İstanbul’da doğdu. Timarlı sipahilerden Mustafa adlı bir süvari alay beyinin oğludur. Hazîne-i Hümâyun hizmetkârı olarak saraya girdi (1787). Kabiliyeti sayesinde kısa bir süre sonra Has Odaya alındı ve “hâcelik” rütbesiyle şehremini oldu (1803). Sarayda bulunduğu sırada III. Selim tarafından önemli olayları kronolojik olarak yazmakla görevlendirildi. Mayıs 1790 ortalarında Ramazan ayından başlayıp 1791 yılı başlarına kadar gelen yıllık tarzında bir eser kaleme aldı ve bu sebeple sarayda kendisine Vak’anüvîs-i Enderûn denildi. Hadîka-i Vekâyi adıyla bilinen eserin birçok yazması olup bir nüshası İstanbul Üniversitesi Kütüphanesindedir. Ahmed Cavid’in tarihe dair bazı yazılarını içeren iki ciltlik bir eseri daha vardır. Müntehabât-ı Câvid Bey veya Târîh-i Câvid Ahmed Bey adıyla bilinen bu eserin birinci cildi 1626-1774, ikinci cildi ise 1774-1782 yılları arasındaki olayları ihtiva eder. Ahmed Cavid, Osmanzâde Tâib’in Hadîkatül Vüzerâ’sına Dilâver Ağazâde Ömer Efendi tarafından yapılmış olan zeylin devamı olarak Verd-i Mutarrâ adıyla bir başka zeyil de kaleme almıştır.