« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

03 Eyl

2024

Bağdatlı Rûhî

1534 - 1604 01 Ocak 1970

Gerçek adı Osman olan Bağdatlı Ruhi’ye Bağdâdî nisbesi “Rûhî” mahlasıyla şiir yazan on kadar şairden ayırmak için sonradan verildi. Bağdat valisi olan paşalara kasideler sundu. Serâzat bir ruha sahip olan Rûhî askerî görevlerden ayrılınca diyar diyar dolaşarak meşrebine uygun ortamlar aradı, ancak hiçbir yerde yerleşemedi. Bu yıllarda şairlik yeteneği farklı tecrübe ve duyuşlarla gelişti, şiirinin konuları arasında sosyal hayat ve eleştiri önemli bir yere sahip oldu, tasavvuf alanında da ilerledi. Esrar Dede, Rûhî’nin Mevlevî olduğunu, seyahati sevdiğini, İstanbul’a giderek bir müddet Galata Mevlevîhânesi’nde kaldığını, daha sonra Konya’da Mevlânâ Türbesi’ni ziyaret edip Hicaz’a ve Şam’a gittiğini yazdı. Şiirlerinde, dolaştığı yerlerde karşılaştığı riyakâr insanlardan, rüşvet yolunu tutan kadılardan, mürüvvetsiz beylerden ve kendi talihinden sık sık şikâyette bulundu. 1602-1604 yılları arasında Şam kadısı olan Azmîzâde Mustafa Hâletî’nin himayesini kazandı. Rûhî kalenderane bir hayatı çeşitli zorluklar içinde geçirerek Şam’da vefat etti

Vahdet-i vücûd anlayışını benimseyen Rûhî tasavvufu şiirine bir malzeme olarak kullanan kalender, hoş edalı, derviş gönüllü bir şairdi. Divanındaki ifadelerine dayanarak onu Mevlevî, Bektaşî ve Hurûfî sayanlar olmuşsa da bir tarikata intisap ettiği bilinmez. Rûhî’ye göre asıl hüner hayatta “rengîn-edâ” sahibi olabilmekti. Bilhassa şiir ve şair hakkında gazellerinde sık sık tanımlamalar yaparken nazımda sözün kudretini ön planda tuttu. Ona göre kelimeler cansız birer varlık, sevgiyi anlatmak için en güçlü vasıta olan şiir bir sihir, şair ise bunlara can veren bir sihirbazdı. Nüktedan, gerçekten sanatkâr ve kudretli bir şair olan Rûhî bu özelliklerine mukabil şiirinde asla büyüklük taslamadı. Onun mısralarında samimilik, sadelik ve lirizm hâkimdi. Okuyucuya pürüzsüz, konuşma diline yakın bir ifadeyle meramını kolayca anlattı, özellikle toplumun aksayan yönlerini çok iyi teşhis etti, çağının kusurlarını, insanların mal mülk hırsını iğneleyici bir üslûpla ortaya koydu. Arapça ve Farsça’yı şiir yazabilecek derecede bilmesine rağmen dil ve anlatımda sadeliği tercih edip külfetli sözlerden kaçındı. İçtenlik ve lirizmin hâkim olduğu gazellerinde rindane bir üslûp vardı. Çoğunlukla aruz vezninin düz kalıplarını tercih etti ve bunları hatasız kullandı.

Halim Kaya

16 Ara 2024

Mustafa Çolak’ı birkaç yıl önce Samsun Türk Ocağı’nda dinlemiştim. O zaman Enver Paşa ile İttihat ve Terakki hakkında benim tarafımdan dikkat çeken bilgiler vermiş, dolayısıyla dikkatimi çekmişti.

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

16 Ara 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

28 Eki 2024

M. Metin KAPLAN

12 Eyl 2024

Nurullah KAPLAN

12 Eyl 2024

Hüdai KUŞ

22 Tem 2024

Orkun Özeller

03 Haz 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Ziyaret -> Toplam : 130,45 M - Bugn : 2925

ulkucudunya@ulkucudunya.com