Kılıç
Ahmet Bican Ercilasun 01 Ocak 1970
Bu yazı, teğmenler ve komutanlarının şahsında ordumuzun bütün mensuplarına saygı duruşudur.
Çeliğe su verilmiş, kılıçlar göğe uzanmıştır. Göğüsler ilerde, başlar diktir. Her biri çelikten bir kılıçtır. Haykırmaktadırlar:
“Ant içeriz ki laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız ve şerefimizle öleceğiz. Ne mutlu Türküm diyene!”
Ve…
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz!”
Yukarıdaki sözler vatan semalarına yazılmıştır. Silinmesi mümkün değildir. Geçmişten geleceğe, binlerce yıl boyunca bunlar gibi nice sözler ve hareketler, başlarımızın üzerinde, vatan semalarında durmaktadır; kutsal bir ruh, koruyucu bir ruh gibi durmaktadır; Mete Han’dan beri bu ruh yaşamaktadır.
Vatanı koruma, millete hizmet, yasalara itaat, sancak ve vatan uğrunda candan geçme her Türk subayının yüreklerine ve beyinlerine kazınmıştır. Onların ruhlarından bu özellikleri alamazsınız.
Genç bir subay olarak binlerce yıllık Türk ordusuna katılmanın heyecanı ne güzel bir heyecandır! Kılıç çatarak ve ant içerek bu heyecanı göstermek ne yiğitçe bir duruştur! Selam olsun onlara! Selam olsun Türk ordusunun gelmiş geçmiş bütün subaylarına, astsubaylarına, erlerine! “Ey ekmeği alınanlar! Selam sizlere! / Ey rütbesi çalınanlar! Selam sizlere! /Selam size! Üstünüzde bütün bakışlar, / Bir gün olur, tarih sizi elbet alkışlar!”
Teğmen Ebru Eroğlu, Teğmen İzzet Talip Akarsu, Teğmen Serhat Gündar, Teğmen Deniz Demirtaş, Teğmen Batuhan Gazi Kılıç, Binbaşı Murat Öztürk, Yarbay Halit Türkoğlu, Albay Alper Topsakal!
Bu yazı sizlere ve sizlerin şahsında ordumuzun bütün mensuplarına saygı duruşudur.
***
Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, yetkili kişilerin önceden görüş bildirdikleri hiçbir soruşturma, hiçbir dava âdil olarak nitelendirilemez.
Yer değiştirme işlemleri, üyeleri iktidar tarafından belirlenmiş Hâkimler ve Savcılar Kuruluna bağlı olan yargıç ve savcıların verecekleri kararların âdil olabilmesi ancak yargı mensuplarımızın yürekli ve vicdanlı olmalarına bağlıdır. Şüphesiz yargıç ve savcılarımızın çoğu vicdanlı ve yüreklidir. Ancak özellikle siyasi davalarda yetkililerin önceden görüş bildirmelerinin, yargıç ve savcılarımızı zor durumda bırakacağı açıktır. Ve iktidar yetkilileri siyasi davalarda görüş bildirmeyi, hatta tehdide varan beyanlarda bulunmayı alışkanlık hâline getirmişlerdir.
Kayıtsızlık o kadar had safhaya varmıştır ki çıkarılan bir torba kanunla Devlet Denetleme Kuruluna, yargı kararı olmadan birçok kamu kuruluşunun mensubunu görevden alma yetkisi verilmiştir. Bu, artık hâkim kararlarına da mahkemelere de ihtiyaç yoktur, anlamına gelmektedir. Aslında “torba kanun” uygulaması, kanun kavramının ve dolayısıyla adaletin sulandırılması demektir.
Böyle bir ortama rağmen teğmenler soruşturmasında dört üyenin karşı oy vermesi ve muhalefet şerhi koyması çok önemlidir. VİCDANLAR İSYAN HÂLİNDEDİR.