Mehemmed Hüseyin Şehriyâr
02.01.1907 - 18.09.1988 01 Ocak 1970
İran Türklerinden olan Şehriyar, 1906’da Tebriz’de doğdu. Arapça ve Arap edebiyatı eğitiminin yanı sıra Fransızca’da öğrendi. Şehriyar, Tahran’da doktorluk eğitiminin son sınıfında aşık olur ve sevdiği kızın ardından Horasan’a gider ancak kıza İran sarayına yakın bir aileden talip çıkınca Şehriyar’ı Nişabur’a sürgüne gönderirler ve tıp fakültesini bitiremez. 1929 yılında ilk şiir kitabını yayımlar. 1935 yılında Tahran’a geri döner, babasının ölümünde bir süreliğine Tebriz’e gelse de uzun yıllar Tahran’da yaşamaya devem eder.
Yaşadığı bunalımlı bir dönemde annesi Tahran’a yanına geldi. Bu döneme değin şiirlerini Farsça yazan Şehriyar, annesinin yazdığı şiirlerini anlayamadığını söylemesi üzerine anadili olan Azerbaycan Türkçesi ile yazmaya başladı. 1950 yılında yazdığı “Heyder Baba’ya Salâm” adlı şiiri ile ünü yalnız İran’da artmakla kalmaz tüm Türk dünyasına yayıldı. Şiirine cevaben pek çok şiir yazıldı ve şiirin İran Türklüğünün kültür hayatındaki yeri büyük oldu. 1952 yılında annesinin vefat etmesi onu çok etkiledi. Yakınlarının teşviki ile Tebriz’e döner ve burada evlendi. “Heyder Baba’ya Salâm” şiirinin ikinci bölümü 1967’de Tebriz’deyken yayımlandı. 1973 yılında yeniden Tahran’a yerleşti. Doktor Cevad Heyet’in önderliğinde Farsça-Türkçe yayınlanan Varlık (Varlıq) dergisinde pek çok şiiri yayımlandı. Şiirleri ve fikirleri hakkında pek çok çalışma yapıldı, makaleler yayımlandı. Şehriyar, 18 Eylül 1988’de Tahran’da vefat etti, Tebriz’de Makberetüşşuarâ mezarlığına defnedildi.
Şehriyar
HEYDER BABA’YA SALÂM
Heyder Baba, ıldırımlar şakanda,
Seller, sular şakkıldayıb akanda
Kızlar ona saf bağlayıb bakanda,
Selam olsun şevkatize, elize,
Menim de bir adım gelsin dilize
Heyder Baba, kehliklerin uçanda,
Gol dibinden dovşan kalkıb, kaçanda,
Bahçaların çiçeklenib açanda,
Bizden de bir mümkün olsa, yâd ele,
Açılmayan ürekleri şâd ele.
Bayram yeli çardakları yıkanda,
Novruz gülü, kar çiçeği çıkanda,
Ağ bulutlar köyneklerin sıkanda,
Bizden de bir yâd eyleyen sağ olsun,
Derdlerimiz koy dikkelsin dağ olsun.
Heyder Baba, gün dalıvı dağlasın,
Üzün gülsün, bulakların ağlasın,
Uşaklarun bir deste gül bağlasın,
Yel gelende ver getirsin bu yana,
Belke menim yatmış bahtım oyana.
Heyder Baba, senin üzün ağ olsun,
Dört bir yanın bulak olsun, bağ olsun,
Bizden sora senin başın sağ olsun,
Dünya kazov-kader, ölüm-itimdi,
Dünya boyu oğulsuzdu, yetimdi.
Heyder Baba, yolum senden keç oldu,
Ömrüm keçdi, gelenmedim geç oldu,
Heç bilmedim gözellerin neç oldu,
Bilmezidim döngeler var, dönüm var,
İtginlik var, ayrılık var, ölüm var.
Heyder Baba, igit emek itirmez,
Ömür geçer efsus bere bitirmez,
Nâmerd olan ömrü başa yetirmez,
Biz de vallah unutmarık sizleri,
Görenmesek helâl edin bizleri
Heyder Baba, senin könlün şad olsun,
Dünya varken ağzın dolu dad olsun,
Senden keçen yakın olsun, yad olsun,
Deyne menim şâir oğlum Şehriyâr,
Bir ömürdür gam üstüne gam çalar…”
Mehemmed Hüseyin ŞEHRİYÂR