Bu sözlükle herkes iftihar etmeli
SERVET KABAKLI 22 Mayıs 2007
AZİZ dostlarım, sevgili gönüldaşlarım, bugün size belki de hayatımın en göz yaşartıcı müjdesini vermenin sonsuz hazzı ve bitip tükenmez bahtiyarlığı içindeyim. Masama konulur konulmaz mutluluktan neredeyse haykıracaktım. Karşımda sanki bir ömür boyu beklediğim ve pek de ummadığım bir mucize arzı endam ediyordu. Üzerinde “Ötüken Türkçe Sözlük*” yazan tam beş ciltlik bir mucizeydi bu.
Heyecan ve mutluluktan yerimde duramaz oldum. O an her şeyi bıraktım ve hemen bu ciltlere saldırdım. Her biri bin sayfayı aşan, büyük boy, ince ve özel kâğıda basılmış bu zarif ciltlerin sayfalarına daldım. Toplam 5 bin 744 sayfa. İçindeki kelime sayısı mı? Bugüne kadar hazırlanan sözlüklerde bulunan kelime sayısından kat be kat fazla, tam 246 bin kelime!.. Evet, yanlış yazmadım ve siz de yanlış okumadınız, tamı tamına 246 bin kelime var bu sözlükte!
İnsan üstü bir gayretle ve itinayla hazırlanmış bu sözlük, bence bizim gerçek mucizemizdir. Dilimizin ne kadar engin ve zengin olduğunu dünya âleme ispat eden dört dörtlük bir meydan okuyuşumuzdur. Bu beş ciltlik devasa çalışma, günümüzde Türk Milleti’ne verilmiş ve verilebilecek en büyük müjde, en büyük armağandır. Çünkü dilimiz Batı’nın en gelişmiş dilleriyle yarışacak ve hatta onları geçecek demektir. Dilimizi hor ve hakir görenler, “Bu dille ilim yapılamaz” diyecek kadar sapıtıp bize yabancılaşanlar, dilimizi Batı dillerinin boyunduruğu altında ezdirmek isteyenler, bu sözlükle birlikte derslerini almış, hadlerini bilmiş oldular.
Ötüken’e ve Çağbayır’a şükran
BÖYLESİNE eşsiz bir sözlüğü kültürümüze kazandırdığı için Ötüken Neşriyat’a ve özellikle de onca göz nuru ve alın teri ile böyle bir şaheseri ortaya koymak için tam 38 sene emek veren Yaşar Çağbayır Hocam’a milletim adına sonsuz minnet ve şükranlarımı sunuyorum. Yaşar Çağbayır, bu âbide eseri hazırlarken tam bin 700 kaynağa bakmış ve “Şeriye Sicilleri”nden “Atabetül Hakayık”a kadar taramadığı kaynak eser bırakmamış.
Tâ Orhun ¬bideleri’nden günümüze kadar Türk Dünyası genelinde ve Türk’ün bulunduğu her yer ve yörede kullanılan bütün kelimeler bu eserde toplanmış. Zaten sayfalarını şöyle bir karıştırmanız, büyülenmeniz için yeter de artar bile.
Her kelimenin kökeni, hatta eski alfabemizdeki yazılışları, o kelimeyle ilgili bütün deyim, atasözleri ve terimler rahat okunur ve anlaşılır bir şekilde takdim edilmiş. Ayrıca eserin sonuna alfabetik bir Osmanlıca Dizin de konulmuş ki, değişik okunabilen o kelimelerin hangi sayfada geçtiğini rahatça bulabiliyorsunuz. Eski eserlerimizi okuyup anlamak böylece çok daha kolaylaşmış oluyor.
Aziz dostlarım ve sevgili gençler, sözlük bir dilin olmazsa olmazıdır. Nitekim ilim ve irfanımıza büyük katkıları olmuş bulunan Şemsettin Sami, kendi hazırladığı sözlüğün başında şu uyarıyı yapar:
“Sözlüğü ve dilbilgisi sağlam olmayan dilin, hiçbir zaman edebi dilden sayılmak gibi bir iddiaya yetkisi olamaz, çünkü bu iki kitap edebiyatın temelidir. Edebiyatın yapısı ancak bunlar üzerine kurulabilir. Dilin gerilemesine karşı bir set görevini üstlenecek olan ancak bu iki kitaptır. Yetkin bir sözlüğü olmayan dil, doğal zenginliği demek olan kelimelerini günden güne kaybederek kendi varlığı ile bir şey anlatamayacak derecede dar kalır ve düzgün bir dilbilgisi kitabı olmayan dil, doğru kullanmayı sağlayamayıp gittikçe daha yanlış söylenir ve büsbütün yanlışlarla dolu bir dil hâlini alır.”
Her eve her kuruma girmeli
AZİZ milletimin azîz bildiği yüksek makamlarda oturanlar, sevgili dostlar, öğretim üyeleri, öğrenciler, Milli Eğitim Bakanlığımız, Kültür Bakanlığımız, Ordumuz ve belediye başkanlarımız, değerli hocamız Yaşar Çağbayır ve Ötüken Neşriyat üzerine düşeni yapmış, görevlerini hakkıyla yerine getirmiştir. şimdi sıra sizdedir, hepimizdedir. Dilimizin bu âbide sözlüğünü bayraklaştırmalıyız.
Her eve, her üniversiteye ve bölüme, her kurum ve kuruluşa, her okul ve ilim yuvasına “Ötüken Türkçe Sözlük”ü mutlaka baş tâcı etmeli, okumalı, incelemeli faydalanmalıyız.
Bunu da başka hiçbir maksatla değil, sadece ve sadece dilimize, Üstad Yahya Kemal’in o harikûlâde tarifiyle; “Ağzımızda anamızın ak sütü gibi helâl olan Türkçemiz’e” değer verdiğimizi ispat için yapmalıyız. Bu sözlük, yüz binlerce değil, milyonlarca satmalı ve girmediği hiçbir mekân kalmamalıdır. Çünkü bu sözlük bir hazinedir, gerçek bir kelime, tam bir lisan hazinesidir, bundan mahrum olmak ise bu büyük milletin mensupları için gerçekten millî mahrumiyettir.