Kimdir Şeyh Sait?
01 Ocak 1970
Nasturi ayaklanmasının üzerinden altı ay geçmiştir.
Genç Cumhuriyet, Lozan ile Misak-ı Milli sınırlarını önemli ölçüde dünyaya kabul ettirse de Musul meselesi yüzünden İngiltere ile gerginlik yaşamaktadır.
Ayrıca Hilafetin kaldırılması ve çağdaşlaşma yolunda atılan adımlar da bazı kesimleri hareketlendirmiştir.
Bu kesimler, Terakiperver Cumhuriyet Fırkası’na girerek seslerini duyurmaya çalışmaktadırlar.
Şeyh Sait İsyanı böyle bir dönemde çıkar.
Ayaklanmanın lideri Şeyh Sait’i ilk olarak Kürt Azadi (İstiklal) Cemiyetinin Erzurum’daki ilk kongresinde görüyoruz (1924).
Bu kongrede iki karar alındı.
a) En geç Mayıs 1925 tarihine kadar bir ayaklanma başlatılacak.
b) Gerekli dış destek İngiliz, Fransız ve Ruslardan sağlanacak.
Yabancılardan yardım alma önerisine bazı üyeler karşı çıkınca Şeyh Sait yabancılardan yardım almanın mübah olduğunu anlatmıştır.
Şeyh Sait, Erzurum ve çevresinde tanınan Nakşibendi şeyhidir.
Bitlis Kürt milletvekili Yusuf Ziya, Kürt İstiklal Cemiyeti’nin verdiği görev üzerine Şeyh Sait’in yanına, Hınıs’a gider. TBMM’ye hainlik yapan Yusuf Ziya ile Şeyh Sait anlaşırlar.
1924 yılı Ağustos ayında Şeyh Sait, Hamidiye Alaylarını oluşturan Cibranlı ailesinden Cibranlı Halit Bey ve Mutki Aşireti Reisi Musa Bey, Erzurum’da bir araya gelirler.
Kürt İstiklal Cemiyeti’nin başkanlığına Şeyh Sait seçilir.
Şeyh Sait Erzurum-Hınıs’tan ayrılarak yaz boyunca Kürt ağaları ve beyleri ile görüşür. Ayaklanma için tarih belirlenmiştir: 21 Mart 1925.
15 Kasım günü Şeyh Sait’in oğlu Ali Rıza İstanbul’a giderek Kürt Teali Cemiyeti Başkanı Seyid Abdülkadir ile görüşür.
Abdülkadir, ayaklanmanın daha çok DİNSEL MOTİFLERLE yapılması gerektiğini söyler.
“Bütün gücümle ayaklanmayı desteklerim” diyen Seyid Abdülkadir’, MUSTAFA KEMAL aleyhine yazılmış bildirileri Ali Rıza’ya dağıtması için verir.
Nakşibendi tarikatını Kürtler arasına yayan iki kol vardır.
Bu iki koldan Seyit Taha kolu Şeyh Abdülkadir aracılığıyla Kürt Teali Cemiyeti’ni, Şeyh Ali Sebdi kolu da Şeyh Sait aracılığıyla Kürt İstiklal Cemiyeti’ni yönetmektedir.
Şimdi ikisi de ortak hareket etmektedir.
Ocak 1925’te Şeyh Sait imzasını taşıyan ve elden ele dolaşan bildiri şöyle başlamaktadır:
“Kurulduğu günden beri İslam dininin temellerini yıkmaya çalışan Türkiye Cumhuriyeti Reisi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Kuran Ahkâmına aykırı hareket ederek Allah ve Peygamberi inkar ettikleri ve İslam Halifesini sürdükleri için gayrımeşru olan bu idarenin yıkılmasının bütün İslamların üzerine farz olduğu…”
Eski Genç milletvekili Hamdi Bey olan biteni İçişleri Bakanlığına iletir.
Alevi Hormek aşireti de Şeyh Sait’in ayaklanma hazırladığını Mustafa Kemal’e gizli bir mektupla bildirir.
Hamdi Bey ise, Cibranlı Halit ve Yusuf Ziya’nın faaliyetlerini aktarmaktadır.
Ayrıca Bucak Müdürü Tayyib’in İngilizlerle haberleştiğini de bildirmektedir.
Hamdi Bey Diyarbakır Valiliğine de bir dilekçe yazarak, İngilizlerin din sömürüsü ile halkı kışkırttığı ve Cumhuriyet aleyhine, hanedan lehine propagandalar yapıldığını belirtir.
İngiliz büyükelçisi Mr. Lindsay’ın 27 Şubat 1925’te İngiltere’ye gönderdiği telgrafta, “ayaklanmayı hazırlayanların İngiliz yetkililerinden yardım sağlama girişimlerinin karşılıksız kaldığı ve yardım isteklerinin geri çevrildiği”ni belirtmesi ayaklanmacıların İngiltere ile ilişkide olduklarını ve destek istediklerini göstermektedir.
Şeyh Sait hareketi bugün Kürtçü çevrelerce Kürt mücadelesinin önemli bir parçası olarak anılıyor.
Öyle bir hareket ki, hem İngiliz desteği arıyor, hem de şeriatçı.
İsyan plânlanandan önce 13 Şubat’ta başlar.
Asker kaçaklarını aramak için Şeyh Sait ve kardeşi Abdürrahman’ın Piran’daki evini saran jandarma teğmenleri esir edilir.
Bir er şehit düşer.
Aynı gece 350 atlı ile yola çıkan Şeyh Sait, Genç ilçe merkezine doğru yola koyulur.
Evlerden jandarmaya ateş edilmektedir.
Genç’ten sonra Lice’ye de hakim olan Şeyh Sait yanlılarının hedefi Diyarbakır’dır. Ergani, Palu ve Piran’ı ele geçiren isyancılara karşı Ankara’da tedbir alınmaya çalışılmaktadır.
Etkin bir tavır alamayan Fethi Bey’in yerine 2 Mart’ta İsmet Paşa Başbakanlığa getirilir.
Olağanüstü hal ilanı da yetersiz kalınca hükümete olağanüstü yetkiler veren Takrir-i Sükûn Kanunu çıkarılır. 35 binden fazla silahlı asker demiryoluyla bölgeye sevkedilir.
Şeyh Sait kuvvetleri Diyarbakır’a saldırarak Türk kuvvetlerine kayıplar verdirirler, ancak Nisan’ın ikinci haftasından itibaren Türk Ordusu duruma hakim olur.
Şeyh Sait İran’a kaçmak üzereyken yakalanır.
İsyanın diğer liderleri de yakalanırlar.
İsyana son noktayı Hava Kuvvetleri koyar.
İsyan bölgelerine havadan yapılan saldırılarla bölge isyancılardan temizlenir.
Şeyh Sait İsyanı, Cumhuriyet tarihinin en büyük isyanıdır.
3000’den fazla kişinin katıldığı isyandan sonra kurulan İstiklâl Mahkemelerinde 5010 kişi yargılanmış;
Şeyh Sait ile birlikte 420 kişiye idam cezası verilmiş ve bunlar infaz edilmiştir.
1811 kişi de çeşitli cezalar almıştır.