Tebriz’in Fethi
06.09.1514 01 Ocak 1970
Çaldıran zaferinden sonra, Yavuz Sultan Selîm ordusu ile Tebriz’e girdi. Büyük Câmii’de kılınan ilk Cuma namazında hutbe sultan Selîm adına okundu. Selîm Han, Tebriz’de câmiler ve medreselerin îmârı ile uğraştı. Şehirdeki bütün âlimlere ve san’at sahibi olgun kimselere pek ziyâde alâka ve iltifat gösterdi. Sultan Selîm Han, 15 Eylül’de Tebriz’den ayrılarak Karabağ’a oradan Amasya’ya geldi. Kışı burada geçiren sultan, ilkbaharda tekrar İran seferine çıkacağı için top ve cephaneyi Şarkî Karahisar’da bırakmıştı. Ancak 1515 Şubat’ında Sultan’ı İran seferinden alıkoymak isteyen bâzı devlet adamları tarafından yeniçeri tekrar ayaklandırıldı. Ayaklanma sebebini araştıran Yavuz Selîm, sadrâzam Dukakinzâde Ahmed Paşa’nın bu olayda parmağı olduğunu görerek îdâm ettirdi ve bir müddet sadârete kimseyi tâyin etmedi.
Kışı Amasya’da geçiren Yavuz Sultan Selîm Han, askerin vaziyeti sebebiyle İran üzerine tekrar sefer yapılamıyacağını anladıktan sonra, doğu ve güney hududlarına âit bâzı yerleri ele geçirmedikçe emniyet sağlanamıyacağı için Kemah seferine çıktı ve kaleyi fethetti. Sultan’ın niyeti bütün Anadolu’yu düşmandan temizlemekti. İran seferi sırasında Dulkadiroğlu Alâüddevle’nin Şâh’a karşı harbe iştiraki istenmişti. O bunu kabul etmediği gibi kendisine bağlı bâzı aşiret reisleri de Osmanlı zahire kollarını vurmuştu. Ayrıca Alâüddevle, Safevîlere ve Mısır Memlûklülerine yardımda bulunuyordu. Hâlbuki Dulkadiroğlu Alâüddevle’nin ablası Yavuz Sultan Selîm’in babaannesi idi. Buna rağmen Alâüddevle, sultan Selîm’e karşı düşmanca hareketlerden geri durmadı. Sultan Selîm, Dulkadiroğlu’nun üzerine Şehsüvaroğlu Ali Bey’i gönderdi. Ali Bey, kısa zamanda Dülkadiroğullarına âid toprakları Osmanlı Devleti’ne kattı.
Safevî Devleti’nin batı sınırındaki şehir ve kalelerden en önemlisi Diyarbakır idi. Sultan Selîm, Diyarbakır’ın alınmasına karar verip, Osmanlı Devleti’ne gelmiş olan meşhur âlim İdris-i Bitlisî vasıtasıyla bu şehri sulh yoluyla almaya çalıştı ve bunda muvaffak oldu. Diğer taraftan yine İdrîs-i Bitlisînin yardımıyla Mardin de Osmanlı topraklarına katıldı. Sultan Selîm, aslen Diyarbakırlı olan Ahmed Bey’i vâli tâyin etti. İdrîs-i Bitlisî, bölgenin Ehl-i sünnet olan yerli beyleri ile görüşerek onları Osmanlı Devleti tarafına çekti. Böylelikle Urmiye, İtak, İmadiye, Siirt, Eğil, Hasankeyf, Palu, Bitlis, Hizran, Meyyâfârikîn, Cizre vesaire yirmi beş bölge beyi devlete itâat edip, eskisi gibi yerlerini idare etmek üzere berâtlar gönderildi.