« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

22 May

2007

Müslümanların Büyük Hatâsı

Mehmet Şevket Eygi 22 Mayıs 2007

 BU memlekette çoğunluğu teşkil eden Müslüman kesim; en zeki, en istidatlı, en imkânlı, geleceği en parlak çocuklarını elli yıl boyunca öncelikle doktor ve mühendis olarak yetiştirdi.

Haddinden (gerekenden) fazla doktor ve mühendis yetiştirilirken hukuka, siyasî kültüre, iletişim ve medyaya ve diğer önemli sosyal kültür ve hizmet dallarına önem verilmedi.

Doktorluk ve mühendislik niçin tercih edildi?.. Çünkü bunlarda para vardı, rant vardı, bunlar parlak mesleklerdi.

Keşke son 50 yıl içinde şöyle binlerce hukukçu yetiştirilmiş olsaydı:

(1) Bir yandan hukuk fakültelerinde okuyacaklar, bir yandan değerli uzman ve üstadlardan paralel dersler alacaklardı.

(2) Yurtiçinde ve yabancı ülkelerde en az üç yabancı dili, ilmî araştırma yapacak seviyede öğreneceklerdi.

(3) Türkiye’deki tahsillerini bitirdikten sonra yurtdışında ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İsviçre’de diğer ülkelerde yüksek lisans, doktora çalışmaları yapacaklardı.

(4) Yabancı dillerde kitap ve makale yazabileceklerdi.

Bu birinci sınıf hukukçular, tahsillerini bitirip hayata atılınca üniversitelere, Adalet Bakanlığı’na, Yargı teşkilâtına girecekler ve hem gerçeğe hizmet edecekler, hem de Türkiye’ye...

Aynı şey medya-iletişim sahasında yapılmalıydı.

Sanat, mimarlık, şehircilik, dekorasyon konularında da böyle elemanlar yetiştirilmeliydi.

Ya Diyanet, ya dinî hizmetler...

Diyanet’e böyle bin kişi de yetmezdi. En az 10 bin kişi önce yerli ve yabancı İlahiyat Fakültelerinde okutulacak, bunlara mutlaka paralel eğitim de verilecek, sonra Batı dünyası üniversitelerinde doktora yaptırılacaktı... Böyle elemanlar yetiştirilmiş olsaydı dinî hizmet ve faaliyetler bugünkü seviyede olmayacaktı.

Tarih boyunca hiçbir ülke doktorlar ve mühendislerle idare edilmemiştir.

İyi, başarılı, âdil bir idarenin temeli HİKMET/BİLGELİKTİR. Müslümanlar, son elli yıl içinde yetiştirdikleri nesillere ne kadar hikmet verebilmişlerdir?

Son elli yıl içinde Müslüman kesim en fazla ilgi ve himmeti hâfızlık konusunda göstermiştir. Hâfızlık elbette çok şerefli bir ünvandır. Allah’ın Kelâmını başından sonuna kadar ezberlemiş olmak ne büyük bir mazhariyettir. Lakin sadece hâfız olanlarla bir şey yapamazsınız. Hafızlığın yanında ilim, irfan, ihtisas, mârifet de olması gerekir.

İslâm dini ile ona bağlı olan Müslümanlar arasında büyük bir seviye farkı, hattâ bir uçurum vardır. İslâm yücedir, Müslümanlar çok aşağıda kalmışlardır.

İslâm’ı temsil edebilmek, İslâm’a hizmet edebilmek için mutlaka şu üç sıfata bihakkın sahip VASIFLI hizmetkârlar yetiştirilmesi gerekir.

Birinci sıfat: İlim, kültür ve tahsil bakımından yüksek ve vasıflı olacak.

İkinci sıfat: Ahlak, karakter, fazilet bakımından çok yüksek, çok vasıflı, çok yeterli olacak.

Üçüncü sıfat: Her haliyle güzel olacak. Güzellikler sergileyecek, İslam’ı güzel gösterecek. Müslümanları güzel yapmak için çalışacak.

Bundan kırk küsur sene önce (1960’lı yıllarda) bir Hacı Bey ile sohbet ederken, o günün din mekteplerinin yetersiz olduğunu, bunların mutlaka geliştirilmesi gerektiğini söylemiştim. Bana cevaben: “Hiç yoktan iyidir” demişti. Aradan uzun yıllar geçti ve bugünkü günlere geldik.

Ziyaret -> Toplam : 125,24 M - Bugn : 129296

ulkucudunya@ulkucudunya.com