« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

18 Nis

2010

TÜRK GENÇLİĞİNE EROL GÜNGÖR ÖRNEĞİ

Yrd. Doç. Dr. Ramazan KARAMAN 01 Ocak 1970

 Prof. Dr. Erol Güngör, meselelere Türk – İslâm çizgisinde yaklaşmış ve böylece Türk Milliyetçiliği fikir hareketinde bu sentezi idrak eden her kesimin takdirini kazanmış seçkin bir düşünce adamımızdır. Henüz üniversite öğrencisiyken yaptığı ilk araştırması olan - MİSYONERLİK üzerine - bir kitabından, toplam 44 yıl 5 aylık bir ömrü içerisinde, 26 yıl boyunca sürekli yazdığı biliniyor.1960 lı yılların ortasından itibaren ülkemizin en gözde fikir adamlarından birisi olmuştur.

Erol Güngör ayrıca, özellikle 1970 li yılların başından itibaren fikirleri Türkiye deki her kesim tarafından dikkatle izlenen, bir dönem yaptığı gazete başyazarlığı ile görüşleri popüler zeminde de yaygınlaşma şansı bulan nadide akademisyenlerimizdendir. Kolejlerde okumadan ve dahası Batı ya bile gitmeden kendi kendine yüksek derecede öğrendiği iki Batı dili yanında, yazdığı İslam’la ilgili iki çok önemli sistematik eserinden anlaşılmaktadır ki, Arapça ve Farsçaya da hâkimdir.

Ortaokul sıralarında eski yazıyı öğrenmiş, lisedeyken özel Arapça dersleri almış, daha o yıllarda İslâm-Türk tarihinin temel kaynaklarını okumaya başlamıştır. İşte bu alt yapı Türk Tarihi ve Türk Kültürü yle ilgili seçkin eserleri ve “İslâm ın Bugünkü Meseleleri” ile “İslâm Tasavvufunun Meseleleri”ni yazdırmıştır.

Erol Güngör, doğrudan akademik çalışmalar dışında ortaya koyduğu üç önemli eserinin adında, “milliyetçilik” kavramına yer vermiştir. Bunlar, “Türk Kültürü ve Milliyetçilik”,“Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik” ve “Dünden Bugünden Tarih-Kültür-Milliyetçilik”. Özellikle kültür ve milliyetçilik üzerine görüşleri bizatihi milliyetçi çevrelerde, Ziya Gökalp başta olmak üzere bazı milliyetçi fikir adamlarına yönelttiği eleştiriler ve mevcut görüşleri sarsan yorumlarıyla, hemen bütün kesimlerde yankı bulmuştur.

Ona göre, 1950 – 1960 arası Türkiye de sosyal ve iktisâdî değişmelere paralel olarak Türkiye de fikir ve ideoloji hareketleri arttı. Gençlik grupları daha çok Türkçü yayınlarla beslendi, ancak Türkçü liderlerin kapalı bir kulüp havasında çalışmaları yüzünden hareket dar bir çerçevede kaldı. Onlar saflarını genişlettikçe, haklı olarak ideallerindeki saflığın bozulacağını düşündüler. Fakat hareketin hem yayılması hem de kendini yenilemesi için muhteva itibariyle zenginleşmesi gerekirdi. Yeni bir dünyanın çocukları olan gençler ayrı ayrı faydalandıkları ve bağlılık gösterdikleri fikir liderlerini bir araya getirebilirlerse milliyetçi hizipleri de toplayabileceklerini düşündüler. Böylece 1950–60 devresi, milletin oluşumunda İslâmi değerlere ağırlık verenlerle Türkçüleri birleştirme çabaları içinde geçti. Böylesi arayış içinde bulunan gençler, kendilerine milliyetçi liderler buldular. Erol Güngör e göre bu durum milliyetçi hareketin şahıslara bağlı değil köklü bir sosyal hareket olduğuna başka bir delil teşkil eder.

Milliyetçilerin birleşmesi niçin gerekliydi? İnkılâpçılık cereyanı meseleleri çözmede başarısız kaldığı için onu temsil eden siyasi kadro (1950 de), millet tarafından tasfiye edilmişti. Bu yüzden inkılâpçılar “kendileri için mukadder olan istikamete, yani sola doğru kayarlarken” onlara karşı olarak millî kültürü savunanlar yeni Türkiye için milliyetçi bir görüş aradılar. Bu yolda atılacak ilk adım Türk Milleti nin kültür değerlerini ortaya çıkarmak ve onların etrafında millî bir birlik kurmaktı.

Gençlerin bu çabası, fayda getirmese bile, realist, birleştirici bir milliyetçilik hareketi devam ediyordu. "Türk Gençlik Teşkilatı, Türk Kültür Ocağı, Türk Milliyetçiler Derneği, ve nihayet Milliyetçiler Derneği hep bu liderlerle beraber fakat onlara rağmen kuruldu ve çalıştı".

1950–60 arasındaki milliyetçilik, hep bir kültür hareketi olarak kaldı. Milliyetçiler bir siyasi güç olmayı düşünmediler. Oysa Erol Güngör e göre, “Milliyetçilik bir çeşit ideoloji hareketidir; ideoloji hareketleri ise asgarî geçim seviyesinin üstüne çıkmamış bir memlekette kuvvet kazanamaz”. Bu yüzden Cumhuriyet in kuruluşundan 1960 a kadar her alanda milliyetçi şahsiyetlere, hatta yönetici çoğunluğu milliyetçi olan partilere rastladığımız halde milliyetçiliği bayrak yapan, onu temel ilke sayan hiçbir organizasyon görülmez. Ve düşünürümüz, dinamik bir tahminde bulunur: “Önümüzdeki yıllar, Türkiye nin hangi kanallarda harekete geçirilmesi gerektiği üzerinde oldukça sert siyasi çekişmelere sahne olacaktır”.

Erol Güngör e göre, Türkiye, zaman içinde daha büyük bir insan gücü potansiyeline sahip olmaktadır. Etrafındaki devletlerden Rusya hariç daha zengin olmasa da hepsinden daha güçlü, daha ileridir. Onun bu gücü “Amerika, Rusya veya Avrupa Birliği menfaatleri istikametinde kullanılabileceği gibi bizzat Türkiye yi hatırı sayılır bir lider yapmak üzere de kullanılabilir”.

Sonuç olarak, rahmetle anmak isteğimiz Erol Güngör, nesiller boyu gençliğimizin hemen her sosyal konuda fikirlerinden yararlanabileceği filozof karakterli, birisidir. Tarih, kültür ve milliyetçilik anlayışımızı doğru yere oturtmak için yararlanmak, gençlerimize onu da rehber göstermek, her samimi Türk bilim adamına ve araştırmacıya düşen bir borç ve vazife olsa gerek!...

Ziyaret -> Toplam : 125,23 M - Bugn : 115609

ulkucudunya@ulkucudunya.com