Üçüncü Dünya Savaşı’na Doğru Hint-Pasifik Gelişmeleri
Sait Yılmaz 01 Ocak 1970
Asya’daki 51 devlet tarihin hiçbir döneminde Avrupa’da olduğu gibi bir birlik arayışında olmamış, ortak bir kültür yaratamamıştır. Asya’nın geçmişinde dünya düzeni, rakip devletler arasında bir dengeyi değil bir ‘hiyerarşi’yi yansıtırdı[1]. Çin, fetih değil, çevre ülkeleri dönüştürme (Osmoz) yoluyla genişlemiştir.
Japonya hariç Uzak Doğu halkları Çin haraç sistemi ve protokolünü kabul etmiş, pazarlarına erişebilmek için, ticaretlerini “haraç” olarak etiketlendirmişlerdi. Uluslararası düzeni babanın Çin olduğu ailevi bir hiyerarşi olarak gören Konfüçyüsçü kavrama saygı göstermişlerdi. Avrupa’nın tersine, Asya’da hemen her devlet kendi dinamizmi ile hareket eder. “Yükselişte” olduğuna inanır ama hak ettiği rolü dünyanın henüz teyit etmediği kanaatini taşır.
Atlantik merkezli bir küresel düzene sahne olan 20. Yüzyıl yerini, Hint-Pasifik merkezli gelişmelerin yaşandığı 21. Yüzyıl’a bırakmıştır. Küresel liderlik heveslerini erken hissettiren Pekin; son 20 yılda kapsayıcılık ve barışçıl yükseliş politikasından hızla uzaklaşıp, sistematik bir kamplaşma evresine girmiştir. Bu yönde, tıpkı tarihte olageldiği gibi çevresinde kendi liderliğinin kayıtsız kabulünü talep ederken, özellikle Tayvan ve Güney Çin Denizi’nde yaşanmakta olan egemenlik sorunlarında diğer ülkeleri muhatap bile almamaktadır. Ancak, Çin’in egemenlik iddiaları komşu ülkelerin ötesine taşmaktadır. Sınırlarının batısında oluşturduğu başta Doğu Türkistan olmak üzere tampon ülkeler üzerindeki iddiaları konusunda da oldukça hassas ve saldırgandır.
Çin’in Hindistan’dan da toprak talepleri vardır ve 1962 yılında ülkenin doğusunda önemli bir toprak parçasını işgal etmiştir. Çin ve Hindistan arasındaki düşmanlık, bölgesel dengeleri değiştirmiş, Rusya ile yakınlığına rağmen Yeni Delhi’nin Washington’a yakınlaşmasına neden olmuştur. Doğu Asya’da daha pek çok ciddi devletlerarası güvenlik sorunları vardır. Kuzey Kore, yaptığı nükleer testlerin Japonya ve ABD’yi hedef aldığını gizlemiyor. Ama en büyük tehlike yükselen Çin’in komşularına yönelik pek dostane olmayan ihtirasları. Çin ve Japonya, ulusal prestij konusu olan birkaç ada için savaşın eşiğinde bekliyor. Japonya’nın da son yıllarda milliyetçi politikalar ile diğer önemli bir askeri güç olma gayreti gözleniyor; deniz kuvvetlerini geliştirirken Çin ile sabır yarışına giriyor.
Sadece Japonya değil, Filipinler, Güney Kore ve Tayvan Amerika’nın koruması altında nükleer Çin’e karşı tetikte bekliyor. Güney Çin Denizi’ndeki “Kamışlı Bölge (Reed Bank)”, Çin ve Filipinler arasında ABD’nin de müdahil olabileceği birkaç çatışma bölgesinden biridir. Filipinler, 200 millik ekonomik bölgesi içindeki haklarını talep ederken, Çin ise Spratly ve çevresindeki 200 adacığın tamamen kendisine ait olduğunu iddia etmektedir. Çin, bu denizde Tayvan, Vietnam, Malezya, Brunei ve Filipinler ile benzer sorunlarını bire bir görüşerek çözmek isterken, ABD konuyu uluslararası alana taşımak istemektedir. Bütün bu fay hatları, Üçüncü Dünya Savaşı’nın aniden patlaması ve bir mayın zinciri şeklinde süratle yayılacağı anlamına gelmektedir.
Küresel vizyonu çerçevesinde, Çin ordusu Üçüncü Dünya Savaşı’na hazırlanmaktadır. Bu savaşın 2035 yılından olacağını öngören ve 2030 yılına kadar ordularını hazır etmeyi planlayan ABD ve müttefikleri şimdi erken bir takvime hazır olmak zorundalar. ABD istihbaratı, Çin devlet başkanı Şi Cinping’in komutanlarına 2027 yılına kadar Tayvan’ın işgaline hazır olmaları emrini verdiği ikazını yaptığını öğrendi[2]. Bu o tarihte Tayvan’ın azından işgal seçeneğinin masada olduğunu gösteriyor. ABD Savunma Bakanlığı ise önümüzdeki üç yıl için hazırlıklarını artırma kararı aldı ve sık sık savaş oyunları ile neler olacağı ve neler yapılacağı tekrar gözden geçirilirken, teknoloji arayışına hız verildi. Bu çalışmada, Üçüncü Dünya Savaşı hazırlıkları ve senaryolar ile Hint-Pasifik savaş alanı ile ilgili çözümler üzerinde duracağız.
[1] Henry Kissinger, World Order, Penguin Books, (2009), 19.
[2] Jim Mitre and Ylber Bajraktari, These techologies could defeat Taiwan: Analysis, RAND Corporation, (August 22, 2023).