesin yarasına mer-
hem olurdu. Milletine, memleketine, onun insanlarına ve kültürüne köle
olurcasına tutkundu. O gençlik yıllarında bu tutkunluğunu, tıpkı Eflatun
gibi, §iirle dile getirmi§ti. Bu §iirlerde memleket ve millet sevgisini, Türk-
lük a§kını e§siz bir co§ku ve içtenlikle ifade ederdi.
"Bir yanda bir cihan, bir yanda Türkiyem"
"Yüzümün akıdır, kanımın alı,
Hasretlesi kalsam olurum deli,
Gönlüm ona vurgun, ondan kaygılı;
Her§eyim, her§eyim bu kutsal bayrak
Doğdum gölgesinde olurum Toprak."
"Ne mevki, ne §öhret gayedir bence
Türklük, Türk için ya§ayacağım"3
Hayatı boyunca, sanki bu §iir kalıplarına dökülen ve dü§üncelerini
gerçekle§tirmek için ya§adı. Çünkü isteseydi, daha o gençlik yıllarında
keyfince ve rahat bir §ckilde ya§ayabilir; kolayca mevki, servet ve ikbal
sahibi olabilirdi. Lakin o bu yolu tutmadı. Ve kendi deyimiyle, "Ölüm
benim için daha kolaydır, Fakat, Türklük için ya§ayacağım."4
sadık kalarak ya§adı. Birkaç yıl süren felsefe öğretmenliğinden sonra,
1. Selahattin Ertürk. Gönlümce. Yelkentepe Yayınları, Çağdaş Basımevi.Ankara,
ihtisas için gönderildiği Amerika Birle§ik Devlederi'nden
Doktora payeleriyle yurda yepyeni bir hüviyede döndü. Şiiri bırakmamı§-
tl. Şiir, onun hayatının bir parçasıydı. Fakat, bu defa kar§ımızda yeni ve
ileri görü§lerle donanık bir eğitim bilimcisi, feylosof ed alı bir fikir adamı
bulduk. Kendisini öylesine a§riu§tı ki, özellikle 1965'ten beri bulunduğu .
Hacettepe Üniversitesi'nde geceyi gündüze katarLasına çalı§tl. Yine her-
§ey vatan ve millet için olacaktı, FAKAT BİLİMLE.
Yıllar boyunca üzerinde çalı§tığı konuların ba§ında program geli§-
tirme ve değerlendirme geliyordu. Çünkü, eğitimde etkisi en sürekli ve
kalıcı konu idi bu. Bu çalı§malarının sonucu olarak Eğitimde "Program','
Gdi§tirme kitabı yayımlandl.6 Çağda§ bilimin verileri ı§ığında, bu kitap-
ta geli§tirdiği program geli§tirme modeline, davninı§a dönük program
geli§tirme modeli diyebiliriz. Bu model, aynı zamanda, öğretime de
uygulanabilir ve o zaman "davranı§a dönük öğretim modeli" adı verile-
bilir. Söz konusu modeli, bilim eğitiminin felsefi temellerini incelediği bir
yazısında, ~ısaca §öyle açıklamaktadır: "Bilimsel yöntemin eğitme dÜze-
ninde kullanılması eğitimin bir ara§tırmalar silsilesi haline gelmesini
doğurgar. Bu ise önce hediflerin, sonra bunları olu§turacak eğitme durum-
larının planlanıp ve uygulanmasını, daha sonra beklenen sonuçların
(hedef davranı§larının) gerçekle§ip gerçekle§mediğinin yoklanmasını, en
sonunda da eğitme düzeninde gerekiyorsa düzeltmeye gidilmesini gerek-
Sevinilecak nokta §udur: Gerek bu kitabı gerek üniversitede aynı
konuda verdiği dersler gerekse bu alanda uzmanlık ve doktora çalı§ma-
ları yapanların etkisiyle Milli Eğitim Bakanlığı bu doğrultuda program
geli§tirme çalı§malarına giri§mi§tir. Ancak, son yıllarda nedense, bu.
yöndeki çalı§malara pek yer ve önem verilmemektedir.7 Oysa-o çalı§-
malara devam edilseydi, i§lerlik derecesi çok daha yüksek programlar
Ertürk'ün heyacanla yürüttüğü çalı§malardan biri de eğitimde bilim
adamı yeti§tirmekti. 1970'lerde Prof. Dr. Feriha Bayrnur ve öbür arkada§~
larıyla birlikte Eğitim Bölümünün kapısını yetenekli tüm yüksek okul
mezunlarına açan bir "Telafi programı" uygulam~sı ba§latılmı§tlr. Bu
programı ba§arı ile tamamlayanların birçoğu daha sonra eğitimde uz-
manlık ve doktora programlarına da kaydolmu§tur. Böylece çok sayıda
5. Selahattin Ertürk. Eğitimde "Prograın" GeHştirıne.
HacettepeQniversitesi Basımevi, Ankara, 1972.
6. Selahattin Ertürk. Türkiye'deki
celer. Yelkentepe Yayınları; 9, Şafak Matbaası, Ankara, 1986, s. 9.
7. Aynı eser.. s. 16.
eğitimde uzmanlık ve doktora yapmı§ kaliteli insan gücü yeti§mi§tir.
Bunların yeti§me ve geli§melerini Ertürk içtenlikle te§vik etmi§ ve ba§arı-
larından sevinç ve heyecan duymu§tur. Çünkü ona göre yirminci yüzyıl
bilim eğitiminin ve bilimsel zihniyetin yaygınla§ması
memleketimiz için bir ölüm kalım sorunu idi ve Türkiyenin eğitim sorun-
larını ancak üst düzeyde eğitim görmü§ insanlar çözebilirdi. Bu yüzden
de "açık kapı, yüksek e§ik" ilkesini hem uygular
Böylece eğitimde sayı sorunu yanında kalite sorununa da eğilmekgerek-
Demokrasiye içtenlikle bağlı ve onun yılmaz savunucusu idi. Tek
boyutlu rejimIere, ideolojilere ve davranı§lara kar§ı idi. Demokrasinin
sadece bir yönetim biçimi olmayıp aynı zamanda bir ya§am felsefesi ve
ya§am biçimi olduğunu ısrarla belirtirdi. Dikta hevesliletine bağnazlara,
doğmatiklere kar§ıbiricik çıkar yolun demokrasi, gerçek demokrasi
olduğunu söylerdi. Bu yöndeki çalı§maları onu bir kitap yazmaya yöneltti
ve "Diktacı Tutum ve Demokrasi" adlı yapıtını yayınladı. Bu kitabında
Türkiye'nin içinde bulunduğu hızlı deği§menin tabii bir sonucu olan
sorunları inceledi ve çözümün demokrasiyi iyi i§ler hale getirmekte
olduğunu kanıtlarıyla gösterdi. Ve bu dü§üncesini' "Demokrasimizi,
i§lemediği haller ve yerlerde i§ler hale getirme; i§lediği haller ve yerlerde
ise, onu daha iyi i§lerliğegötürme
Bunu gerçekle§tirme yolunun da insanlarımızın daha demokratik
davranı§lar kazanması olduğunu, bunun da ancak bilinçlice planlanmı§
eğitim süreç ve ortamları yoluyla ba§arılabileceğini vurgulardı. Kendisini
eğitime adayı§ının nedenlerinden biri de bu olsa gerektir. Çünkü, eğitim
davranı§ları istendik yönde deği§tirme bilimidir. O, ayrıca bütün vatan-
da§larımızın eğitimde fırsat e§itliğine kavu§ması için gerekli tedbirlerin
alınmasını içtenlikle ister ve devletin vatanda§larımızı mutlu kılacak bir
sosyal politika izlemesi gerektiğine de inanırdı.
O, Türk milletine olduğu kadar Türk dilinin güzellik ve zenginliğine
de hayrandı. Bu nedenle konu§urken de yazarken de Türkçe'ye özen
gösterir ve yabancı kelime ve terimlerin Türkçe kaf§ılıklarını bulmaya
çalı§ırdı. Cooperation yerine kuba§ma, müfredat programı yerine yeti§ek,
achivement yerine eri§i, feedback yerine dönüt, implicatiori yerine doğur-
gu, Hypothesis yerine denence onun önerdiği ve tutunan Türkçe kar-
§ılıklardan birkaçıdır.
8. Selahattin Ertürk. Diktacı Tutum ve Demokrasi.
1981, A!).kara, s. 169.
Öyle görünüyor ki, aziz hocamız Selahattin Ertürk'ü tüm yönleriyle
dile getirmek mümkün 'değiL. (Bu nedenle üzerinde çalıştığı bir hususa da
değinerek sözlerimi noktalayacağım. )Bu husus Eğitim Felsefesidir. Ertürk,
Türkiye'nin son 20 yılda geçirmekte olduğu sosyo-kültürel değişmenin
doğurduğu sorunları görmüştü. Çeşitli kimselere çeşitli görüşler, ideolo-
jiler çekici görünmekte idi. Mezhep ve Tarikatlar önem kazanmış, inanış-
ta farklılıklar oluşmuştu. ideolojileri mutlak hakikat imişcesine savunan-
lar vardı. Bütün bunlar bir değer bunalımı yaratmış, vatanın bütünlüğü
ve milletin birlik ve berabeliği ağır yara almıştı. Bu durumda çıkar yolun,
herhangi bir ideolojiye sarılmak olmadığını biliyordu. Kendi insanımızın
gücünden ve çağdaş bilimin olanaklarından yararlanarak yeni bir yol
bulmak zorundaydık. Ertürk işte bunu eğitim felsefesinden bekliyordu.
Ancak, bu felsefe Doğudan ya da Batıdan aktarma olınayacaktı. Nitekim
bir ders teksirinde "aktarmacılığın baskınlığı yüzünden yenilik yaratma
çabasına girişilememiştir, şüphesiz yeni bir Türk Eğitim Felsefesini oluş-
turmak zordur. Fakat bu zorluk kaçışa geçiş anlamına gelmeyecektir."9
demekte ve Milli ve çağdaş bir eğitim felsefesinin kurulması ile ilgili
görüşlerini sıralayarak "Türk Eğitim Felsefesinin zorunluluğu, aynı
zamanda güçlüğü üzerinde durarak, vurgulamak gerekir ki aktarmacılık-
tan kurtulalım, doğru; fakat en temeldeki engelimiz olan direnen teh-
like: Doğmatizmden kurtulmadıkça ilerleyişimiz olası değiL." diyerek
bütün öğretmenler, gençler ve vatandaşlar arasında gönül ve davranış
beraberliği sağlayıcı bir eğitim felsefesi kurma ihtiyacına dikkatleri çek-
Eğer daha uzun yıllar yaşasaydı, belki de bu yönde katkıları olacaktı.
Bu yüzden Ertürk'ün ölümü, büyük bir kayıp olmuştur. Onun uğraş-
larına yetiştirmiş olduğu gençlerin devam edeceği umuduyla, Aziz ve
Sevgili Hocamızın huzurunda gittikçe çoğalan bir saygıyla eğilir, üstüne
düşeni layıkıyla yapmış olmanın huzurunu duymasını dilerim.
9. Türkiye'de Eğitim Felsefesi Sorunu. Eğitim Felsefesi Dersi Teksiri s.5-6.