Geçiş dönemi uzun süreceğe benziyor
Rüştü Bozkurt 01 Ocak 1970
Geride bıraktığımız 2024 yılında, Andrew J. Newman’ın Safevi İranı, Tim Jeckson’un Büyümesiz Refah, Mustafa Süleyman’ın Yaklaşan Dalga, Jeo Studwel’in Asya Nasıl Başardı? Ayşe Zarakol’un Batı’dan Önce, Yuval Noah Harari’nin Neksus ve Mark Kurlansky ‘nin Tuz Üzerinden Dünya Tarihi kitaplarını okuyunca, uzun süredir zihnimi kurcalayan “geçiş dönemi sorumlulukları” konusunu toplumsal gündemde hak ettiği yere taşıyamadığımızı düşündük.
Ayşe Zarakol’un Batı’dan Önce kitabı dilimize aktarılınca, değişik vesilelerle kendisiyle yapılan söyleşiler arasında erişebildiklerimizi de izledik. Siyaset bilimi yapan Zarakol’un “geçiş dönemi uzun sürebilir” uyarısını küresel ölçekte değişik odakların önemsedikleri eğilimlerden biri.
Geçiş döneminin nitelikleri
“Geçiş dönemlerini yönetme” her zaman zorluklarla doludur. Yazının girişinde paylaştığımız kitapları yazanların ortak yanı, “geçiş dönemi yönetme kalitesini” artıracak model, benzetim ve metotlar geliştirmeden iyi bir gelecek inşa edilemeyeceği uyarısını yapmaları.
İçinden geçtiğimiz süreç, 17’nci yüzyıl ortalarından 18’inci yüzyılın ortalarına kadar süren döneme benzetiliyor. Sözünü ettiğimiz dönemin 5 önemli özelliğinin benzerlikleri karşılaştırılıyor:
- Salgınlar o dönemde de bütün insanlığı tehdit etmişti.
- İkilim değişikliği -soğukluk artışları- insanları daha güneylere itmişti.
- Teknolojide birbirini izleyen köklü değişmeler, bir önceki yaşım tarzı ve yaşam biçimlerini değiştiriyordu.
- Bugün olduğu gibi iç ve dış çatışmalar dünyanın her yanında yaygındı.
- Merkezi güçler ve onların dayandığı kurumlar çözülmüş, etkilerini yitirmişti.
Belirsizliklerin alabildiğine arttığı, kimsenin önünü göremediği, değişik ölçeklerdeki yapıların değişik etkiler yarattığı bir dönüşüm döneminden geçildiğini herkes kabulleniyor. Kabullenme konusundaki ittifakın uygulamaya dönüştüğünü söylemek ise oldukça zor.
Nelere odaklanmalıyız?
Geçiş dönemlerini etkin yönetebilmek için odaklanılması gereken bir dizi konu var. Yazı içeriğinde İki konudaki gelişmelerin izlenmesi, gözlemesi, değerlendirilmesi üzerinde duruluyor: Birincisi, “teknolojideki nitelik değişmelerinin iyi kavranması”. İkincisi de, ağırlığı giderek artan “hizmet kesiminde” alternatif çıkış yollarının belirlenmesi.
Teknolojilerde nitelik değişmeleri izlenirken, en azından aşağıda başlıklar halinde sıralanan dokuz eğilimin etkileri gündemimizde yerini almalı:
- Teknolojinin kas gücü uzantısı olmaktan çıkarak zihin gücü uzantısı olması,
- Organik bilinçten inorganik bilince geçişin yaratacağı etkilerin farkına varılması,
- Doğrusal büyümeden katlanarak büyümelere doğru ilerlemenin olası etkilerinin öngörülmesi,
- Sonsuz büyük ve sonsuz küçüğe erişebilmenin üretim örgütlenmesine ve sosyal yaşamı yönlendirmesine etkilerinin değerlendirilmesi,
- Bağlantı, iletişim-etkileşim, rekabet ve işbirlikleri alanındaki yeni oluşumların farkına varılması,
- Ölçme, sayısallaştırma, görselleştirme ve kavramsallaştırmaların yakından izlenmesi öneminin kavranması,
- Deneysel bilgi yerine duyuma dayalı malumat tuzaklarını aşacak kurumsal yapıların oluşturulması,
- Süreçleri uçtan uca sistem kontrolleriyle gözlemenin verimlilik etkilerinin dikkate alınması,
- Teknolojinin performansı artırması kadar insanın yerini almaya aday olmasının olası etkilerinin değerlendirilmesi.
“Hizmet-odaklı gelişmeleri” sürekli ve derinliğine gözlemek, eğilimlerin olası etkilerini öngörmek ve önlem almak da ikinci önemli gündemi oluşturuyor:
- Mallar bozulur; eskirler. Hizmetler ise sonsuzdur ve kullanımı daha kolaydır. Bu açıdan hizmet üretimi kalitesini artırmanın yol ve yöntemlerinin aranması,
- “Abone sistemi” uygulamalarının kolaylığı nedeniyle “düzenli ödeme koşulları” yaratmasının olası etkilerinin değerlendirilmesi,
- Dijital teknolojinin yarattığı yeni platformların hizmet odaklı olmalarının dikkate alınması,
- Sıfır marjinal maliyetteki üretim ve dağıtım imkânlarının rekabet gücü yaratmadaki etkilerinin izlenmesi ve uyumun sağlanması,
- Bulut uygulamalarına geçiş erişilebilirlik ve ulaşılabilirlik potansiyellerinin artması,
- Düşük kodlu ve kodsuz yazılımların çoğaltılma olanaklarının genişlemesi,
- Bio-üretim ve 3D baskı tekniklerinin hizmet üretimine etkilerinin bilinmesi,
- Yapay zekânın tasarım, yönetim ve lojistik alanında yarattığı yeni olanakların yaşama taşınması.
- Kuantum hesaplamanın model-benzetim imkânlarını artırması, anlama, kavrama ve anlamlandırma yetkinliklerinin rekabet gücü yaratmadaki öneminin artması,
- Ucuz ve kesintisiz hizmet ihtiyacının artması,
- Sistemlerarası rekabetin giderek belirleyici hale gelmesi,
- Organizasyon becerisinin üretim becerisinden daha kârlı olması gibi etkenler.
Gündemi belirleyen konu başlıklarını artırabiliriz. Değinilen gelişmelerin yarattığı “geçiş süreçleri” uzun sürerse, yaratmak istediğimiz sonuçlara ulaşmakta sıkıntılar olabilir. Sıkıntıları azaltmanın yolu, konuyu “akıl menzilinde” tütmek, olası gelişmeleri akıl yardımıyla en az maliyetle savuşturmadır.