Büyük sır
Mahir KAYNAK 22 Mayıs 2007
CHP ile DSP arasında beklenen seçim işbirliği nihayet gerçekleşti. Ancak arkasında bıraktığı sorular bu bütünleşmeden daha önemliydi ama bunların tartışılmasını bile beklemiyorum. Halkın aralarında hiçbir fark görmediği, bütünleşmesini beklediği bu iki kurum neden bu kadar birbirinden uzaktı? Onları farklı kılan şey neydi? Soruları, cevapsız kalmaya mahkum görünüyor.
Üstelik bu durumun tek örneği söz konusu iki partiden ibaret değildi. Herkesin aynı saydığı bir çok siyasi kurumun arasında aşılmaz duvarlar oluşmuştu ve karşıt sanılan partilerin arasında bir çok konuda yakınlaşmalar yaşanırken aynı kökten geldiği kabul edilen, benzer dünya görüşlerini paylaşan partiler genelde birbirine çok uzak duruyordu. Mesela kimse neden MHP ile BBP’nin birlikte hareket edebileceğini düşünmüyordu ama bunların başka ittifaklar içinde olabileceği konuşuluyordu. Geçmişte MHP ile RP’nin seçime ortak girmesini sağlayan yakınlığın temelinde ne vardı? Eski DYP ile ANAP’ın yan yana gelmesini engelleyen sebepler nasıl ortadan kalkmıştı? İnönü-Ecevit ihtilafının sebebi ideolojik farklılıktan mı ibaretti? Bu fark neydi?
Halk siyasi farklılıkları ideolojilerde görüyor; bunları sağcı, solcu, laik, İslamcı olarak ayırıyordu ama ülke yönetiminde bunlar önemini kaybediyor ve karşıt sayılan partiler veya siyasi akımlar yan yana gelebiliyordu.
*
Bir partinin ideolojisi onun politikaları hakkında bir fikir edinmenize imkan vermiyordu. Herkes AB’den, liberal ekonomiden, Batılı ittifaklardan yanaydı, Aramızdan mesela bir Sarkozy bile çıkmıyor ve üyelik sürecindeki ülkemizi karşı koyan bir tavır sergileyemiyordu. Herkesin desteklediği ve karşı çıktığı şeyler aynıydı ve tek fark görüntümüzün nasıl olacağıydı. En muhteşem mitingler yaşam biçimimiz üzerindeydi ve sloganların arasına yerleştirilen ‘Ne AB ne ABD, tam bağımsız Türkiye’ ifadesinin somut karşılığını kimse bilmiyordu. Yani böyle bir konumun nasıl mümkün olacağı, bunun gerçekleşmesinin yolunun ne olduğu hakkında tek söz bile söylenmiyor, buna yönelik bir projesi olan bir tek kişi bile bulunmuyordu. Siyaset, güzel söz söyleyen ve her fikri savunmayı bilen münazaracıların işi haline geldi.
Ülkemizdeki siyasetin sırrını çözmek için işin bir ucundan başlamak gerekiyor. Mesela CHP-DSP farklılaşmasını yumağın sadece bir ucu sayabilir ve analizimizi bütün benzer görünen ama aralarında aşılmaz duvarlar olan siyasi yapılara teşmil edebiliriz. Böyle bir yaklaşım bizi muhtemelen tüm siyasi tarihimizi yeniden yorumlamaya ve çok farklı bir anlayışa götürür. İlk varacağımız sonuç mücadelenin dünya görüşleri arasında olmadığı, sorunun ülkemizin dünya üzerindeki rolü ve konumu olduğudur.
Bu kolay bir iş değildir. Bugüne kadar içinde yaşadığımız, bedellerini ödediğimiz olayların sandığımızdan çok farklı nedenleri olduğunu öğrenmek ciddi bir hayal kırıklığına neden olabilir ama artık oyunun bir figüranı olmaktan kurtulur aktör konumuna geçebiliriz.