« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

18 Nis

2010

ÖLÜMÜNÜN 9. YILI MÜNASEBETİYLE PROF. DR. EROL GÜNGÖR

İbrahim ARSLANOĞLU 01 Ocak 1970

Prof. Dr. Erol Güngör, 1938 yılında Kırşehir'de doğdu. İDc ve orta öğreni-mim Kırşenır de bitiren Prof. Güngör, yüksek tahsilini İstanbul Üniversitesir.debıyat Fakültesi Psikoloji Bölümünde tamamladıktan sonra aynı Fakülte'-ye (Prof. Dr. Mümtaz Turhan'ın başkam olduğu Sosyal Psikoloji kürsüsüne)tıstan olarak girdi. 1965*de doktor olan Güngör, 1966 Yılında A^.D. Colara-Jo Üniversitesinde uzman araştırmacı olarak bulundu. 1971*de Doçent, 1978'-Je Prof oian Güngör. 1982 yılında Selçuk Üniversitesi Rektörlüğü görevinealandı. Bu görevini sürdürürken 24 Nisan 1983 günü aramızdan ayrıldı. O ta-rihten bugüne, şu kadar zaman geçmesine rağmen unutulmuş değildir. Çünküo. sıradan bir bilim adamı değil, hem yüksek insani vasıflan ve hemde de en--iii bilgisi ve kültürü i!e iz bırakan bir bilim adamı ve düşünürümüzdü.Prof. Güngör, kısa ömrüne ragmen çok eser veren müstesna bilginlerimiz-Jcn birisidir. O'nun eserleri şunlardır : 1 - Türk Kültürü ve Milliyetçilik 2 -Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik 3 - Dünden Bugüden (Tarih - Kültür - Mil-üyelçiiik) 4 - İslâmın Bugünkü Meseleleri 5 - İslâm Tasavvufunun Meseleleri,ıcüf eserlerinden 6 - Sanayileşmenin Kültürel Temelleri 7 - Yirminci Aşırın Mâ-.¦ûsı 3 -Batı Düşüncesindeki Büyük Değişme 9-İktisâdi Gelişmenin Merhale-leri 10-Sosyal Psikoloji. 11-Sınıf Mücaledesi çeviri eserlerindendir.Bunlardan başka çeşitli dergi ve gazetelerde yüzlerce makale yazmıştır.Bilim adamımıza göre kültür, esasen mânevidir ve mânevi olan bu kültür,bir takım eşya ve beden hareketleri şeklinde cisimleşebilir. Bu konuda şunlarıyazar: Kültür, bir inançlar, bilgiler, hisler ve heyecanlar bütünüdür. Yâni mad-dî değildir. Mânevi olan kültür, uygulama halinde maddî formlara bürünür.Meselldini inançlar, cami. namazdaki beden hareketleri, dinî kıyafetler v.s.şeklinde görülür (4).Sosyal Psikolog olan Güngör. Gökâlp'in kültür ve medeniyetin farklı oldu-ğu konusundaki göriiğlerine şu yorumu getirir: "Kültür ve Medeniyet aynım.() G. Ü. Kjrşehir Eğitim Yüksek Okulu Müdürü biz Türkler için sadece sosyolojik bir kavram meselesi değildir, millet haya-tına nasıl bir yön vereceğimiz konusundaki isteklerimize objeklif ve ilmi des-tek bulma gayretleridir (4).Prof. Güngör, "Batfdan sadece medeniyet alalım, kültür almayalım",tarzındaki tartışmalar hakkında da şöyle düşünmüştür.Bir ülke başka bir ülkenin sadece teknolojisini veya sarece manevî kültü-rünü benimsemek istese bile, bunu istediği şekilde gerçekleştiremez. Bir takımteknolojik değişmeler, "manevî kültür de değişmelere yol açacak uygun bir ze-min yaratır. Aynı şekilde inanç ve tutumlardaki değişmeler, teknolojik değiş-meleri hazırlar. Şu halde Avrupa'dan sadece "bilgi ve teknik almak, şeklindeki"iddianın sosyolojik bakımdan yanlış olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bu tezinbüsbütün esassız olduğunu söylemekte doğru değildir (4).Demek ki. bir ülkeden alman bir kültür unsuru, öteki unsurlarda da birderişiklik meydana getirir, bunu önleyemeyiz. Fakat bunu yavaşlatmak veyaoıkNini azaltmak mümkündür.Prof. Güngör. Türkiye'nin geçmişi-geleceği ve bugünkü durumu hakkın-da şunları yazar: "Bugünkü Türkiye Cumhuriyeti, medenî vasıtalara sahip ol-ma ve bunu kullanma bakımından Selçuklu ve Osmanlı Türkiyesinden yüzlerceyıl ileride olduğu halde, onlara kıyasla son derece ilkel bir kültür seviyesindebulunmaktadır. Gelecek yıllarda medeni gelişmemiz daha da hızlanabilir, amakültür problemine çare bulunmadıkça medeniyetteki yeniliğimiz bizi dağılmak-tan kurtaramayacaktır (51.Düşünürümüzün açık bir şekilde diie getirdiği gibi, Osmanlı İmparator-umu 600 yıl ayakta kaldı. Fakat Türkiye Cumhuriyeti son 30 yılda birkaç defayıkılma tehlikesi ile karşı karşıya geldi.Prof. Güngör. Atatürk'ten sonra uygulanan hümanist kültür politikasınınyanlış olduğunu söyler ve bu konuda şunları yazar: Klâsikler hareketi, Ata-türk devrindeki tarih ve medeniyet tezine açıkça karşı çıkmamakla birlikte.onun yerine geçmek üzere ortaya atıldı (6).O, dinler konusunda da şöyle düşünmüştür: "Dinler, insanın kendisi veevren hakkında bir görüş getirir. İnsan onlarda kendi mâhiyeti ve evrenin ye-ri hakkında bilgiler bulur. Kendi başlangıcını ve sonunu görür. Böylece insa-!'in temel problemlerini belli bir açıdan izah eden bir sistemdir (7).

Bugüne kadarki deneyler, dinin yerini tutacak bir sistemin bulunmadığı-nı göstermiştir. Din, ancak başka bir dinle yer değİ5tircbiiir. Hiçbir dünyevî*c¡oktrin, dinin fonksiyonlarını yerine getirecek güce sahi d degiidir. Bu sebepteninsanların dine olan ihtiyaçları hiçbir zaman onanan kalkmayacaktır (7).Düşünürümüzün bu görüşünü destekleyen bir olay Sovyetlerde vuku bul-\ muşlur. 1917 Komünist İhtilâlinden sonra Sevyetlerde din yasaklanmıştır. Bu-i nun üzerine Rus köylüsü putlara tapmaya başiamıştır.Bunu anlayan Stalin. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra dine izin vermiş vedin. Rus vatanseverliği ile bir araya getirilmiştir (2).Bilim adamımız Güngör, İslâm uinini Türkleri birleştirip bütünleştirmesikonusunda şunları yazar: "Türkler, müslüman olmadan önce. çeşitli dinlere gi-rerek birbirlerine düşman oimuşiardı. ilk Jera müsiümanlık, bütün Türkleri top-yekün içine alarak onların kuvvetli bir birlik teşkil etmelerini sağlamıştır (S).Prof. Güngör, bazı aydınlarımızın Jin konusundaki tutumlarını da şu şekif-de açıklar: "Geleneksel kültürde dinin çek büyük bir yeri olduğu için. aydın-ların en çok saldırısına uğrayan da din olmuştur. Standart Türk aydınına göreJin, geri kalmış halk kitlelerinin kültürünü temsil eder. Aydının görevi dini or-tadan kaldıramasa bile ıslah etmek, modernleştirmektir. Ortalama aydına gö-re, yüksek tahsil yapmış bir insanın dindar olması imkansızdır. Eğer öyle görü-nüyorsu da bu, nüfuz kazanmak ve halkı sömürmek manasına gelir Í5).O'na göre, bazı aydınlarca dine karşı takınılan oluşuz tavnn iki sebebivardır. Bunlardan birisi bilimin ilerlemesiyle günün birinde bilimi naçıklama-yacağı hiçbir şeyin kalmayacağı ve dolayısıyla dine ihtiyaç kalmayacağı görüşü,ikincisi ise, din reformcularının bilgisizliğidir. Reformculuk- geri kalmış ülkeaydınlarının bir hastalığı olduğu için, bu tiplere Türkiye'de çok rastlanır (5).Düşünürümüze göre, milleti meydana getiren unsurlardan din, dilden dahakuvvetli bir rol oynamaktadır (4). Bu görüşü destekleyen iki olgu mevcuttur.Bunlardan birisi Lübnan'da aynı dili konuşan Araplar arasındaki din (Hristi-yan-Müslüman) farklılığı çatışmalara sebep olabilmektedir. Diğeri ise, Osman-lı İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra, Balkanlardan Arnavut, Gürcü, Boş-nak V.S. gibi müslümanlann Anadolu'ya göç etmelerine karşılık, Romanya'dayaşayan ve Türkçe Konuşan Gagavuzlann Hıristiyan oldukları için Türkiye'yegöç etmedikleri görülmüştür.

Prof. Güngör, eğirim hakkında da şunları yazmıştın" Wtoplumun vapjsıkarakren ve geleceğini öğrenmek isteyenler. Onun eğitim kurumların* ve bun-larla memleketin gerçek ihtiyaçları arasındaki ilişkiye.bakarak sağlam bir fikiredinebilirler. Çünkü yetişen nesiller zihin yapılarını, bilgi -ve ustahklarmr buKurumlardan kazanmaktadırlar (9).Prof. Güngör, eğitim sistemimizin hangi değerleri bermnséyip; "hangflermiaddedecekleri konusunda yeterli bilgi vermediğinden, bugünkü nesillerin katı¡ercıhler yaptıklarını yazmaktadır (10).. .*'• . , ...-;,. .-...-- -O'na göre modern bir toplumda yeni yeşiller, sağlam bir eğitim içinde.-erişerek sorumluluk alabilirler. Türkiye, bu-'türlü bir eğitim sisteminden mah-rum olduğu için büg.sızlik, kabüiyetsizlik ve idaresizlik yüzünden felâketler, bir-birini kovalıyor (9).Pror. Güngörc gore, Türkiye'de değerler sistemi yeni değerler düzeni mey-dana getirme* üzere bir kenara atılmış, buna rağmen yeni bir değerler düzeni-•ide edilememiştir (9ı.Bu türlü eğitimden yetişen yeni aydının sahip olduğu kültür, onu yeni ide-allere, yen, bir ahlâk anlayışına götürmüştür. Böylece aydınımız, yeni ve yaban-c: s,yas, kanaatler kazanmış, devlete sadakatle bağlı olacağı yerde, bir takımhayaü ve .deal düzenler-uğruna, başına yeni bir dert olmuştur (5).' ?;"- ;;Halen ülkemizde, jğitim yoluyla gençlere verilmek istenen değerler üz».rinde gerek yetkililer ve gerekse aydınlarımız anlaşmış değillerdir. Boyİe olun-ca iyi ile kötü. doğru ile yanlış birbirine- karışmakta ve kişilere göre^değişmekte-dir. Oysa ortak bir kültüre sahip olan toplumlarda, iyi ile kötünün ne. olduğu.bellidir ve hemen herkese kabul edilmektedir. .'Prof. Güngör, der ki: "Türkiye'de 1960'ladan sonra eğitinıimize bir dü-zen verilmek istendiği zaman, insan ekonomik bir âlet atarak görülmüş-tür (11). .Bu düşünceyi destekleyen bir tutuma 1973'lerde Ankara'da- DTCF. Kon-ferans Satonu!nda toplanan bir konferansta şahit olunmuştun "Dünya, Orman-cılık Günü" münasebetiyle bir konuşma yapan zamanın Ormanr Bakam; " "Bîrineğin, bin üniversite mezunundan daha verimli olduğunu" söylemişti. Günfrmüzde de makbul insan, daha çok para kazanan veya bulunduğa mëvkiye göre bazı güçler sahip olan insandır. Para ve-gücü elinde bulundurmayan insan,hangi değerlere sahip olursa/ olsun, toplun* tarafında« fazlaca bir itibar görme-mektedir.Bdım adamımız, .^^g^g^^. fil|B:\aydmıııuı içine düştüğühalet-ı ruhiyeyiju^veaz^ifâdelerle bize anÄ; "Geri ^¿uş ülkelerden Batfya¿dénier, oradaki entelleİtüel mesafeyi Ifarkettikİeri' zlmai 'dehşete düşerek eskigururlarını terkederler>¿ kendi s^iyeüeriiÍ¿;"k^''duyduUan itimad sıfırainer. Bu şaşkmlık içindenki ülke arasındaki- asli farklan idrak edecekleri yerde,bu farklılığın dış yüzüne takdir kafarianfB&dfcbirçok romanlara ve hikâyelerekonu. olan "frenk züppesi'-Mipr bunun en güzel örneğidir (12).Türklüğün ve müslümknlığın barbarlık olduğunu iddia eden veya buna ka-nan bazı azınlık aydın zümresine karşı şu cevabı verin "Esasen Türk ve Müs-lüman olmak, medeni olmakla eş. anlamlıdır. Ban çevrelerin bize medeniyet di-ye gösterdikleri şeylere uymak için, Türklük ve Müslümanlıktan değil, aleladeinsanlıktan bile çıkmak gerekir (13).Türkiye'de devamlı bir kültür yıkımı olduğu için Batı kültürü bize en se-viyesiz şekliyle girmektedir (13). Düşünürümüz, bu ifadesiyle batılılaşma ile baş-layan yabancdaşmaya dikkati çekmektedir. Gerçekten de Bao'dan mutlaka alın-ması lâzım gelenler değö, en< gereksiz olan şeylerin ithaf edildiği görülmektedir.O'na göre, eğitim kurumlarımız hem kendi kültürümüze ait değerleri vehem de Batı medeniyetinin değer hükümlerini, yeni nesillere aktarmak zorun-dadır. Modern toplumun değerleri başta ilmi düşünce yâni objektif düşünmezihniyeti çalışma dürüstlüğü, her çeşit demokratik ideallerdir. Bugün bunlarıvermekten çok uzağız. Gerçekten bunları sonraki nesillere-aktaracak bir nesii<ie kazanmış değiliz (9). "¦¦'¦•¦Toplumumuzda bugün Batı'nın lüks, konforlu ve-rahat yaşama zihniyetiile Doğu'nun kaytana ve boş verici düşüncesinin birleştiği görülmektedir. Ger--çekte, Batı'nın verimli çalışma prensibi ile Doğu'nun geleneksel adalet, hak-hu-kuk kavranılan benimsensey<ü, ülkemiz* için daha yaralı olurdu.Prot Güngör,, Batı ile olması gereken kültür alışverişimiz ve. Batf'ya" ¿İ-^ tematif medeniyet konularını şu şekilde açıklamaktadır: ''MedemyederTdài-Şaı«birbirindeıt birr şeyler öğrenmek zonmdadırlan;.Muhakkak fimdeL'Btatr me-'^^¦^ctmdenr bir şeyler/ öğreneceğiz. Hiç bir medeniyet? ebedfc degÄr Medeni-r2İyetier birbiri ardından batıp çıkarken birbirine bazı evrensel değerler devredi-yor. Hepsinin yükselmesinde, bu değerler vardır. Yârü> birgün Baü'nm dışındaonun kusurlarından arınmış yeni bir medeniyetin doğmasına hiçbir sebep yok-tur. Batı medeniyetine sırt çevirmek ne kadar abes ise, insanlığın sonsuza ka-dar sahip olacağı değerlerin sadece onda olduğunu kabul etmekte de bir mânâyoktur. Bizim gibi gelişmekte olan bir'..SÎ^^pâ^hassas^Mkto^arasında^^çokince bir denge tutturmak zorundadır (13). ^ ^T Bilim adamımız Güngör, Bau fl^kültür.alışverişi yaparken, üTkemizmmaruz,kaldığı kültür emperyalizmi, hakkındaki endişelerim şöyle due gelirin''Bizden çok ileri ülkelerin bile, bit dengeyi tutturmaları, yâni maddî kültür üemanevî dengelemeleri güçtür. Zor bir durumdayız; bir taraftan bize tahakkümedén "vV gerçektenva^eçemefflğimİz bazı şeyler var, ki taraftan da bunların kar-şısında hü\îyetimizi korumaya âahşıyorub (13).Prof Güngör, gerek Bau medeniyetine alternalif olabilecek yeni birmedeniyet tasavvuru üe Gökâlp'in ve gerekse günümüzdeki sosyal ve kültüreldeğişmelerle ilgili tahlilleri ile hocası Prof. Dr. Mümtaz Turhan'ın çalınmalarımdaha ileri seviyelere götürmüştünGerçi o, ,'^Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik" adlı kitabum önsözünde:"Bu^Äpta^r taknn yanlışlar varsa, bunlar Prof Turhan'ın hayatta olmayışıyüzünden: akeltilmemiştir' diye yazmışsa da bunun, hem hocasına olan büyüksaygıdan ve hem de bilginliğin kendisine verdiği alçak gönüllükten kaynak-landığun düşünmekteyiz. ....Düşülürüz, Gökalple ügüi ise şunları yazan "Gökâlp'in kendi araştırma-ları, bilhassa malzeme kıtlığı yüzünden sağlam esaslara oturtulmamış ve bugüniçin kıymetini kaybetmiş bulunuyor. Buramla beraber, kültür ve medeniyet hak-kında, yaptığı tarif ve sınıflanma bakımından onu, hem orjinal hem de zama-nrm'a^uş'bir düşünür saymalıyız. Gökalp, Türk sosyolojisinde gayet ciddi vek^teli'oïr*başlangıçtır (6). ... _ ... ; __ _ProCGüngör, sadece teorik, konularda uğraşan bir akademisyen, degu, ay-m zamanda Türkiye'nin sosyal problemleri üzerinde çahşan tebffinL adamı, vedüşünürümüzün, . , .... ^ -.;•¦-. ¦•«.<? ... :Fen «talerinde dünyanın herhangi bir yerinde yapılan keşfflerve buluş-lar her yerifettoğru kabul edilebilir. Fakat sosyal bilimlerle ilgilî olanlar boyle
değildir. Çünkü, her toplumun sosyal yapısı ve kültürü diğerlerinden fark-lıdır. O sebeple bir topiumda geçerli olan bir gerçek, her toplum için aynı ola-'maz. İste Prof. Güngör. Türk toplumuna has olan sosyal ve kültürel problemleriİnceleyen ve onların çözümü i!e ilgili öneriler getiren bir bilim adamımızdı.O. bu gerçeği. "Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik" adlı kitabım önsözünde-¿öyle dile getirmiştin "'Mesleğimin bilgilerini ve metodunu, Türkiye'nin mese-lelerine uygulayarak Türk aydınlarının dikkatine sunmak benim zaten yapmak-ta olduğum bir işti".Prof. Güngör'ün ölüme ile bu alanda büyük bir boşluk meydana gelmişve halen veri doldurulamamıştır.Şu anda ülkemizin en âcil problemlerinden birisi, O'nun çapında çok sa-vıda bilim adamı yetiştirmek ve anlara çalışabilecekleri uygun ortamları hazır-lamaktır.Prot. Güngör'ün lisansı \e ihtisas alanı Psikoloji olmasına rağmen 1982vılmda Selçuk Üniversitesinde Rektör olarak atandığında, Fen-Edebiyat Fakül-resi'ndc Sosşoloji bölümü kurmuştu. Oysa Sosyal Psikoloji, sosyoloji ile Psi-• kok>ji arasında bulunan bir onabilim dalıdır. Bu sebeple her iki bilim kolunun :ortak disiplini sayılır. »Ancak psikologlarla sosyologların sosyal psikolojiyi ele alışları birbirindenfarklıdır. Sos\ologlar. sosyal psikolojiye, sosyolojik açıdan yaklaşırken, psikolog-lar, sosyal psikolojinin aslında bir psikoloji dalı olduğunu kabul ederek onupsikolojinin temel çerçevesi içinde düşünürler. Yâni sosyal psikolojiyi deneyselpsikolojinin kavram yapısı içinde teorik bir temele oturtma çabasındadırlar.Kanâatimizce Auguste Comte'a. Fransa'da sosyolojiyi bir bilim olarak kur-duran tarihi ve sosyal sebeplerle. Prof. Güngör'e Selçuk Üniversitesi'nde sosyo- ;loji bölümünü kurduran sebepler arasında büyük bir benzerlik bulunmaktadır. "Bilindiği gibi. 1789 Fransız Büyük İhtilâlinden sonra Fsansız toplumu bir kar- |gaşa ve düzensizlik içindeydi ve toplum huzursuzdu- Bu durum ihtilâl geçiren |^; bütün toplumların ortak kaderidir. Auguste Comte göre,, toplumun durulup|ifr; düzene, girebilmesi için önce toplum bilimi olan sosyolojinin kurulması ve son-^[Vra: bu-bilime göre. topluma yeniden bir şekil verilmesi gerekirdi."¦£& Prof. Güngöre göre de Türk toplumu, huzursuzdu. Bu husuzluk, geçmiş-" devfete- isyan sekinde bile kendisini gösterebilmişti. Bunun çaresi, Türk topumunun yapısını ve kültürel problemlerini araştırıp inceleyerek bir ihtisasulam kurmaktır. Bu alan sosyolojiden başkası olamazdı. İşte Prof. Güngör, Yu-karıdaki sebeplerle Seiçuk Üniveristesi(nde- psikolojiyi değil sosyoloji bölümü-nü kurmuştu. — -¦ - - ' ""..-Prot. Güngör, bilim ve düşünce adamlığının-yamnda çok başanh bir yöVneriei idi. Rektörü bulunduğu Üniversiteyi 8 ay gibi kısa bir*Jsürede. tek. faküt-O. ebedi âleme göç ederek fânileşmiş, ancak bıraktığı eserleriyle,, bu dün-vada da ebedilesmistir.

KAYNAKLAR;
Çuûatny, Tahir. Günün Sosyolojisine Giriş, İkinci Baskı, Ankara, A. Ü. DTCF Ya-yını. 1968.I) Donmczcr, Suilıi. Sosyoloji, Yedinci Baskı, İstanbul, tİTÎA. Nihat Sayar Yayın veYardım Vakfı Yj> :nı.-1978. -ı.;ı Freyer. Hans, içtimai Nazariyeler Tarihi, Çev. : Prof. Dr. Tahir Çağatay, İkinci Baskı,A. C. DTCF Yayını. 1968.¦-> Güngör. Erol. Kültür -Deşilmesi ve Milli\ctçilik. Üçüncü Baskı, İstanbul, ötüken Neş-riyat A. Ş. Yayını. 1986...-i TütL Kültürü ve Milliyetçilik, Beşinci Baskı, İstanbul, Ötüken Neşri-yat A. Ş. Yayını. 19S6.c/,) Dünden Bugünden, İkinci Baskı. Ankara, Mayaş Yayınlan, 1984.17) İslârnın Bugünkü Meseleleri, İstanbul, Ötüken Neşriyat A. Ş.. Yayım,1981.• 6)i 9)( 11.»(II)(i:>(13)s. 62.Türk Millî Karakterinin Kaynaklan", Töre, 6 (42), 11. 74, s. 16."Miil! Şuur ve Gençlik Terbiyesi", Yol, 1 (11), 2. 65, s. 4."Milli Kültür Politikası", Türk Ed. (102) 4. 82, s. 12. -••.Milli E¿itim ve Din Eğiümi Semineri", Ankara, Aydınlar Ocağı, 1981,"Gen Kalmış Aydınlar", Yol, 1. (6), 1. 66, s. 4."Prof. E. Güngörle Bir Konuşma", Konuşan: Deniz. Dağoğlu, Töre,(4 (16), 9. 72, s. 30.(14) "Cemiyetimizde Kültür Değişmeleri",. Türk Ed., (92) 6. 81, s* L6-17.

Ziyaret -> Toplam : 125,23 M - Bugn : 116097

ulkucudunya@ulkucudunya.com