Bir iletişim aracı olarak Orhun Kitabeleri: Tunyukuk Abidesi
Ahmet Kanbur 01 Ocak 1970
Birinci taş
Batı cephesi:
Tunyukuk Abidesi’nin birinci taş batı cephesindeki birinci, ikinci ve üçüncü satırları basın bülteni ile ayrıntıdan kaçınma, kısalık, açıklık, netlik ve güncellik bakımlarından benzerlik göstermektedir;
“Bilge Tonyukuk ben kendim Çin ilinde kılındım. Türk milleti Çine tâbi idi. Türk milleti hanını bulmayıp Çinden ayrıldı, hanlandı. Hanını bırakıp Çine tekrar teslim oldu. Tanrı şöyle demiştir: Han verdim, hanını bırakıp teslim oldun. Teslim olduğun için Tanrı öldürmüştür. Türk milleti öldü, mahvoldu, yok oldu. Türk Sir milletinin yerinde boy kalmadı.” (Ergin 2003: 65)
Basın bültenleri kişi ya da kuruluşlar tarafından hedef kitleye yönelik oluşturulan bildiri metinlerdir. Kuruluşlar tarafından açıklanan basın bültenlerinde, açıklamayı kuruluşun bir temsilcisi gerçekleştirir. Metinde kuruluşu temsilen açıklamayı yapan Tunyukuk’dur. Ayrıntılardan uzak, mesaj kısa ve net şekilde aktarılmıştır. Basın bülteni güncel olmalıdır. Yazıldığı dönem içinde düşünüldüğünde kitabeler güncel metinlerdir. Basın bülteni aynı zamanda haber niteliğindedir. “Türk Milleti Çine tabi idi, Hanını bırakıp Çine tekrar teslim oldu ve Türk milleti öldü” cümleleri ile okuyanlara yaşananlar hakkında haber verme amacı taşımaktadır.
Tunyukuk Abidesi’nin birinci taş batı cephesinde yer alan dördüncü, beşinci, altıncı ve yedinci satırlarda ise daha çok şahsî beyanat ile ilgili benzerlikler bulunmaktadır;
“Ormanda taşta kalmış olanı toplanıp yedi yüz oldu. İki kısmı atlı idi, bir kısmı yaya idi. Yedi yüz kişiyi sevk eden büyükleri şad idi. Katıl dedi. Katılanı ben idim. Bilge Tonyukuk. Kağan mı kılayım, dedim. Düşündüm. Zayıf boğa ve semiz boğa arkada tekme atsa; semiz boğa, zayıf boğa olduğu bilinmezmiş derler diyip, öyle düşündüm. Ondan sonra Tanrı bilgi verdiği için kendim bizzat kağan kıldım. Bilge Tonyukuk Boyla Baga Tarkan ile beraber İltiriş Kağan olunca güneyde Çini, doğuda Kıtayı, kuzeyde Oğuzu pek çok öldürdü. Bilicisi, yardımcısı bizzat bendim. Çogayın kuzey yamaçları ile Kara Kumda oturuyorduk.” (Ergin 2003: 65-67)
M.S. 646 ile 726 yılları arasında yaşayan Tunyukuk dört Göktürk hakanının vezirliğini yapmış ve önemli savaşlarda komutan olarak görev almıştır. Kazandığı bu deneyimlerden bahsettiği ve yaşanan olaylardan ders alınması gerektiğini anlattığı bu sözleri; bildirmek, söylemek, ifade etmek, açıklamak ve özgünlük bakımından şahsî beyanat ile benzerlik göstermektedir. “Bilge Tonyukuk Boyla Baga Tarkan ile beraber İlteriş Kağan olunca güneyde Çini, doğuda Kıtayı, kuzeyde Oğuzu pek çok öldürdü” diyerek yaptığı savaşlar hakkında bilgi vermektedir.
Güney cephesi:
Tunyukuk Abidesi’nin güney cephesi, anlatılanlar bakımından doğu cephesine göre farklılıklar göstermektedir. Doğu cephesinde daha çok basın bülteni ve şahsî beyanata örnek teşkil edecek cümleler yer alırken, güney cephesinde olaylar haber metni ve benzeri şekilde karşımıza çıkmaktadır.
Tunyukuk Abidesi’nin birinci taş güney cephesinde yer alan birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü satırlarda anlatım bakımından haber çeşitleri ile benzerlikler bulunmaktadır;
“Geyik yiyerek, tavşan yiyerek oturuyorduk. Milletin boğazı tok idi. Düşmanımız etrafta ocak gibi idi, biz ateş idik. Öylece oturur iken Oğuzdan casus geldi. Casusun sözü şöyle: Dokuz Oğuz milletinin üzerine kağan oturdu der. Çine doğru Ku’yu generali göndermiş. Kıtaya doğru Tongra Esimi göndermiş, sözü Şöyle göndermiş: Azıcık Türk milleti yürüyormuş; kağanı cesur imiş; müşaviri bilici imiş; o iki kişi var olursa seni, Çini öldürecek derim; doğuda Kıtayı öldürecek derim; beni, Oğuzu da öldürecek derim; Çin, güney taraftan hücum et; ben kuzey taraftan hücum edeyim; Türk Sir milleti, yerinde hiç yürümesin; mümkünse hep yok edelim.” (Ergin 2003: 67)
sözlerinde haber yazma tekniklerinden ters piramit tekniğine benzer bir anlatım vardır. Ters piramit tekniğinde anlatım, hedef kitlenin ilgisine göre en önemliden daha az önemliye doğru ilerlemektedir. “Öylece oturur iken Oğuzdan casus geldi” ve “Casusun sözü şöyle:” ifadeleri ile olayın en önemli kısmı verilmiş ve daha sonra konu genel hatları ile anlatılmıştır.
Tunyukuk Abidesi’nin birinci taş güney cephesindeki beşinci, altıncı, yedinci, sekizinci, dokuzuncu ve onuncu satırlarında da yine anlatım bakımından haber örnekleri ile benzerlikler gösteren cümleler bulunmaktadır;
“O sözü işitip gece uyuyacağım gelmedi, gündüz oturacağım gelmedi. Ondan sonra kağanıma arz ettim. Şöyle arz ettim: Çin, Oğuz, Kıtay bu üçü birleşirse kala kalacağız. Kendi içi dıştan tutulmuş gibiyiz. Yufka olanın delinmesi kolay imiş, ince olanı kırmak kolay. Yufka olanın delinmesi kolay imiş, ince olanı kırmak kolay. Yufka kalın olsa delinmesi zor imiş. İnce yoğun olsa kırmak zor imiş. Doğuda Kıtaydan, güneyde Çinden, batıda batılılardan, kuzeyde Oğuzdan iki üç bin askerimiz, geleceğimiz var mı acaba? Böyle arz ettim.
Kağanım benim kendimin Bilge Tonyukukun arz ettiği maruzatımı işiti verdi. Gönlünce sevk et dedi. Kök Öngü çiğneyerek Ötüken ormanına doğru sevk ettim. İnek, yük hayvanı ile Toglada Oğuz geldi. Askeri üç bin imiş. Biz iki bin idik. Savaştık, Tanrı lûtfetti, dağıttık. Nehire düştü. Dağıttığımız, yalda yine öldü hep. Ondan sonra Oğuz tamamiyle geldi.
Türk milletini Ötüken yerine, ben kendim Bilge Tonyukuk Ötüken yerine konmuş diye işitip güneydeki milleti, batıdaki, kuzeydeki, doğudaki millet geldi.” (Ergin 2003: 69)
Son iki paragraftaki metinlerde ifade ve takdim bakımından haber ve haber dili ile benzerlikler göze çarpmaktadır.
Bu bölümde çağdaş haber tekniği olarak ifade edilen “5N1K” (ne, nerede, ne zaman, neden, nasıl ve kim) kuralı her yönüyle yer almaktadır. “Ondan sonra kağanıma arz ettim. Şöyle arz ettim. Çin, Oğuz, Kıtay bu üçü birleşirse kala kalacağız. Ötüken ormanına doğru sevk ettim. Gönlünce sevk et dedi. Kök Öngü çiğneyerek Ötüken ormanına doğru sevk ettim.” sözleri ile 5N1K tekniğine benzer bir anlatım ortaya konulmuştur.
Doğu Cephesi:
Doğu cephesinde ise Tunyukuk’un kendi sözlerini devam ettirdiği ve kendi yaptığı işleri bir basın bülteni şekilde sunduğu görülmektedir. Günümüzde farklı adlarla gerçekleştirilse de geçmiş dönemlerde devlet yöneticilerinin “ulusa sesleniş” adıyla ifade ettikleri, yaptıkları ya da yapmayı düşündükleri işlerle ilgili beyanatlarına benzer amaçla Tunyukuk da yaptığı ya da yapmayı düşündüğü işleri beyan etmiştir.
Tunyukuk Abidesi’nin birinci taş doğu cephesindeki birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı ve yedinci satırlarında beyanat örnekleri ile ilgili benzerlikler bulunmaktadır;
“İki bin idik. İki ordumuz oldu. Türk milleti kılınalı. Türk kağanı oturalı Şantung şehrine, denize ulaşmış olan yok imiş. Kağanıma arz edip ordu gönderdim. Şantung şehrine, denize ulaştırdım. Yirmi üç şehir zapt etti. Uykusunu burada terk edip, yurtta yatıp kalırdı. Çin kağanı düşmanımız idi. On Ok kağanı düşmanımız idi. Fazla olarak Kırgızın kuvvetli kağanı düşmanımız oldu. O üç kağan akıl akıla verip Altun ormanı üstünde buluşalım demiş. Şöyle akıl akıla vermişler: Doğuda Türk kağanına karşı ordu sevk edelim. Ona karşı ordu sevk etmezsek, ne zaman bir şey olsa o bizi kağanı kahraman imiş, müşaviri bilici imiş ne zaman bir şey olsa öldürecektir. Her üçümüz buluşup ordu sevk edelim, tamamiyle yok edelim demiş. Türgiş kağanı şöyle demiş: Benim milletim ordadır demiş. Türk milleti yine karışıklık içindedir demiş. Oğuzu yine sıkıntıdadır demiş. Bu sözü işitip gece yine uyuyacağım gelmiyordu, gündüz yine oturacağım gelmiyordu. O zaman düşündüm. İlk olarak Kırgıza ordu sevk etsek iyi olur dedim. Kögmenin yolu bir imiş. Kapanmış diye işitip, bu yol ile yürürsek uygun olmayacak dedim. Kılavuz aradım. Çöllü Az kavminden bir er buldum. İşittim: Az ülkesinin yolu Anı boyunca … imiş, bir at yolu imiş, onunla gitmiş. Ona söyleyip, bir atlı gitmiş diye o yolla yürürsek mümkün olacak dedim. Düşündüm, kağanıma.” (Ergin 2003: 71-73)
sözleriyle bildirmek, söylemek, ifade etmek, açıklamak ve kişiye ya da kuruma özgü olmak bakımından beyanat ile benzerlik göstermektedir. Açıklamayı yapan Tunyukuk’tur ve kurumsal kimliği temsilen açıklamayı yapmıştır.
Kuzey cephesi:
Tunyukuk, doğu cephesinin devamında olduğu gibi kuzey cephesinde de şahsi beyanat ve basın bülteni örneklerini sunmuştur.
Tunyukuk Abidesi’nin birinci taş kuzey cephesinde yer alan üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı satırlarında bildirmek, söylemek, ifade etmek, açıklamak ve kişiye ya da kuruma özgü olmak bakımından basın bülteni ile benzerlik göze çarpmaktadır;
“Gündüz de gece de dörtnala koşturup gittik. Kırgızı uykuda bastık. Uykusunu mızrak ile açtık. Hanı, ordusu toplanmış. Savaştık, mızrakladık. Hanını öldürdük. Kağana Kırgız kavmi teslim oldu, baş eğdi. Geri döndük, Kögmen ormanına dolanıp geldik. Kırgızdan döndük. Türgiş kağanından casus geldi. Sözü şöyle: Doğuda kağana karşı ordu yürütelim demiş. Yürütmezsek, bizi kağanı kahraman imiş, müşaviri bilici imiş ne zaman bir şey olsa bizi öldürecektir demiş. Türgiş kağanı dışarı çıkmış dedi. On Ok milleti eksiksiz dışarı çıkmış der. Çin ordusu var imiş.” (Ergin 2003: 73-75)
Basın bülteni; kurum, kuruluş ya da bireylerin kurumları veya kendileri ile ilgili konuları ve bu konuların özelliklerini kamuoyuna aktarmak amacıyla kullanılan bir haber metnidir. Tunyukuk, “dörtnala koşturup gittik. Kırgızı uykuda bastık” ve “Savaştık, mızrakladık. Hanını öldürdük.” diyerek beyanat benzeri sözlerin yanı sıra kısa, açık, net ve güncel ifadelerle olaylar hakkında bilgi vermektedir. Bu sebeple yapılan açıklamalar, şahsi beyanatın yanında bir basın bülteni olarak da değerlendirilmelidir.
İkinci taş
Batı cephesi:
Tunyukuk Abidesi’nin ikinci taş batı cephesindeki birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı, yedinci, sekizinci, dokuzuncu satırlarda güncel olayların anlatıldığı basın bülteni örnekleri bulunmaktadır;
“Haberci getirdiler. Sözü şöyle: Yarış ovasında yüz bin asker toplandı der. O sözü işitip beyler bütün dönelim, temiz edepli olmak iyidir dedi. Ben şöyle derim, ben Bilge Tonyukuk: Altun ormanını aşarak geldik. İrtiş nehrini geçerek geldik. Geleni cesur dedi, duymadı. Tanrı, Umay İlâhe, mukaddes yer, su üzerine çökü verdi her hâlde. Niye kaçıyoruz? Çok diye niye korkuyoruz? Az diye ne kendimizi hor görelim? Hücum edelim dedim. Hücum ettik, yağma ettik. İkinci gün korkmadık, savaştık. Tarduş şadına kadar kovalayıp dağıttık. Kağanını tuttuk. Yabgusunu, şadını orda öldürdüler. Elli kadar er tuttuk. O aynı gece halkına haber gönderdik. O sözü işitip On Ok beyleri, milleti hep geldi, baş eğdi Gelen beylerini, milletini tanzim edip, yığıp az miktarda millet kaçmıştı. On Ok ordusunu sevk ettim. Biz de Ordu sevk ettik. Anıyı geçtik. İnci nehrini geçerek Tinsi Oğlu denilen mukaddes Ek dağını aşırdım.” (Ergin 2003: 77-79)
Bu ifadelerin açıklık, sadelik, anlaşılır olma, güncellik, ayrıntıdan kaçınma, haber niteliği taşıma yönlerinden basın bülteni ile benzerlik gösterdiğini söylemek mümkündür. Basın açıklaması olarak da adlandırılan basın bültenleri, ilgili hedef kitleye bilgi vermek ve duyuru yapmak amacıyla kullanılır. İkinci taşın batı cephesinde “Haberci getirdiler, Hücum ettik, yağma ettik, Savaştık. Bizden, iki ucu yarısı kadar fazla idi” gibi ifadeler, günün şartlarına uygun olarak halkı bilgilendirme ve duyuru yapma amaçlı/amacındaki sözler olarak sarf edilmiştir. Günümüzde basın mensuplarının karşısına geçilerek yapılan bu açıklamalar, o günün şartlarında kitabeler aracılığı ile gerçekleştirilmiştir.
Güney cephesi:
Tunyukuk Abidesi’nin ikinci taş güney cephesindeki birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı satırlarında mânâ bakımından basın açıklaması ve şahsî beyanat örneği bulunmaktadır;
“Demir Kapıya kadar eriştik. Ordan döndürdük. İnel Kağana, korkup … Tezik, Tokar … ondan berideki Suk başlı Soğdak milleti hep geldi, baş eğdi … Türk milletinin Demir Kapıya. Tinsi Oğlu, Tinsi Oğlu denilen dağa ulaştığı hiç yokmuş. O yere ben Bilge Tonyukuk ulaştırdığım için sarı altın, beyaz gümüş, kız kadın, eğri deve, mal zahmetsizce getirdi. İltiriş Kağan bilici olduğu için, cesur olduğu için, Çine karşı on yedi defa savaştı. Kıtaya karşı yedi defa savaştı. Oğuza karşı beş defa savaştı. Onlarda müşaviri yine bizzat ben idim, kumandanı yine bizzat ben idim. İltiriş Kağana, Türk Bögû Kağanına, Türk Bilge Kağanına” (Ergin 2003: 79)
Şeklindeki ifadeler, halkın bilgilendirilmesine yönelik duyuru niteliğinde sözler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yönüyle bir basın açıklaması ile benzerlik göstermektedir. “Çine karşı on yedi defa savaştı” ve “Onlarda müşaviri yine bizzat ben idim” ifadeleri bu düşünceyi desteklemektedir. Ayrıca, ifadelerin özgünlüğü yönünden şahsî beyanat ile benzerlik göstermektedir.
Doğu cephesi:
Tunyukuk Abidesi’nin ikinci taş doğu cephesinde yer alan birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı, yedinci ve sekizinci satırlarındaki ifadelerde ikna etme ve etkileme özelliği bakımından propaganda tekniğine benzer örnekler bulunmaktadır;
“Kapgan Kağan yirmi yedi yaşında … orda … idi. Kapgan Kağan oturdu. Gece uyumadı, gündüz oturmadı. Kızıl kanımı döktürerek, kara terimi koşturarak işi, gücü verdim hep. Uzun keşif kolunu yine gönderdim hep. Siperi, nöbet yerini büyüttüm hep. Geri dönen düşmanı getirirdim. Kağanımla ordu gönderdim. Tanrı korusun, bu Türk milleti arasında silahlı düşmanı koşturmadım. Damgalı atı koşturmadım. İltiriş Kağan kazanmasa ve ben kendim kazanmasam, il de millet de yok olacaktı. Kazandığı için ve kendim kazandığım için il de il oldu, millet de millet oldu. Kendim ihtiyar oldum, kocaldım. Herhangi bir yerdeki kağanlı millette böylesi var olsa, ne sıkıntısı mevcut olacakmış? Türk Bilge Kağanı ilinde yazdırdım. Ben Bilge Tonyukuk.” (Ergin 2003: 79-81)
şeklindeki ifadelerle Tunyukuk, kendi liderlik özelliklerinin kamuoyu tarafından kabul görmesini istemiştir. Tunyukuk’un bu ifadeleri etki oluşturma, çekici hale getirme, ikna etme yönleri bakımından siyasî iletişim ile benzerlikler göstermektedir. Bu yönüyle kitabelerin bir reklam ve propaganda aracı olarak kullanıldığı sonucuna varılabilir. Yaptığı işlerden bahsederken kendini öne çıkarmış ve kendisi olmasa başarıların da olmayacağını ifade etmiştir.
Günümüzde örneklerini siyaset insanlarında sıkça görmekteyiz. Siyaset insanları, elde edilen başarıları kendilerine mâl etmekte ve bu durumu kitle iletişim araçları ile kamuoyuna duyurmaktadırlar. Tunyukuk’da kitabeleri reklam aracı olarak kullanmış, kamuoyuna mesaj vermiştir. Ayrıca, “Herhangi bir yerdeki kağanlı millette böylesi var olsa, ne sıkıntısı mevcut olacakmış?” cümlesiyle propaganda tekniği kullanmıştır. Olayları abartılı bir ifade ile anlatmış ve kamuoyu algısı oluşturmak istemiştir.
Bu bakımdan, kitabe metinlerin etkili ve güçlü bir anlatımının olduğunu ifade etmek yerinde bir açıklama olacaktır:
“Bir ulusa, gelecek kuşaklara seslenen bu yazıtlarda gerek soyutlama gücü ve kavramlardaki zenginlik, gerek, çok uzun bir sürede oluşan anlam olaylarının sonuçlanmış biçimlerinin görülmesi, gerekse etkileyici, güçlü bir anlatım sağlayan söz sanatlarına başvurulmuş olması bizde, gelişmiş, çok eskilere uzanan bir yazı dilinin ürünleri karşısında olduğumuz kanısını pekiştirmektedir.” (Aksan 1991: 29)
Türkolog, Edham Rahim Tenişev’de kitabelerdeki metinlerin etki gücü hakkında benzer ifadeler kullanmıştır:
“Daha yüksek bir konuşma tarzının ifade şekillerinin sayısı âbidelere göre değişiyor, örneğin Kül Tegin, Bilge Kafan ve Tonyukuk âbidelerinde Ongin, Moyun Çur ve Kuli Çur âbidelerine kıyasla bu ifade şekillerinin sayısı daha çoktur. Burada yer alan üslup bakımından incecik teferruatı kaydetmemek elden gelmiyor: âbidelerin birinci grubunda şiirane ifade tarzı kullanılıyor, âbidelerin ikinci grubunun dili ise daha naklîdir. V. Thomsen de âbidelerin bazen kuru ve yeknesak bir tarzda bazen de gerçekten şiirane bir dille yazılı olduğuna dikkat etmiştir.” (Ternişev 1982-1983: 159)
Kuzey cephesi:
Tunyukuk Abidesi’nin ikinci taş kuzey cephesindeki birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü satırlarında da doğu cephesinde olduğu gibi etkileme ve ikna etme özelliği bakımından propaganda örnekleri bulunmaktadır;
“İlteriş Kağan kazanmasa, yok olsa idi, ben kendim, Bilge Tonyukuk, kazanmasam, ben yok olsa idim, Kapgan Kağanın, Türk Sir milletinin yerinde boy da, millet de, insan da hep yok olacaktı. İltiriş Kağan, Bilge Tonyukuk kazandığı için Kapgan Kağanın, Türk Sir Milletinin yürüdüğü bu … Türk Bilge Kağanı Türk Sir Milletini, Oğuz milletini besleyip oturuyor.” (Ergin 2003: 81)
ifadeleriyle Tunyukuk, ikinci taşın kuzey cephesinde de doğu cephesi gibi yaptıklarını abartılı bir dille anlatmış ve başarıların kendileri sayesinde elde edildiğini ifade etmiştir. Bu şekilde kamuoyunu etkilemek istemiş ve abartılı ifadelerle kitabeleri hem siyasî iletişim aracı hem de propaganda aracı olarak kullanmıştır. İfadeler bu yönüyle değerlendirildiğinde, hedef kitleye ulaşma, etkileme ve ikna etme bakımından siyasî iletişim ve propaganda teknikleri ile benzerlik göstermektedir.