Teğmenler ve “Mustafa Kemal’in İtleri” Diyenler!..
Müyesser Yıldız 01 Ocak 1970
Mezuniyet töreni bittikten sonra toplanarak kılıç çatıp, Subay Andı’nı okudukları ve “Mustafa Kemal Atatürk’ün askerleriyiz” dedikleri için TSK’dan ihraç edilmek istenen teğmenler olayını ilkokul birinci sınıf öğrencisine anlatır gibi, tane tane anlatalım.
Teğmenler bu andı resmi tören kapsamında yani Erdoğan’ın huzurunda okumak için Okul yönetimine 7 kez değil, üç kez başvurdu. Bu başvuruların ikisi sözlü, birisi yazılıydı.
Hiçbirisine cevap verilmedi. Sadece bunu haber alan Tabur Komutanı, önce dönem birincisi Ebru Eroğlu’na, daha sonra tabura, “Subay Andı törende okunmayacak.” emrini verdi.
Teğmenler de emre uydu, resmi törende bu andı okumadı.
Bunun neresinde “disiplinsizlik” var da, teğmenler ve beraberinde komutanları, TSK’dan ihraç edilmek isteniyor?
Efendim “sıralı amirleri izin vermediği halde” daha sonra toplanıp bunu yapmışlar. Hem de “askeri mahalde”!..
Ortada şöyle garip bir durum var:
Teğmenler, “emre uymadıkları” gerekçesiyle ihraç edilmek isteniyor…
Komutanları da, “Tören sonrası için niye emir vermediniz, engel olmadınız?” diye…
Birincisi; komutanların resmi törenden sonra bunun yapılacağından haberi yok.
İkincisi; mezuniyet töreni yapılmış, teğmenler diplomalarını almış, okulla ilişkisi kalmamış. Bu noktada komutanların, teğmenlerin okuldan ayrılma işlemlerinin yapılması dışında bir görev ve yetkisi yok. Örneğin, “Ailelerinizle şurada kucaklaşacaksınız, şu kadar görüşeceksiniz” emrini verme durumunda bile değiller.
Hatırlayın; biz 2 Eylül’de teğmenlerin okula çağırıldığını ve haklarında soruşturma başlatıldığını yazdığımızda, bunu yalanlayan Milli Savunma Bakanlığı gerekçe olarak şunu söylemedi mi?
“Harp Okullarının mezuniyet törenleri 30-31 Ağustos tarihlerinde yapılmış olup mezun olan Teğmenlerin Harp Okulları ile idari bağı kalmamıştır.”
Ama şimdi dönüp komutanlara, tören sonrasının hesabını soruyorlar.
Şu “askeri mahal” meselesine de değinelim. Subay Andı 2023 başında Harp Okulları mevzuatından çıkarıldıktan sonra teğmenler hem o yılın hem bu yılın 29 Ağustos’unda, yani resmi törenden bir gün önce Kara Harp Okulu içinde yine kendi aralarında kutlama yaparken, şarkı türkülerin yanısıra Subay Andı’nı, hatta İzmir Marşı’nı okumadı mı? Bu kutlamaları yaptıkları yer de “askeri mahal” ve üstelik teğmenler henüz Kara Harp Okulu emrinde değil miydi? Teğmenler o zaman niye “disiplinsizlikle”, komutanları da “engel olmamakla” suçlanmadı acaba?
Sebep besbelli ki “disiplinsizlik” değil; bu yılki görüntülerin kamuoyuna yansıması, iktidar cenahının da bundan rahatsızlık duyması!..
AKP’nin Kalemi Hükmü Açıkladı
Öyle olmasa; daha soruşturma sürecinde Erdoğan, teğmenleri peşinen suçlu ilân edip, “Hesabını verecekler” der, soruşturma bittikten, ama kağıt üzerinde kararı verecek olan Kara Kuvvetleri Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) daha toplanmadan da, “1960 darbesi, 1971 muhtırası, 1980 darbesi, 1997 postmodern muhtırası ve 15 Temmuz”dan girip, “Komutanların açık talimatlarına rağmen disiplinsizlik yapan teğmenlerin yarın neler yapabileceklerini kim bilebilir?” sorusundan çıkar mıydı?
Keza YDK’nın alacağı kararları onay makamı olan Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, “Cezasına Disiplin Kurulu karar verecek” demekle yetinmeyip şu ifadelerle resmen ihsas-ı reyde bulunabilir miydi?
“Suç… defatle yapılan ikaz ve emirlere rağmen kasıtlı ve organize ve planlı bir disiplinsizlik hareketidir… Olaya karışanların genç olmaları, daha önce ceza almaması, başarısız olmamaları, metnin önceden okunması gibi gerekçeler disiplinsizlik gerekçesini değiştirmez… TSK’da müesses nizam ve disiplinin muhafazası olmazsa olmazımızdır.”
Nitekim dün de Erdoğan’ın gazetesi Sabah’ın Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu, “Teğmenler soruşturması nihai karar aşamasına gelmek üzere” diye başladığı yazısını, “Bu saatten sonrası mı? Belli ki idari yargının konusu olma yolunda…” ifadeleriyle bitirerek peşinen verilmiş olan bu “hükmü” açıkladı.
Yani YDK teğmenleri çoktan ihraç etmiş, Bakan Yaşar Güler bu kararı onamış da, teğmenlerin idari yargıya başvurmaktan başka yapacağı bir şey kalmamış!..
Hakkını teslim edelim; Müderrisoğlu, soruşturmanın detaylarına ilişkin şu bilgileri de verdi:
“Teğmenlerin temas çevrelerine, Harp Okulu öncesindeki eğitim hayatlarına ilişkin Milli İstihbarat Teşkilatı’ndan ayrıntılı rapor isteniyor… Teğmenlerin siville ilintilerine, askeri veya sivil hayattan azmettiren kişi veya gruplar olup olmadığına da bakılıyor. Tarikat, cemaat vb. oluşumların yanında, siyasi unsurlarla da bağ kurup kurmadıkları araştırılıyor. Günün sonunda dışsal bağlantı, TSK içinde cunta benzeri yapılanma noktasında somut bir bulguya ulaşılamıyor.”
Eeee ilk günlerde iddia edildiği gibi, teğmenlerin “FETÖ’yle, emekli askerlerle, siyasi veya cunta yapılanmalarıyla” hiçbir bağlantısı bulunmadıysa, Erdoğan hâlâ neden teğmenlerle darbeleri bir araya getirip, “Yarın neler yapabileceklerini kim bilebilir?” diye soruyor?
İmralı ve DEM’lilerden Medet Umarken
Erdoğan’ın teğmenlerin hesabını gördüğü Çarşamba günkü AKP Meclis Grubu konuşmasına dönelim. Bu konu üzerinden de CHP’yi hedef alırken, özetle şunları söyledi:
“Bu ordu bir zümrenin, bir partinin değil, milletin ordusudur. Türk Silahlı Kuvvetleri, Peygamber Ocağı’dır… Tıpkı Yahya Kemal merhumun ifadesiyle, bu ordu 3 kıta 7 iklimde İslâm’ın bayraktarlığını yapan şanlı bir ordudur… CHP zihniyeti onca çabasına rağmen ordumuzun ruh kökünü koparmaya muvaffak olamamıştır… Hem üç beş oy için, affınıza sığınarak söylüyorum, ‘Mustafa Kemal’in itleri’ hakaretini sineye çekeceksiniz, hem Meclis kürsüsünden bölücü örgüt yandaşlarından ayar üstüne ayar yerken gıkınızı çıkarmayacaksınız… hem de bugün karşımıza çıkıp utanmadan bize Gazi Mustafa Kemal’den, Cumhuriyet’ten, vatan, millet ve Mehmetçik sevgisinden bahsedeceksiniz.”
Kesinlikle CHP’yi savunuyor değiliz, ama şunların altını çizelim:
“Mustafa Kemal’in itleri” hakaretini yapanın İmralı’daki patronunu Meclis’e getirip konuşturmaktan, onun emrindeki DEM’i İmralı’ya göndermekten medet umanlar kimdir?!
Ve Mustafa Kemal Atatürk de “ordumuzun ruh kökü” değil midir?!
Harp Okullarını Kapatın Ya da?..
Erdoğan’ın bilinçaltını biraz daha eşeleyelim.
Teğmenlerin bu töreninin ortaya çıkmasından sonra 3 Eylül’deki AKP MKYK toplantısında üç okulun birincisinin de kadın olmasıyla övünürken, “Kızlar Anadolu’yu yansıtıyor. Sohbet de ettim, hatta birinin adı İkra.” dediği bildirildi.
Bundan dört gün sonra 21. İmam Hatipliler Kurultayı’ndaki o meşhur konuşmasında, teğmenlerin bu kılıçları kime çektiğini sorarken de şunları anlattı:
“Üç tane birinci olan kızımız var. Ve bu kızlarımızdan birinin ismi İkra. Üç kardeş, adı İkra. Manisalı ve birinci oldu. Diğer ikisi, onlar da yine birer Anadolu yavrusu. Fakat tabii bu oyuna nasıl geldiler, gelindi; şimdi çalışmalarımızı yapıyoruz.”
Adı İkra… Kızlar birer Anadolu yavrusu… “Ama olacak iş mi; ‘Mustafa Kemal’in askeriyiz’ diyorlar” şaşkınlığı anlaşılmıyor mu?!
İmam Hatipliler Kurultayı’nda başka neler söyledi? Dedi ki;
– “Bana ömrün boyunca yaptığın tek bir eseri söyle deseler, tereddüt etmeden vereceğim cevap gayet açıktır; imam hatip okullarının önündeki engelleri kaldırmak, sayısını artırmak, eğitim kalitesini artırmaktır… Biz bir avuçtuk. Şimdi görüyorum ki, sel olduk, çağlayan olduk, deniz olduk, hatta okyanus olduk.”
– “Sevgili imam hatipli kardeşim…Şunu unutma; sen varsan şehadetleri dinin temeli olan ezan yurdumun üstünde ebedî inleyecek, ebedî okunacak… Sen varsan rengini şehitlerimizin kanından alan bayrağımız nazlı nazlı dalgalanmaya devam edecek. Sen varsan bu millet, mazlumların umut kaynağı olmaya devam edecek.”
– “Minareler ezansız, cihat meydanı pehlivansız, kahraman ordumuz kahramansız kalmasın diye varız.”
– “İmam hatip mücadelesi bir vatan savunmasıdır. İmam hatip mücadelesi bir iman mücadelesidir. İmam hatip mücadelesi bir varlık yokluk mücadelesidir.”
Şuraya geleceğiz:
İktidar medyası; 1995’te okunmaya başlayan, 1999’da Harp Okulları mevzuatına giren ve 2022 yılına kadar resmi törenlerde okunan Subay Andı için, “28 Şubat sürecinin bir ürünü” diyor,
İktidar da her fırsatta 28 Şubat’ın intikamı peşinde koşuyor ya;
Teğmenler olayından fırsat; bundan sonra alınacak öğrenciler için İmam Hatip mezunları dışındakilere katsayı uygulaması getirilsin veya sadece İmam Hatip mezunlarının alınması kararlaştırılsın – en olmadı Harp Okulları da kapatılsın!..