« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

M. METİN KAPLAN

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

26 Oca

2025

Trump geldi!

Prof. Dr. Ragıp Kutay 01 Ocak 1970

Seçimi kazanır mı? Kazanır­sa ABD bürokrasi­si çöker! ABD bö­lünür! Dünya kan gölüne döner! ABD seçimleri öncesi buna benzer neler duyduk neler... Ve Trump, ABD tarihi­nin en güçlü seçim zaferlerinden biri­ni kazandı.

Seçim sonrası ise nasıl bir politika izleyeceği ve ekibine aldığı kişilerin görüşleri üze­rinden Trump yönetimini tar­tışmaya başladık. Trump’ın dış politika ekibini İsrail des­tekçisi ve İran ile Çin’e kar­şı serrt eleştirilerde bulunan şahin kanattan seçti. Türki­ye’deki yorumcular Trump ekibinin şahinliğinin dış poli­tikada büyük sorunlara neden olacağı üzerinde durdular.

Ancak Trump öyle bir seçim kazandı ki ikinci dönemi baş­kanın ağırlığının çok daha faz­la olduğu bir yapıya sahne ola­cak. Bunun yanında Trump’ın kritik konularda sorumluluğu hiçbir zaman atadığı isimlere bırakmadığı da aşikâr.

İlk dönemi hatırlandığın­da dış politikada aldığı bazı kararların kendi partisinden bile destek bulamadığını, Su­riye’den çekilmek gibi bazı kararlarının karşısında olan­ların ya istifa ettiğini ya da gö­revden alındığını biliyoruz. Bu dönem atadıklarına ba­kıldığında ‘sadakatin liyaka­tin önüne geçtiği’ görülüyor. Trump, önceki başkanlık dö­neminde yaşadığı zorlukları yaşamayacak; daha güçlü ola­cak ve kendi kararlarına daha fazla güvenecek.

Trump’ın seçim dönemin­deki dış politika söylemleri ça­tışmadan uzak duracak bir iz­lenim verdi. Trump gibi bir ki­şilik için seçim dönemindeki konuşmalarını dikkate alarak dış politika tavrının ne ola­cağını kestirmek zor. Ancak Trump’ın ‘ABD’yi tekrar bü­yük yapma’ mottosunun teme­linde ekonomik anlamda dün­yanın yöneticisi olarak kalmak var. Bu noktada ekonomik po­litikalarının başarısı için ça­tışmadan uzak ancak askeri baskı unsurlarını kullanabile­ceği bir politikayı izleyeceğini tahmin etmek zor değil.

Ortadoğu
Trump'ın Ortadoğu'ya yak­laşımı, İran'a karşı sert ve ça­tışmacı bir duruş ifade edi­yor. İlk döneminde Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanı­dı ve ABD Büyükelçiliğini Tel Aviv'den oraya taşıdı. İsrail'in Suriye'den ele geçirdiği Golan Tepeleri üzerinde İsrail ege­menliğini tanıdı. İsrail'e işgal altındaki Filistin toprakları­nın çoğunda egemenlik vere­cek yeni bir Ortadoğu barış planı yayınladı.

Trump, İsrail ile Arap ülke­leri arasındaki bir dizi nor­malleşme anlaşması olan İb­rahim Anlaşmaları'nın sürdü­rülebilmesine odaklanacak. Bu anlaşmaların odağına Su­udi Arabistan’ı oturtmuş du­rumda. Bunun yanında ilk dö­neminde olduğu gibi küresel petrol arzını da Suudi petrol üretimini sınırlandırarak et­kilemeye çalışacak.

Trump, Irak ve Suriye'de­ki birliklerin çekilmesini is­tiyor. İlk döneminde ABD bü­rokrasisi buna izin vermedi. Rusya’nın Esad devrilirken etkisiz kalmasında Trump et­kisi olduğunu düşünenlerde­nim. Trump’ın önünde yine bir kısım bürokratik engeller oluşacak ancak bu sefer çok daha güçlü bir başkanlık ya­pısı var. Bunun yanında İsra­il-Hamas ateşkesinde de yine bir Trump etkisi var.

Ortadoğu için tüm bu ge­lişmeler ABD’nin Trump dö­neminde bölgedeki en önem­li işinin İran olacağını göste­riyor. Bu durum Türkiye için; sınırında yeni ancak Irak ve Suriye’den daha zor bir du­rum ortaya çıkaracak.

Rusya-Ukrayna
Trump, seçim konuşmala­rında, Ukrayna'daki savaşı hızla bitirmenin ABD'nin çı­karına olduğunu sıklıkla ifade ederken, ülkeye askeri yardı­mı artırma taahhüdünde bu­lunmayacağını ekledi. Ama en önemlisi Ukrayna’ya NA­TO üyeliği ışığı yakılmasının yanlış olduğunu söylemesiy­di. Bulunulacak çözüme Av­rupa’nın da hayır demeyeceği aşikâr. Mesele sorunun nasıl çözüleceği.

Trump’ın, sorunu çözebil­mek için, Ukrayna’yı belirli tavizlere zorlaması, bunu ya­parken Rusya’ya ise Ukray­na’nın NATO’ya alınmayaca­ğı ve Ukrayna iç siyasetinde Rusya’nın isteyeceği bir yapı­nın oluşturulması garantileri­ni vermesi beklenebilir.

Çin ekonomik rakip olmamalı
Trump, ABD’nin Clinton sonrası değişen Çin politika­sında en sert söylem ve poli­tikalar uygulayan başkan ol­du. Çin ile bir ticaret mücade­lesi başlattı ve Çin mallarına ortalama yüzde 18 oranında gümrük vergileri uyguladı. Bu vergileri üç katına çıkarmayı planlıyor. Çin'den ‘temel mal­ların’ ithalatını aşamalı olarak sonlandırmak için dört yıllık bir plan benimseyeceğini söy­lüyor. Çin'in ileri teknoloji ala­nında dünya lideri olma haya­line müsaade edilmeyeceğini ilan etti. Amaç Çin’in ABD’nin öncülüğündeki ekonomik sis­teme rakip haline gelmemesi.

Bir de Tayvan sorunu var. Trump döneminde ABD’nin Tayvan politikasının ağırlı­ğı, Çin’in ekonomik olarak ABD’nin taleplerinin ne kada­rını karşılayacağıyla orantılı olacaktır.

NATO ve Avrupa
Başkanlık döneminde Trump, savunma harcamala­rını önemli ölçüde artırdı ve uzayda rekabeti ABD lehine çevirmek için ABD Uzay Kuv­vetleri'ni kurdu. Döneminde, ABD'nin ulusal güvenlik ve savunma stratejisini Çin ve Rusya ile büyük güç rekabeti­ne odaklanacak şekilde yeni­den yönlendirdi. Yeni döne­minde de aynı stratejiyle de­vam edecek gözüküyor.

Bunların yanında başkanlık döneminde NATO üyelerinin gayri safi yurtiçi hasılaları­nın (GSYİH) en az yüzde 2'si­ni savunmaya harcamaları ge­rekliliğini, bunu yerine getir­meyerek ABD'den mali olarak yararlandıklarını sık sık ifade etti. Rusya-Ukrayna kriziyle birlikte Avrupalılar bu artırı­mı yaptılar. Yeni dönem için bu oranın yüzde 3’e çıkarılma­sı gerektiği üzerinde duruyor.

Bu durum NATO’yu yeni­den bir belirsizlik içine soka­cak ve ekonomik krizdeki Av­rupa’yı daha fazla mali katkı sağlamaya ve kendi savunma­ları için sorumluluk üstlen­meye zorlayacak.

Bekleyip 20 Ocak sonrasını beraber göreceğiz…

Ziyaret -> Toplam : 140,73 M - Bugn : 107416

ulkucudunya@ulkucudunya.com