Ertuğrul Gazi
01 Ocak 1970
Osmanlı’nın bağlı bulunduğu Türk boyu olan Kayı boyunun lideri Ertuğrul Gazi (ya da Ertuğrul Beğ), tarihin en uzun süre hükümdarlık yürütmüş hanedanı olan Osmanlı Hanedanının devlet yönetimine ilk adımı atışının vesilesi, ileride büyük bir cihan imparatorluğu haline gelecek olan Osmanoğlu Beyliğinin kurucusu Osman Gazi Bey’in babasıdır. Soyu, tarihi kaynakların ihtilafıyla iki farklı şekilde Oğuz Han’a ve oradan Hazreti Nûh Aleyhisselâm’a kadar götürülebilmektedir. Kimliği hakkındaki en somut veriyi o döneme ait olan ve üzerinde ‘’Osman b. Ertuğrul b. Gündüz Alp’’ ibaresi yazılı bulunan bir sikke oluşturmaktadır.
Sultan Tuğrul Bey ve Alparslan’ın emirleri maiyetinde evvela Ahlat’a gelmişler ve katılmış oldukları futuhât hareketleri yoluyla Anadolu’ya intikal etmişlerdir. Ahlat’ın Eyyûbîlerin eline geçmesinin ardından Mardin’e göç edip yerleşmişler ve bölgenin hâkimi olan Artukoğulları’na bağlanmışlardır. Moğolların yağması sebebiyle bu bölgeyi terk etmek zorunda kaldıklarında, Pasinler/Erzurum’a geçmişler, Gündüz Alp’in burada vefat etmesinin ardından boyun reisi Ertuğrul Gazi olmuştur.
Gündüz Alp’in vefatından sonra oğulları arasında Doğu’ya veya Batı’ya yönelmenin daha doğru olacağı konusunda bir görüş ayrılığı yaşanır. Ağabey Sungur Tegin’in Ahlat’a dönme isteğine karşılık Ertuğrul ve Dündar Batı’ya hareket etmeyi tercih ederler. Moğollarla yaptıkları savaşlarda Büyük Selçuklulara sağladıkları destekler, Büyük Selçuklu tarafından taltîf edilmelerine vesile olur ve hil’at giyerler, Karacadağ (Ankara) çevresi de kendilerine yurt tahsis edilir.
Karacadağ’dan sonraki durak, cihan imparatorluğuna giden yolun ilk durağı, Söğüt olur. Ertuğrul Gazi, I. Alâeddin Keykubat’a verdiği destekler vesilesiyle onun tarafından akıncı başılık vazifesiyle taltif edilir. Bu yakınlaşma, Ertuğrul Gazi’nin başında bulunduğu boya, Söğüt ve Domaniç’in kışlak-yaylak olarak kullanılmak üzere verilmesini beraberinde getirdi. Beyliğin Söğüt’te kurulması da bu şekilde söz konusu olmuştur.
Söğüt’e yerleşilmesinin ardından, Ertuğrul Gazi önderliğinde Bizans’a seferler düzenlenirken, Selçuklu Sultanı Aleaddin Keykubat’ın yanında aldığı beylerle şümullü bir seferi söz konusu olur ve Ertuğrul Gazi’nin kazanılan başarıda mühim bir etkisi olur. Sultanöyüğünde Nikaia İznik Teodoros Laskaris’e bağlı birliklerle gerçekleşen savaşın galibiyetle sonuçlanmasının ardından Eskişehir ve çevresi de Ertuğrul Gazi’nin hâkimiyetine verilir.
1243 yılında gerçekleşen Kösedağ muharebesi, Anadolu’da Moğol baskısının baş göstermesiyle sonuçlandı. Doğu’daki baskı, o bölgede bulunanların Anadolu’nun Batı’sına yani Bizans’ın hâkim bulunduğu bölgeye akın etmelerini zorunlu kıldı. Bizans tekfurlarının hâkimiyetinde olan bölgenin sınırında, Söğüt’e yerleşmiş bulunan uç boyu Ertuğrul Gazi’nin tebaası bulunuyordu.
Sürtüşme ve sürekli akınlardan vakit kazanabilmek için onlarla dostluk kurmaya çalışıldı. Bazı tekfurlar ile dostluk kurmak mümkün oldu; Kastamonu Uçbeyi Hüsameddin Çoban’ın oğullarıyla da dostane bir münasebet kuruldu. Akçakoca, Samsa Çavuş, Kara Tegin, Aykut Alp ve Konur Alp gibi tecrübeli uç beyleri de artık Ertuğrul Gazi’nin etrafında toplanmışlardı. Ertuğrul Gazi, dönemin Büyük Selçuklu Sultanı 3. Gıyaseddin Keyhüsrev‘e bağlılığını bildirdi.
1281-82 ya da 1288-89 ölüm tarihi olarak zikredilmekte, vefatında 90 yaşını aşmış bir halde bulunduğu kaydedilmektedir. Oğlu Osman Gazi tarafından mezar yeri türbe haline getirilmiştir. Bu türbe bugün, Bilecik İli, Söğüt ilçesinin 1km kadar doğusunda bulunmaktadır.
Cihan İmparatorluğunun temellerinin atılmasında mühim bir rol oynayan bu mübarek şahsiyet bugün dahi Cumhurbaşkanlığı düzeyinde resmî törenle, türbesi başında; cirit, güreş gibi milli oyun ve müsabakaların da düzenlenip yemeklerin verildiği, Kur’ân-ı Kerîm tilavetleri, dua ve zikirlerle her yıl vefatının sene-i devriyesinde hayırla ve minnetle yâd edilmektedir. Türbesi dünden bugüne, yurt içinden ve yurt dışından husûsî kimselerin ve yolu bölgeye düşen yolcuların ziyaretgâhıdır.