Ya Trump, ‘Dost’ Değil de Düşman Olsaydı!
Prof. Dr. Celalettin Yavuz 01 Ocak 1970
47. ABD Başkanı seçilen Trump’ın Türkiye’de anlaşılamaz derecede hayranı olduğu görülünce bu konu ele alındı. Trump seçildikten sonra ilk tebrik edenler arasında, Kırgızistan’daki Türk Devletleri Zirvesi’nde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan vardı. Kutlama mesajındaki “Dostum Trump” ifadesi ile, Türkiye’de Trump ve Erdoğan’ın çok yakın dost olduğunu ileri süren çok sayıda Trump hayranı olduğu anlaşıldı. Bu Trump hayranları, Trump-Erdoğan yakınlığının ABD-Türkiye, hatta ABD-AB ilişkilerini bile iyileştirilebileceğini ileri sürüyorlar.
Yaptıklarını “unuttuğumuzu” var sayarsak, Trump hayranları haklı olarak görülebilir. Trump, ilk başkanlık dönemini Ocak 2021’de tamamladığında bıraktığı ABD-Türkiye ilişkileri dosyasını 4 yıl sonra tekrar açtığında, biri dışında neredeyse aynı sorunların varlığını görecektir. Biden’ın Ermeni meselesini “soykırım” olarak tanıması, sadece bu konuda Trump’ı rahatlattı.
Mevcut Başkan Biden’ın bir kez bile Erdoğan’ı Beyaz Saray’da kabul etmediğini, oysa Trump’ın iki kez Beyaz Saray’da görüştüğü anlatılıyor. Ama dost Trump Türkiye’de ve Külliye’de ağırlanamadı. Devletler arasında mütekabiliyet esas ise, hele de Trump, Erdoğan’ın dostu ise Türkiye’ye en azından bir kez gelemez miydi? Gelmedi, gelemedi… Çünkü Trump, Erdoğan’ın dostu olsa bile adeta aziz milletimizin ve devletimizin “düşmanı” gibiydi. Nasıl mı?
Trump’ın Türk ve Türkiye Karşıtlığının Satır Başları
İlk kez Beyaz Saray’da Mayıs 2017’de Erdoğan’ı ağırlayan Trump, bir yıl sonra FETÖ davası zanlısı Rahip Brunson’ın ilk duruşması öncesi Erdoğan’ı telefonla aramış, duruşma sonrası tutukluluk hali sürünce Türkiye’nin ABD’ye ihraç ettiği 1-2 kalem ürünün gümrük vergisini yükselterek TL’nin yabancı kurlar karşısında %65-75 oranında değer kaybetmesiyle ekonomiye büyük bir darbe vermişti. Her nedense rahip, kısa süre sonraki ikinci duruşmada beraat etti…
Türkiye, yakın/orta hava/füze savunması için satın almak istediği Patriot sistemine ABD Kongresi onay vermeyince, biraz da “denge politikası” edasıyla Rusya’dan S-400 silah sistemi satın aldı. Bunun üzerine 2019’da ABD tarafından, ortağı olduğu F-35 uçak projesinden çıkartıldı, 1.5 milyarlık ödemenin üzerine yatıldı, eğitimleri dahi yapılan ilk uçaklar alınamadı.
İlginizi çekebilir! Savunma Sanayimizin Yol Başçısı: Nuri Killigil
FETÖ darbe girişimi sonrası Obama dönemindeki gibi Trump yönetiminden de klasörler dolusu deliller ABD’ye teslim edilmiş ama “Dostum Trump”, tüm bu istekleri kulak arkası etmişti.
Trump’ın Dışişleri Bakanı Pompeo’nun Eylül 2020’de Güney Kıbrıs’ı ziyareti sırasında “Kıbrıs Kara, Açık Deniz ve Liman Güvenliği Merkezi” kurulması için uzlaşma sağlandı. Anlamı ABD açısından Kıbrıs’ta yeni bir ileri üs demekti. Aslında o dönemde Türkiye-Yunanistan arasında Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanları sorununda ABD tarafını belli etmişti. Devamında Biden yönetimi sırasında, 35 yıl dondurulan, Güney Kıbrıs’a silah satışına da onay verildi.
Türkiye’nin, sınır güvenliği ve iç istikrarı için Suriye’nin kuzeyine harekât yapacağı duyulunca
2019 yılında Trump’ın Erdoğan’ı ve onun nezdinde Türk devletini rencide eden “Türk ekonomisini mahvederim!” şeklinde tehdit içerikli mektubu bazı “kelaynak kuşları”nca unutulmadı. Bu konuda Trump hayranları, “ABD müesses nizamı Trump’ı rahat bırakmadılar!” diyerek bahane buluyorlar. ABD müesses nizamında “tek adam”lığa geçit yoktur. Bu sebeple Başkan’ın emriyle ABD Merkez Bankası (FED)’nın başkanı süresi dolmadan değiştirilemez. Faiz, piyasa koşullarında uygulanır, bu sebeple de enflasyonla vatandaşlar ezdirilmez!
Trump’ın Ukrayna’da savaşı durduracağı, İsrail’e “Dur!” diyeceğini iddia eden, “Trump sever” Türklerce, Trump’ın bir zamanlar Filistin’i hiçe sayan “Kudüs’ün başkent olması”na ve Golan Tepeleri’nin İsrail’e ait olduğu tezini kabullendiğini de çok çabuk unutulmuş.
PKK terör örgütünün Suriye uzantısı YPG’nin devletleşme sürecine “dost” Trump döneminde Türkiye’ye rağmen alabildiğince eğitim, silah, maddi ve siyasi destek verilmesi de unutulmuş.
Sonuç olarak, milletimize/devletimize hakaret edip ekonomik kayıplar verdiren kişinin Erdoğan’ın telefonlarına cevap veriyor diye dost olduğu söylenebilir mi? Ülke liderleri arsındaki yüzeysel “dostluğa” değil, karşılıklı çıkarların esas olduğu gerçek dünyayı hatırlayıp, Trump’ın ekibinde Türkiye karşıtlığı, İsrail yanlısı olanların varlığını da unutmayalım!