Bir Zamanlar Bir Mehmet Irmak Ağabey Vardı!
Ozan Arif 01 Ocak 1970
O anlatmıştı bana Başbuğ‘umuzun Mamak günlerinden bazı hatıraları...
Meselâ birisi şöyleydi;
...........
12 Eylül olmuş...
12 Eylülcülerin ‘Karıştır-Barıştır‚ ismi verdikleri politakaları ile Mamak Askeri Ceza evine doldurulmuş, sağcı-solcu, Milliyetçi-Komünist, genç-yaşlı insanlar hep bir araya istif edilmişti...
Yani 11 Eylülde biribirinin gırtlağını sıkan her yaştan her görevden öğrenci, sendikacı, siyasetçi, artık ne varsa 12 Eylül darbecileri tarafından bir araya tıkılmıştı...
Tıkılmış olmaları normal... Ancak ne hikmetse bizim anlı-şanlı ülkücü ağabeylerimizden bazıları oraya düşünce dün gırtlak gırtlağa oldukları tiplerle hemen haşir-neşir olup, kol kola tur atmaya bile başlamışlardı!..
İşte normal olmayan bu idi bu!.. Hadi bu da normal! Varsın gezsinler diyeceksiniz....
Ama bazıları kol kola gezmekle de kalmayıp, gezdikleri tiplerden etkilenmiş olsalar gerek ki, Başbuğ‘umuzun yanına gelip onu sorgularcasına ;
“Sayın Türkeş; Bakın içeriye gelen gazetelerden okuyoruz... Falan siyasi görüşe sahip olanlara, şu ülkeler sahip çıkıyor... Falan partililere Amerika... Filan partililere Arap ülkeleri... Hatta falan falan partililere de Almanya, Fransa vs. gibi ülkeler sahip çıkıyorlar... Peki bize neden sahip çıkan yok? Onlar dış ülkelerden dost kazanırken siz neredeydiniz? Biz sizin bu kadar beceriksiz olduğunuzu nasıl da farketmemişiz!..„ gibi cümleler kurarak terbiyesizleşmişlerdir...
Tabi bunu böyle diyenler (Ocaklı genç ülküdaşlarımız değil) bunu söyleyenler yukarıda arzettiğim gibi o zamanın anlı-şanlı(!) (adı böyyük, kendi küçük) ağbeylerimizden birileri!..
Yani iyi günlerde Başbuğ‘umuzdan ikbal beklerken onu göklere çıkartarak, onunla ülkücülükten ziyade, siyaset yapan birileri bunlar!...
İsim-misim sormayın bana! Geçmiş zaman... Şimdi isimleri vermemin önemi de yok zaten...
Önemli olan ne biliyor musunuz? Önemli olan o isimlerden ziyade, Başbuğ‘umuzun onlara verdiği cevap cevap...
Ben bunu rahmetli Mehmet Ağabey‘den dinlediğim zaman, (onun da şahit olduğu) bu edepsizliği yapanlardan ziyade, Başbuğ‘umuzun onlara verdiği cevap dikkatimi çekmişti...
Onlar böyle serzenişte bulununca Başbuğ‘umuz acı acı tebessüm ederek onlara diyor ki;
“ Arkadaşlar; Bize hiç bir ülkenin sahip çıkmamasını kendinize dert etmeyin. Bu gün dert ettiğiniz bu durum, yani bize hiç bir ülkenin sahip çıkmaması, yarın sizin alnınızda ve omuzlarınızda övünerek taşıyacağınız hatta çocuklarınıza ve torunlarınıza gururla anlatacağınız şeref nişanınız olacaktır.
Benim beceriksizliğime gelince(!); Benim beceriksizliğimi(!) farkedememek veya dünkü düşmanlarımızın ağzına bakarak yeni farketmek, tamamen sizin eksikliğiniz... Tabi bazı arkadaşlarımın dün farkedemediğim terbiyesizliğini, benim yeni farketmiş olmam da, benim eksikliğim!..
Şimdi gelin hem siz, hem ben, hep beraber dua edelim! Dua edelim de Allah şu imtihan günlerimizde hepimize eksikliklerimizi tamamlamayı nasip etsin..„ der.
İşte bu seminer gibi cevabı bana gurbet yıllarımda evimde günlerce misafir etme şerefine eriştiğim Mehmet Ağabey anlatmıştı! Başbuğ‘umuzun kadim dava arkadaşlarından,
Onunla Mamak Askeri Cezaevinde beraber yatmış olan, Av.Mehmet Irmak Ağabey anlatmıştı
Mehmet Irmak... Birileri bu tür terbiyesizliklerle iştigal ederken, Mehmet Ağabeyin Mahkeme salonunda Başbuğ‘umuzun kuru sandalyeye oturmaması için koltuğunun altında minder taşıdığını, o mahkemeleri takip edenler çok iyi bilirler...
Eğer bugün merak edenler varsa, Mamak duruşma videolarını izleyenler şimdi bile araştırıp görebilirler.
Şimdi diyeceksiniz ki bu yazıyı neden yazdın? Ben bütün bunları Mehmet Irmak kimdi, nasıl biriydi, tanımayanlar tanısın, tanıyanlar da hatırlasın diye yazıyorum...
O 16. Dönem MHP Çorum Milletvekiliydi.
Ölçü adamlıksa; Adamdı...
Ölçü ülkücülükse; Ülkücüydü...
Ölçü vefa ise; Vefalıydı...
Saygılıydı, sevgiliydi, güvenliydi,
hülâsa insandı insan... Yiğit adamdı vesselam...
Adını yeni duyanlar için de kısa bir biyografik bilgi vereyim! Yukarıda arzettiğim gibi 16. Dönem MHP Çorum Milletvekiliydi... 1924 yılında Çorum'un Kargı İlçesi Göl Köyü'nde dünyaya gelmişti. İlk ve orta okulu İstanbul Taksim Lisesi'nde, liseyi ise Ankara Atatürk Lisesi'nde bitiren Mehmet Irmak, 1952 yılında Ankara Hukuk Fakültesi'nden mezun olmuştu. Politikaya daha doğrusu Başbuğ‘umuzla kader arkadaşlığına Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nde yani (CKMP)de atılmıştı... 1973-1977 yıllarında MHP Genel İdare Kurulu üyeliği yapmış
ve 1977 seçimlerinde Çorum'dan milletvekili seçilmişti.
12 Eylül 1980'e kadar GİK üyeliği ve TBMM Anayasa Komisyonu üyeliği görevlerinde bulunan Mehmet Irmak ağabeyimizi 2003 yılının, 26 Mayıs‘ında 79 yaşında kayıp etmiştik...
Avrupa‘dan Başbuğumuzu anmak için geldiğimiz ülküdaşlarımızla onu en son 2002 yılının, 4 Nisan‘ında, Ankara‘da evinde hasta yatağında ziyaret etmiştik.
O zaman içimi çok acıtmıştı hiç unutmuyorum! İçimi acımıştı çünkü; (o her nekadar belli etmemeye çalışsa da) ona hastalığından ziyade vefasızlığın ızdırap verdiğini hissetmiştim...
Yaa... Bakın yine yazı uzadı... Belki de canınızı sıktım... Ama bütün bunları göze alarak Mehmet Irmak gibi bir yüreği hatırlayalım istedim... Hem Mehmet Ağabeyi, hem de bize (bir çok değerimiz gibi) unutturulan ve “vefa„ diye tanımlanan o insanȋ duyguyu da hatırlarsak iyi olur dedim!
Başınızı ağrıttıysam özür dilerim!
Aramızdan ayrılışının 17.yılında Mehmet Ağabeyimizi rahmetle anıyorum.
Siz de anın... Siz de onu yad edin...
Siz de ona dualar edin efendim...
Allah mekânını Cenet-i Alâ eylesin inşallah...
Mehmet Ağabey‘e rahmet dilerken,
Eşi Aysel Ablamıza ve geride kalan evlatlarına, yakınlarına,
ve tanıyan-tanımayan, bütün ülküdaşlarına, sabırlar diliyorum...
Amin...
Ozan Arif