Selam olsun / Serdar Akinan
01 Ocak 1970
Başbakan Erdoğan'ın Tekel işçileriyle ilgili konuşmasını izledim. İkna edici uzun bir konuşmadan sonra kestirip attı, 'Bir adım geri atmayız...'
Konuşmasını dinlerken şu cümlede inanın içim sızladı.
'Beş bine yakın işçi tazminatını çekti. Geriye kala kala iki bin işçi kaldı. Onlar da ay sonuna kadar 4-C'ye geçti... Bu ülkede o paraya çalışacak 1.5 milyon işsiz var.'
Bu cümleleri sarf ederken internete girdim ve Tek Gıda İş'in yaptığı açıklamayı okudum. Bir banka usulsüzlük yaparak o tazminatları çekildi göstermiş... Yani Tekel işçisi tazminatlarını çekmemiş. Bu elbette şu gerçeği değiştirmiyor... O paralar çekilebilir... Bu direniş çökebilir. Tıpkı SEKA'da olduğu gibi işçiler birer birer 4-C'ye geçebilir. Nihayetinde insanların da bir dayanma sınırı var. İnsanüstü bir direniş gösterdiler. Gösteriyorlar...
Burçlardan tek tek düşen taşlar bu azimli direncin kalesini düşürebilir. Toplumsal hoşnutsuzluğun sembolü haline Tekel direnişi bir ay içinde eriyip gidebilir. O gün de kalkıp işçiye kızmaya kimsenin hakkı yok... Tribün desteği verenler utansın...
Gelin şu son bir ayda gündemimize giren Tekel direnişinin adını koyalım... Nedir bu işin aslı? Milletçe bir aynaya bakalım.
İktidarın vitrinde verdiği kavga ne? Ülkede demokrasi olsun... Başka? 'Bu anayasa dar geliyor, yeni anayasa yapalım...'
Hepsi kim için? Millet için... Peki işin aslı ne? Bu dar gelen anayasada ne yazıyor? 'Türkiye sosyal bir hukuk devletidir...' Laik kelimesini artık hakikaten geçiyorum. Zira konuşması bile komik...
'Sosyal devlet'... Hımmm... Kulağa hoş geliyor... Mevcut anayasamız vatandaşa çalışma hakkı tanıyor malumunuz. Sosyal güvenlik hakkı veriyor, adil bir ücret taahhüt ediyor, yıllık izinleri ve vesaire ile makul bir sosyal devlet ne verirse onu garanti ediyor. Değil mi? Eh, artık değil...
Tekel işçisinin başına gelen ne sanıyorsunuz?
Neo-liberal iş yasaları; özelleştirmeler; resmen anayasaya aykırı çalışma modelleri (esnek istihdam) şaralası içinde kamu, işçisini resmen haksız ve hukuksuz şekilde kapı önüne koydu...
Bu adamlar da çıkıp, 'Yahu, sen devletsin... Sosyal devlet bunu yapmaz. Hukuk devleti isen zaten yapamazsın' dedi.
'Sosyal hukuk devleti'mizi idare eden iktidar ne dedi?
'Tazminatınızı verdik... Alın ve sosyal haklarınızdan vazgeçin... Geçici işçi olarak çalışın. Çalışmazsanız da işsiz kalın... Zaten millet sürünüyor. Ay sonunda da dağılmazsanız döve döve dağıtırım.'
Düşünebiliyor musunuz? Bir iktidar, ekranlara çıkıp, 'Sokaklarda zaten 1.5 milyon işsiz adam var kardeşim... Sen olmazsan o bu paraya çalışır' lafını söyleyebiliyor.
Tekel direnişi sessiz sedasız çökebilir... Gündemimizden çekilebilir. Olsun... Önemli olan şudur...
Yeni bir anayasa için cansiparane demokrasi mücadelesi veren 'kahramanlar'ın maskelerini yırttılar.
Gören gözler ve hisseden vicdanlar için... Bu yalın gerçeği tarihimize kazıdılar.
Selam olsun...