Ömer Lütfi Mete
1950 – 18.11.2009 01 Ocak 1970
Rize’nin İyidere ilçesinin Fıçıtaşı Mahallesinde doğdu. Ömer Lütfi Mete’nin ailesi geniş bir aile olan Meteler olarak bilinir. Annesi Huriye Hanım, Of ilçesindeki Sarallar ailesine mensuptur. Babası nüfus memuru olan Ali Mete’dir. Mete’nin ismini veren dedesi Hüseyin Efendi’nin imamlık yapması hasebiyle, Ömer Lütfi Mete de hususi bir din eğitimi aldı. İlk ve ortaokulu İyidere ilçesinde tamamlayan Mete, Rize Lisesi’nden mezun oldu. Muhtelif Kur’an-ı Kerim kurslarında da eğitim alan Mete, gençlik yıllarında Rize Ülkü Ocakları Reisliği görevinde bulundu. 1970'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne kayıt yaptırsa da bu okula uzun süre devam etmedi (Ceylan 2012:4). Annesinin ölümü ve bazı sosyolojik sebeplerden dolayı İktisat Fakültesi’ni bırakıp Rize’ye döndü. İkinci İstanbul macerasında 1974'te kayıt olduğu Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Enstitüsünde Türkçe Eğitimi tahsilini gerçekleştirdi. Mezun olduktan sonra Türkçe öğretmeni olarak, mezun olduğu liseye yani Rize Lisesine Türkçe öğretmeni olarak atandı. Öğretmenlik hayatı çok uzun sürmedi ve 1978'de istifa edip gazetede çalışmak üzere yeniden İstanbul’a gitti (Gök 2016:18). Türkiye Yazarlar Birliği üyesi olan Mete, 1987'de Ankara Belediyesi’nin sağladığı imkânlarla çıkarılan Belde isimli yerel gazetenin yayın yönetmenliğini yapmak için Ankara’ya gitti (Mete 2010:9). Ankara macerası da çok uzun sürmedi ve 1988’de yeniden İstanbul’a döndü. Bundan sonra İstanbul’da ikamet eden Mete, farklı basın yayın organlarında görevler aldı. 18 Kasım 2009'da kalp rahatsızlığı sebebiyle vefat etti.
Tahsil için gittiği İstanbul’da Sabah gazetesinden çalışarak yazın dünyasına adım attı. (Gök 2016:17) Onun yazı ve yayın kavramları ile olan ilişkisi, mizanpaj ve baskı, köşe yazarlığı, yayın yönetmenliği alanlarındaki çalışmaları ile başlar. Ortadoğu, Tercüman, Türkiye, Binyıl, Ayyıldız, Yeni Haber, Belde, Sabah ve Bugün gazeteleriyle Türk Edebiyatı, Yörünge, Boğaziçi ve Çağrışım dergilerinde muhtelif konularda yazılar kaleme aldı. 1978’den itibaren kesintilerle birlikte 1986 yılına kadar Tercüman gazetesinden çalıştı. Bu arada Türk Edebiyatı dergisinde de muhtelif konumlarda görev aldı. Köşe yazılarındaki tavizsiz tavrı, kalemini her daim savunduğu değerler uğruna oynatması ve bu yöndeki baskılara boyun eğmemesi sebebiyle pek çok gazetede çalışmak durumunda kalmıştır. Tercüman’dan ayrıldıktan sonra bir grup arkadaşı ile birlikte, yayın hayatı kısa süren Yeni Haber gazetesini çıkarır. (Gök 2016: 26) Ankara Belediyesi’nin destekleriyle çıkan Belde gazetesinde genel yayın yönetmeni olarak görev aldı. 1988’den sonra yeniden İstanbul dönüp Türkiye gazetesinin spor biriminde çalıştı. Bir müddet sonra mezkûr gazetenin Spor Editörlüğü görevinde bulundu. (Gök 2016: 18) Ağustos 1992’de birkaç arkadaşı ile Çağrışım isimli bir dergi çıkardı. Bir müddet sonra dergiyi tek başına çıkarmaya devam eden Mete, bu dönemde Çağrışım dergisini yazılarıyla ve mülakatlarıyla neredeyse tek başına yayıma hazırladı. 1990’lı yılların başında Ortadoğu gazetesinde yazıları çıkan Mete, TGRT kanalında haber programı yaptı. (Gök2016:27) Bir müddet sonra Yeni Şafak gazetesinde yazılar kaleme alan Mete, Hamas örgütünü eleştiren yazısı sebebiyle bu gazeteden de ayrıldı. 2000 yılına kadar Yeni Binyıl ve Yeni Sayfa gibi gazetelerde yazılar kaleme alan Mete, 2000’den itibaren Sabah gazetesinde köşe yazarlığı yapmaya başladı.. (Gök2016:28) Bekir Sıddık Soysal tarafından Aile Araştırma Kurumu için hazırlanan eğitim uygulamaları dâhilinde radyo tiyatrosu tarzında drama oyunları kaleme aldı. (Soysal2010) Televizyonda yayımlanan tartışma ve fikir programlarına da sıklıkla katılan Mete, yazdığı senaryolarla sinema dünyasına da adım atmış olur. Ömer Lütfi Mete’nin sanat ve edebiyat telakkisini İslâm dininden ve bu bağlamda benliğiyle hemhal ettiği iman olgusundan bağımsız düşünülemez.
Ömer Lütfi Mete’nin altı romanı, iki hikâye kitabı, bir şiir kitabı ve çoğu siyasal konulu olmak üzere on bir deneme kitabı vardır. Çığlığın Adı Çığlık adlı romanında 12 Eylül darbesinden sonra cezaevlerinde yaşanan hayatlar temel izlek olarak karşımıza çıkar. Anlatılarında karşımıza çıkan geleneksel dinamikler, karaktere odaklanan olay örgülerini var eder. Cemiyete dair benliğinde hissettiği kaygılar, onun eserlerinin doğuşunda etkin rol oynayan dinamikler arasındadır. Gerek senaryo, gerek edebî metinlerinde insanı odağına olan ve bu odak noktasından hareketle var edilen değerlerle bezenen olay örgüleri mevcuttur. Bu değerlerin önde gelenleri sevgi, iyilik ve kendini bilmektir. Tezli metin hususiyetlerine yaklaşan fakat bu yöndeki kaygıyla sığlaşma tehlikesinden sıyrılan metinler kaleme almıştır. Günlük hayatında sergilediği kibarlık, nezaket ve doğruluk ilkeleri, onun metinlerinde de netlik kazanır. Onun kaleme aldığı metinlerin olay örgülerini inşa eden ülkü değerler ve karşıt güçler (Korkmaz 2015), iyilerin ve kötülerin çarpışmalarına sahne olur. İslâm dinini belirli bir istikrar ve olması gerektiği gibi yaşaması ve tasavvufî bir hayatı benimsemiş olması, onun eserlerinde de kendini gösterir. Onun ortaya koyduğu metinlerde dil açısından da Türkçe’nin iyi seviyede kullanıldığı durumu dikkatleri çeker. Kendine özgün bir üsluba sahip olan Mete’nin dili de sarihtir. Şiirlerinde tasavvufî derinlikte görünüm kazanan aşk, dinî mistitizm ve kültürel değerlerin varlığı dikkat çeken temalardandır. Serbest şiir olarak niteleyebileceğimiz bu şiirlerde, millî romantik duyuş da kendini gösterir.
Yazdığı senaryo metinlerindeki akıcı olay örgüsü, kıvrak zekâ ürünü sahneler ve cezbediciliği muhafaza eden gizem unsuru kavramına dikkat edilmesi ön plana çıkan hususiyetlerdir. Ömer Lütfi Mete’nin kaleme aldığı senaryolar sineme filmi ve televizyon dizisi olarak ekranlarda yer alır. Mete’nin senaryolarını kaleme aldığı en bilinen televizyon dizileri şöyledir: Ölümünün 50. Yılında Mehmet Akif Ersoy, Evlere Şenlik, Ortaklar, Bizim Ev, Ayrı Dünyalar, Kurt Kapanı, Deli Yürek, Hayat Bağları, Avcı, Rabia, Bir Yıldız Tutuldu, Ekmek Teknesi, Kurtlar Vadisi, Kurtlar Vadisi Pusu, Kayıt Dışı, Son Yaprak, Yolun Sonu, Eşref Saati. En bilinen Sinema filmleri ise şunlardır: Küçük ve Sonsuz Yürek, Çizme, Köstekli Saat, Veysel Karani, Ahmet Bedevi, Gülün Bittiği Yer, Bizim Yunus, Kurtlar Vadisi Irak, The İmam, Kardelen.
Sinema ve televizyon dizlerindeki kurgularda da insanı odağına alan Mete, özellikle dizi senaryolarında Türk ailesini ve ailenin bireye aktardığı kültürel değerleri ön plana çıkararak işler. Sosyo-politik hususiyetleri devrin hakikatleri bağlamında eserlerine taşıyan Mete, birçok yardımcısı olan ve ülkü değerleri benliğinde barından karakter yaratmada oldukça başarılıdır. Bunların en bilinenleri Deli Yürek’teki Yusuf Miroğlu ve Kurtlar Vadisi serisindeki Polat Alemdar’dır. Bu iki karakterin mücadele ettiği karşıt güçlerin hemen hepsi kötülükleri sahiplenen tiplerdir. Devlete bağlılık esasında konumlanan bu karakterler, geleneksel alp tipinin özelliklerini şimdinin sosyolojik gerçekliğine taşır. Edebiyat eserlerinden görülen karakter sentezli olay örgüsü mantığı, senaryolarda da genel anlamda kendini gösterir.
Dinçer Atay