Kunuri Muharebesi
30.11.1950 01 Ocak 1970
Birleşmiş Milletler Kuvvetleri 24 Kasım 1950 sabahı, General Douglas MacArthur komutasında, ana hedefi Yalu Nehri (sınır hattı) olmak üzere taarruza geçti. Bu sırada Türk Tugayı, Amerikan 9.ncu Kolordusunun ihtiyat (yedek) kuvveti olarak Kunuri kentinin 3,5 km güneybatısında konuşlandırıldı. Birleşmiş Milletler Kuvvetleri’nin saldırıları 25 Kasım gecesine kadar sürdü. Bunun yanında 25 Kasım gecesi akınlar halinde başlayan Çin Ordusunun saldırıları tüm cephede büyük şaşkınlığa ve karmaşaya yol açtı.
26 Kasım günü sabah aydınlandığında Çin Ordusu cephenin merkezinde yer alan 2.nci Guney Kore Kolordusunu yararak hızla cephenin batı kısmında yer alan Amerikan tümenlerine doğru ilerlemekte olduğu anlaşıldı. Güney Kore Kolordusunun bölgesinden Tokchon’a doğru ilerleyen Çin kuvvetleri özellikle Amerikan 8.nci Kolordusunu ve doğrudan Amerikan 9.ncu Kolordusunu tehdit etmeye başladı.
Bunun üzerine 9.ncu Kolordu, yedekteki Türk Tugayını bu tehdide karşı ileri sürdü. Gün batımından hemen sonra 26 Kasım’da Tugay, Kunuri-Kaechon-Sinnimni-Wawon-Tokchon doğrultusunda yürüyüşe geçti. Türk Tugayına Tokchon kentini alma görevi verilmişti. Tugay, normal şartlarda yedek birlik olarak kendisine kıyas edilmeyecek bir düşman kuvvetine karşı ve olumsuz şartlar altında savaş alanına doğru yürüyüşe devam etti.
Geceyi Wawon’da geçiren Tugay, 27 Kasım sabahı 05.30’da tekrar yürüyüşüne başladı. Türk Tugayı, Karill Yon Dağı’nın eteklerindeki Tokchon Vadisi’ne sarkmaya başladığı sırada (14.30), Kolordu’dan “Daha fazla ilerlemeyin, ulaştığınız yerde hemen savunma pozisyonuna geçin” emrini alarak durdu. Tuğgeneral Tahsin YAZICI ise görünüşte pek önemsiz gibi görünen “Eğer Changsangni bölgesindekiler sizin askeriniz değil ise, gözlem uçaklarımız o bölgede kimliği bilinmeyen alay büyüklüğünde bir askeri varlık tespit etmiştir.” istihbaratını tehlike olarak algılayarak, Tugaya, Kolordu emrinin aksine, 15 km geride Wawon’da savunmaya geçmesini emretti.
1950 yılının soğuk bir kasım günü, Türk tugayı ile birlikte olan Antony Herbert’in anılarında şu şekilde anlatılmıştır;
‘’Türkler bir birlik kadardılar. Bulunduğumuz tepenin üzerinde mevzilerimizi hazırladık ve gelecek emirleri bekliyorduk. Ben Türkçe bilmiyordum ve onlarda İngilizce konuşan kimse yoktu. Böylece sessiz ve soğuk bir gece geçirdik. Ertesi sabah kendimizi Çinliler tarafından kuşatılmış halde bulduk. Gergindim. Türkler ise oturup piknik yapıyorlardı. Ne tarafa baksalar düşman vardı. Hangi tarafa ateş etseler Çinlileri öldürebilirlerdi. Onlar da, tüm sabahı Çinlileri öldürerek geçirdiler. Ben ise, bir kenarda oturmuş buradan nasıl çıkacağımızın planlarını yapıyordum. Güneş yükseldiğinde herkesin cephanesi iyice azalmıştı ama Türkler inanılmaz derecede sakindiler. Süngülerini taktılar ve gülümseyerek yüzlerini düşmana döndüler. Türklerin oluşturduğu savunma hattı güneye doğru çark etti ve birden kendimi tüm Kore Savaşı içerisinde gördüğüm, en mükemmel eski usul süngü hucümü içerisinde buldum buradan şu dersi çıkardım.
“Türkler asla tuzağa düşürülemez. Başı belada olan kişiler onları kuşatanlardır.“
Saldırı çok büyüktür. Mevzilerini koruyan Türk Tugayı Kunuri’de Çin ordusu tarafından çembere alınmıştır. Birleşmiş Milletler ana karargahı ile iletişim koptuğu için Türk birliklerinden ümidi kesmiştir. Japon ve Amerikan radyoları Türk tugayının imha edildiğini duyurmaya başlamıştı. Büyük mücadelelerden sonra yok olduğu sanılan iki yarma harekatı ile Çinlilerin çemberinden kurtulan Türk tugayı ana karargaha ulaşdı. Bu durum Birleşmiş Milletler arasında ve dünyada büyük yankı bulmuş övgülerle karşılanmıştı. Çünkü bu savunma harekatı Kore savaşının kaderini değiştirmiştir. Türk askerinin çemberden kurtulması, Birleşmiş Milletlerin askerlerini kurtarmıştır. Düşman ordusun bu harekatıyla birlikte Birleşmiş Milletler ordusunu tamamen imha etmeyi düşündüğü, ancak karşılarında yenilmez Türk askeri olduğu için bu planlarını uygulamaya geçiremedikleri öğrenilmiştir. Özellikle Türk askeri, ağırlıklı olarak ABD’lilerden oluşan 8’inci Ordu’nun hayatını kurtarmıştır.
Kore Savaşı boyunca Türkiye toplam 741 şehit ve 2147 yaralı verdi. Bunların dışında Türk birliklerinden 234 asker tutsak ve 175 asker kayıp sayılmıştır.