‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
Murat Ağırel 01 Ocak 1970
Kar leoparı Nasuh Mahruki...
Eski Sovyetler bölgesinde 7 bin metreden yüksek beş dağa tırmandığı için aldı bu unvanı. Türkiye ise özellikle deprem felaketinde enkaz altındakilere yardım eden kurucusu olduğu AKUT ile birlikte tanıdı Nasuh’u.
Arkadaşım olduğu için söylüyorum. Büyük bir yurtsever ve Atatürk Devrimlerinin sahiplenicisidir. İnatçıdır. Herkes oturduğu yerden ahkâm keserken ülkesinin iyi yönetilmediğini düşündüğü için siyasete de soyundu. Duygularını, düşüncelerini çarpıtmadan olduğu gibi takipçilerine sevenlerine aktardı.
Son olayda ise Yüksek Seçim Kurulu (YSK), yurtdışında yaşayan seçmenlerimizin elektronik oy kullanılması için bir çalışma yaptı ve kamuoyuna açıkladı. Nasuh da bunun üzerine endişelerini dile getiren bir paylaşım yaptı.
Önce evine sivil 7-8 kişi geldi. Kimdi, neden geldiler bilinmiyor. Nasuh sosyal medya hesabından duyurdu. Dışarıda arkadaşları ile yemekte olduğu için gelen kişiler amacına ulaşamamış. Sonrasında Nasuh hakkında soruşturma yapıldığını öğrenmiş ve avukatı ile birlikte ifade vermeye gitmiş.
Soruşturmaya konu olan ise YSK’yi eleştirdiği paylaşımı.
Savcılık ifadesinden sonra benim hakkımda da tutuklama kararı veren sulh ceza mahkemesine sevk edildi ve tutuklandı.
Gerekçe ne peki?
“Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma ve kamu kurumlarını aşağılama.”
Yeni moda kanunumuz bu.
Nasuh YSK’yi eleştirdiği ve duyduğu endişeyi dile getirdiği paylaşımı nedeni tutuklandı. Hem de üst sınırdan ceza alsa dahi yatarı olmayan bir suçlamadan tutuklandı.
Tutuklanma gerekçesi olarak kaçma şüphesi, delilleri karartma şüphesi, atılı suçun vasıf ve mahiyeti neden olarak gösterilmiş.
Nasuh, iki yüz yıldan beri İstanbul’da yaşayan Mahruki ailesinden geliyor. Osmanlı döneminde Sultan II. Mahmut’a hizmet etmiş Kaptanı Derya Nasuhzade Ali Paşa’nın 5. kuşak torunudur. Yarım asırdan fazladır aynı adreste ikamet ediyor. Ne kaçması?
Delil denen sosyal medya paylaşımı. Zaten bunun üzerine dava açıldı. Silinmesi de söz konusu değil.
Kurt kuzuyu yemeye karar verdiyse gerisi boş.
YSK’ye güvenmemek suç mu? Bu YSK değil mi aynı zarf içinde verilen 4 oyun 3’ünü kabul edip birini kabul etmeyen? Bu YSK değil mi seçim devam ederken mühürsüz oyları geçerli sayan? Halkı tatmin edici bir açıklama yapıldı mı? Hayır. Yapılan eleştiriler, yorumlar YSK’yi yıpratmak için değil aksine yıpratmaya çalışanların önüne geçmek ve konuyu aydınlatmak için açıklama yapılmasını sağlamak değil midir?
İşte çıkarılan kanun ile uygulamada yaşanan adaletsizlikler nedeni ile muhalefet devamlı ses yükseltiyor. Kanunun çıkarılma amacında ne yazıyor?
“Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikıyla, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Fail, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi halinde, birinci fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.”
Yani, kanunda “kamu barışını bozmaya” elverişli olması aranarak bu suçun somut tehlike suçu olduğu vurgulanmış. Yetmemiş bu fiillerin kişilerin bireysel kanaatlerini açıklama veya haber verme haklarıyla karıştırılmaması için, halk arasında endişe, korku veya panik yaratma saikıyla gerçekleştirilmesi ilave bir unsur olarak aranmış.
Ancak bu kanun amacından çıkarılıp yargı mensupları tarafından “muhalefet” susturucu olarak kullanılmaya çalışılıyor.
Bugün öğreniyoruz ki İsmail Saymaz ve Fatih Altaylı için de aynı gerekçeler için soruşturma açılmış.
Sebep ne? Timur Soykan havaalanı VIP’den gümrük eski bakan yardımcısı ve danışmanın adının karıştığı bir altın kaçakçılığı olayını ortaya çıkardı. Üstüne de “Aktif görevde vekiller var” demişti. Akabinde MHP’den üç vekilin istifası istendiği haberi MHP genel başkan yardımcısı tarafından açıklandı. Doğal olarak “neden” sorusunun cevabını aradı gazeteciler. İddialar dile getirildi.
İsmail Saymaz, “Ben böyle bir iddiada bulunmadım” dedi ama bulunsa dahi bunun neresi suç?
Nasuh Mahruki, İsmail Saymaz, Fatih Altaylı, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Timur Soykan, Murat Ağırel bu liste uzayıp gidecek.
Dezenformasyon yasasına neden karşı çıkılması gerektiğinin canlı kanlı örneğini iliklerimize kadar yaşıyoruz.
Burada asıl yargılanan sizlersiniz, sizin haber alma hakkınız. İstiyorlar ki bu soruşturmalarla eleştirmeyi bırakalım tekerlerine çomak sokmayalım.
Nasuh Mahruki üzerinden de bunu yapmak istiyorlar. Onun yargılanması elbette tutuksuz şekilde de yapılabilir. Nasuh Mahruki bir an önce serbest bırakılmalıdır.