1 Mart Tezkeresi geçseydi neler olacaktı?
Hasan DEMİR 22 Mayıs 2007
Değerli gazeteci Uğur Yıldırım’ın “Misliyle Mukabele” kitabına kaynağını da göstererek aldığı bir belgeyi birlikte okuyalım ve görelim, ABD askeri Türkiye’ye yerleştiğinde neler yapıyormuş:
“Yıl 1966-Korgeneral Güventürk:
“Sayın Cumhurbaşkanım,
ABD Kürt Devleti için çalışıyor
Güya ABD’nin SSCB’ye karşı izleme ve dinleme yapacağı, böylece Türkiye’yi koruyacağı gerekçesiyle Diyarbakır’da kurulan Pirinçlik Üssü’nde aslında ne işler yapıldığını yetkili bir ağızdan dinleyelim. Merhum Korgeneral (E) Faruk Güventürk, 1965-67 yılları arasında Diyarbakır’daki 7. Kolordu’da görev yaparken tespitlerini üstlerine (şöyle) rapor etmişti:
“1965 senesi Ağustos’unda Diyarbakır Pirinçlik’deki Amerikalıların radar üs komutanlığına gittim. ABD komutan odasında gördüğüm manzara şu idi: Komutanın arkasında ABD Cumhurbaşkanı Jhonson’un resmi ve masanın yanında da Amerikan bayrağı olduğu gibi duvarda da üzerinde büyük harflerle Kürdistan/Ermenistan yazılı büyük bir harita asılmıştı. Derhal radar komutanı albaya şöyle dedim: Burası Türkiye Cumhuriyeti’dir. Madem ki müttefikiz, bizim Cumhurbaşkanı ve kurucumuz olan Atatürk’ün de resminin asılması, Amerikan bayrağının yanına bir de Türk bayrağının konulması gerekir. Bundan başka Türkiye’de ne Kürdistan, ne de Ermenistan yoktur. Kürtler tamamen öz vatandaşlarımızdır. Bu sebepten dolayı muzır bir maksat için asılmış olan bu haritayı tasvip etmediğimden size istediğim ziyareti iptal ediyorum.”
Gördüğü bu manzarayı, dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a 1966’da yazdığı bir raporla belirttiğini ifade eden Korgeneral Güventürk, bölgede yaptığı incelemelerde Amerikan hemşirelerin faaliyetlerine de dikkat çeker:
“Kolordu komutanlığına yeni geldiğim sırada, 2. Ordu emrinde 2 saat kaldıktan sonra kolordu emrine giren bir İngiliz tuğgeneralin komutasında olan karışık bir tugay, Diyarbakır bölgesine geldi. Bu tugayın içinde bulunan Amerikan subay ve personelini, ayrıca kolordu bölgesinde yayılmış bulunan gönüllü Amerikan hemşirelerini gizlice incelettim. Bunların hepsinin, tamamen görevleri haricinde olmak üzere halkla ilişki kurduklarını ve onlara Türkleri sevip sevmediklerini, durumlarından memnun olup olmadıklarını sorduklarını çeşitli kaynaklar vasıtasıyla tespit ettim. Bunlardan başka, balık avı ve dağ keçisi avı bahanesiyle çeşitli rütbelerde Amerikan generallerinin de o bölgeye geldiklerini, halkla konuştuklarını, hangi madenlerin bulunduğuna dair araştırma yaptıklarını, gezdikleri yerlerden numûne topladıklarını, Türk birliklerinin nerelere yerleştirildiklerini tahkik ettiklerini tespit ettim. Sayın Cumhurbaşkanım, edindiğim kanaat odur ki, müttefikimiz olan Amerika bize kendi çıkarının dışında hiçbir zaman dost değildir. Hiçbir zaman tatminkâr olmayan maddi yardımları ile bizi oyalamakta, fakat günün birinde sanayileşmiş, nüfusu artmış bir Türkiye’nin ister istemez Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin dışına çıkıp petrol sahalarında Ortadoğu Bölgesi’nde hakimiyet kuracağından endişe ettikleri için Güneydoğu Bölgesi’nde tampon olacak ve her zaman kolaylıkla sömürecekleri bir Kürt Devleti’nin kurulmasını arzu etmektedirler.”
Deniz Bölükbaşı’nın mimarı olduğu 1 Mart Tezkeresi Meclis’ten geçse ve yüz binin üzerinde Amerikan askeri Güneydoğu Anadolu’ya yerleşseydi 1966’da olanlardan daha beteri olacaktı. MHP saflarında siyasete atılan Deniz Bölükbaşı hem “Amerika Türkiye’yi sömürge gibi algılıyor” tesbitinde bulunuyor hem “Tezkere geçseydi çok iyi olacaktı. PKK ve Barzani bitecekti!” diyor.
Türk milletinin, kendini sömürge gibi algılayan bir devletin ordularını topraklarına davet etmesi, kendisini ısıra ısıra felç etmiş bir yılanı yatağına alması demek değil midir?