İmam-ı Muhammed Şeybânî
752 - 835 01 Ocak 1970
İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe’nin talebelerinin en büyüklerinden ve müctehid âlimlerden, ismi, Muhammed bin Hasen bin Abdullah bin Tavus bin Hürmüz’dür. Künyesi, Ebû Abdullah olup, Benî Şeybân’ın âzâdlısı olduğu için Şeybânî nisbesiyle meşhûrdur. 752 (H. 135)’de Vâsıt şehrinde doğdu. 805 (H. 189)’da Rey’de vefat etti.
İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe ile aynı soydan gelen Muhammed Şeybânî, küçük yaşta Kur’ân-ı kerîm okumayı öğrenip, bir kısmını ezberledi. Zamanının ilim merkezlerinden olan Kûfe’ye giderek Süfyân-ı Sevrî, Abdurrahmân el-Evzâî gibi hadîs âlimlerinden ders okudu. Daha sonra İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe’nin ders halkasına katıldı. Ondaki ihlâsı ve samimiyeti gören hocası, ona dua ederek Kur’ân-ı kerîmin hepsini ezberlemesini istedi. Nihayet çok kısa bir zamanda Kur’ân-ı kerîmi ezberleyerek, İmâm-ı a’zam’ın derslerine devam edip, fıkıh ilmini öğrenmeye başladı. İmâm-ı a’zam’ın vefatına kadar dört sene ondan, vefatından sonra da aynı usûl üzerine İmâm-ı Ebû Yûsuf’dan ders okudu. Fıkıh ilminde yüksek dereceye ulaştı. Bu hocalarından ve zamanındaki hadîs âlimlerinden hadîs-i şerîf öğrendi. Fıkıh ilminde ihtisas sahibi olup, yirmi yaşında Küfe Câmii’nde ders okutmaya başladı. Sonra Medine’ye giderek üç yıl müddetle İmâm-ı Mâlik’ten Muvattâ’yı okudu; hadîs ve fıkıh tahsîl ederek Küfe’ye döndü.
Varını yoğunu ilme sarf eden Muhammed Şeybânî, öğrendiği ilmi yaymaya, ders vermeye ve talebe okutmaya devam etti. Pek çok kimse ondan ders alıyor ve evinde oturacak yer kalmıyordu. Uzun müddet Kûfe’de kaldıktan sonra Bağdâd’a yerleşti. Abbasî halîfesi Harun Reşîd’in iltifatına kavuşup, bir müddet kadılık yaptı. Aynı zamanda fıkıh ve diğer ilimleri öğretip kıymetli talebeler yetiştirdi. İmâm-ı Şafiî başta olmak üzere, Ebû Süleyman Cürcânî, Ebû Hafs-ı Kebîr, Muhammed bin Mukâtil, Şeddâd bin Hâkim, Mûsâ bin Nasır Râzî, Ebû Ubeyd Kasım bin Sellâm, İsmail bin Nevbe, Ali bin Müslim Tûsî gibi pek çok âlim, onun tedris halkasında yetişti. İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe’nin bildirdiği Ehl-i sünnet îtikâdını ve müslümanların ibâdetlerinde ve günlük hayâtlarında uyacakları din bilgilerini yaymaya çalıştı. Hanefî mezhebini, kitaplar yazarak kendinden sonraki nesillere nakl etti. Mezhebde müctehid olup, fıkıh âlimlerinin ikinci tabakasında idi. İmâm-ı a’zam’ın koyduğu usûl kaidelerine göre ictihâdlarda bulundu. Halîfe Harun Reşîd, Horasan seyahatine çıkarken İmâm-ı Muhammed ile, büyük nahiv (dil) âlimi Kisâî’yi de beraberinde götürdü. 805 (H. 189)’da Rey’de iken her iki âlim de vefat etti. Cenaze namazlarında hazır bulunan Halîfe Harun Reşîd; “Bugün fıkıh ile Arabî’yi toprağa verdim” diyerek üzüntüsünü bildirmişti.
Güzel ahlâk ve yüksek ilim sahibi olan İmâm-ı Muhammed Şeybânî, bir meclise girdiği zaman, güzel konuşmasıyla dinleyenleri doyurur, keskin zekâsı ve geniş ilmiyle en ince mes’eleleri çözerdi. Vaktini asla boş geçirmez, her gecenin üçte birinde yatar, üçte birinde namaz kılar, diğer üçte birinde de talebesine ilim öğretirdi.
Hanefî fıkhında Ebû Yûsuf ile birlikte İmâmeyn (iki imâm) ve Sâhibeyn (iki arkadaş) diye anılan İmâm-ı Muhammed Şeybânî, hocası Ebû Hanîfe’nin ictihâd metoduyla hüküm verirdi. Hanefî fıkhına dâir hükümleri kitaplara geçirmek için bir çok kitap yazmış; böylece en büyük hizmeti İslâm hukukuna yapmıştır.