Benim derdim teğmenler
Ahmet Bican Ercilasun 01 Ocak 1970
Bu iktidardan nasıl olsa kurtuluruz, kurtulacağız da. Ama benim derdim teğmenler. Öyle anlaşılıyor ki bu iktidar, gidinceye kadar elinden geleni ardına koymayacak.
Teğmenler şöyle diyordu:
“Ant içeriz ki laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız. Ne mutlu Türk’üm diyene!”
Kara Harp Okulu birincisi Teğmen Ebru Eroğlu heyecanla söylüyor, 300’den fazla teğmen haykırarak tekrar ediyordu. Sonra da hep birden “Mustafa Kemal’in askerleriyiz.” diye haykırıyorlardı.
Allah’ım o ne muhteşem manzaraydı! Kılıçlar havada parlıyordu. Sanki tarihin derinliklerinden Mete ordusunun bir bölüğü dirilip gelmiş, yurt için, namus ve şeref için ant içiyordu. Onlar Mustafa Kemal’in askerleri ve Türk istikbalinin evlatları idi.
Bu görkemli manzara birilerini rahatsız etti. Laiklikten, Cumhuriyet ve Atatürk’ten rahatsız olanları rahatsız etti. Oysa teğmenlerimiz laiklik, demokrasi, cumhuriyet, ülkenin bütünlüğü, namus ve şeref, Atatürk kavramlarının bekçileri olduklarını haykırıyorlar, içimize su serpiyorlardı. Onlar 2.233 yıllık Türk ordusunun yenilmeyecek subayları idiler, geleceğimizin güvencesi idiler.
Erdoğan bir toplantıda şöyle dedi:
“Bu kılıçları kime çekiyorsunuz? Bunlarla ilgili olarak gerekli bütün araştırmaların hepsi yapılıyor ve oradaki birkaç tane kendini bilmez, bunlar da temizlenecek. Biz buralara durup dururken gelmedik. Bu otuz kişi olabilir, elli kişi olabilir. Kim olursa olsun bunların ordumuzun içinde bulunması mümkün değil, bunları temizleyeceğiz.”
AKP Genel Başkanı Erdoğan aynı zamanda Cumhurbaşkanı sıfatını da taşıyor. Onun “temizleyeceğiz” sözünden sonra yapılacak “araştırmaların” tarafsız ve âdil olabileceğine inanabilir miyiz?
Şöyle bir durumla karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisi AKP yerel seçimlerde ikinci parti durumuna düşmüştür. Son araştırmaların birçoğunda AKP’nin oyu % 30’un da altındadır. Hatta % 23’lere kadar düştüğünü gösteren anket çalışmaları vardır. Şimdi bu konumda olan bir partinin genel başkanı, aynı zamanda Cumhurbaşkanı da olduğu için genç teğmenlerin istikballeri tehlike altında.
İktidar, “aynı menzil”e gittiklerini itiraf ettikleri FETÖ ile iş birliği yaparak Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ordumuzu nasıl yıprattığını ve sonunda 15 Temmuz darbe girişimine yol açtığını unutmuş görünmektedir. Şimdi de genç subaylarımız üzerinden silahlı kuvvetlerimiz yıpratılmaya çalışılmaktadır.
Bir yandan teğmenlerin andından ve Atatürk’e bağlılığından rahatsız olmak bir yandan da yeni öğretim yılını “Çanakkale’den Gazze’ye Bağımsızlık Ruhu ve Vatan Savunması” dersiyle açarak Çanakkale savaşımızı ve şehitlerimizi Gazze ile bir tutmak… Soruyorum, iktidar hangi “menzil”e doğru yol almaktadır?
Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’e bağlılıklarını, kılıçlarını havaya kaldırarak samimiyetle ifade eden teğmenlerimizle ancak gurur duyulur. Oyu yüzde otuzların altına düşmüş bir siyasi parti liderinin talimatıyla, yargı üzerinde baskı kurularak yüzlerce gencin istikballeriyle oynanamaz. Türk milleti de böyle bir baskıyı asla kabul etmez.